Ahmet TEZCAN
İki vakit arasında bir tarih!
18.7.2019
Belki ilginizi çeker dedim, bugün 15 Temmuz'u yazacağım, benim de söyleyeceklerim var. Bir koca milleti, yüzyılların yaşanmışlıkları içinde kadim Anadolu'yu, yatsı namazı ile sabah namazı arasında tarihe gömeceklerdi. Debelenip doğrulana kadar da kaç on yıl gerekecekti tahmin etmesi çok güç. Ne uğruna ve kimin adına? Onun bu işte rolü çok büyük elbet ama bir ağlak imamın(!) işi mi sanırsınız bunu yoksa?! Öyle demek için çok saf hattâ onun ötesi olmak lazım.
***
Buraya kadarını eli kalem tutan, vicdan sahibi herkes yazdı. Şimdi sıkı durun, bizim kaybımız sadece 251 kişi mi? Çık çık! Peki ya onlarınki?! Bizim kaybımızın üç katı kadar da onlara yazacaksın. Bu işte münhasıran görev almış ajanlarını da kat içine.. 15 Temmuz hakkındaki gerçekleri çok ileriki zamanlarda öğreneceğiz, belki de öğrenemeyeceğiz. Biz 15 Temmuz'un tarih olduğunu, kitaplara geçeceğini biliyoruz sadece. Herkesin de bildiği bu. Elinde hiçbir silahı olmayan adamın sokağa çıkıp, uçakları, tankları, helikopterleri dahil tepeden tırnağa silahlı, sadece silahlı değil, planlı ve de kararlı bir güce karşı; "Siz ne yapıyorsunuz ya?" diyerek ikna etmeye çalışan, olmadı başını, gövdesini değil, hayatını ortaya koyan bir millete tarihte rastlanmış mıdır? Bu sebepledir ki 15 TEMMUZ TARİHTEKİ TÜM DİRENİŞLERİN
TACIDIR, TAÇLANMIŞIDIR.
***
Dikkat edin, kötü ne varsa Müslüman'a yükleyip petrol başta değerli nesi varsa kullanmak istiyorlar. İran ile denediler bunu, kimse yutmadı, tutmadı. BAYRAK ÜLKE TÜRKİYE'ydi çünkü. Yeni bir imam(!) buldular, başarsalardı Dolmabahçe'ye oturtacak, ilk Cuma namazını onunla Ayasofya'da milyonlarla eda etmek suretiyle bir milleti kendi kadim idealleriyle esir alacaklardı. Olmadı, olmazdı, Türkiye artık yılmaz yıkılmazdı. Uyanık olmalıyız, bizim değerlerimizle geliyorlar. Vazgeçmezler, yine deneyecekler. Bakalım bundan sonra neyi, nereden ve nasıl?