Ahmet TEZCAN
Oruç bir kalıp
9.5.2019
Ramazanlar, her türlü davranışımızın hoş, faydalı, güzel olması için yaratıcımızın bizlere tanıdığı yeni bir fırsattır.
Ramazan gibi, hafta içindeki cuma günleri, kandil geceleri böyledir. Bir değerlendirmeye göre Ramazan'ın içindeki "Kadir Gecesi" başlı başına Cenab-ı Allah'ın Müslümanlara bir lûtfu keremidir.
Oruç, bilindiği üzere Hicret'in ikinci yılında, Bakara suresindeki;
"Siz ey imana ermiş olanlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı ki Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız" hükmüyle (183) inananlara bir emir niteliğindedir.
Demek ki Müslümanlar olarak o günden bu güne hesabım yanlış değilse tam 1395 nci Ramazan'ı idrak etmiş bulunuyoruz.
İnsan ömrü sonlu olmasaydı da; Orucun farz kılınmasıyla başlayıp bugüne kadar oruç tutmuş olsaydık; belki 50 bininci orucumuzu tutuyor olacaktık.
Bir-İki asırlık bir ömrü bu şartlarda düşünmesi bile sıkıcı. Böylesi uzun bir ömür, hangi şartlarda çekilebilir ben şahsen düşünemiyorum. Ama lûtfu, ikramı bol Allah'ımız, matematik olarak "İçinde Ramazan olmayan bin ay" değer biçtiği bir Kadir Gecesi ile 80 küsur yıllık ömrümüzü karşılayacak bir başka altın fırsatı da yine Ramazan'ın içinde bizlere ikram ediyor.
Ayrıca tıbbi olarak da tüm organlarımızın bayramıdır adeta. Bir düşünsenize normal günlerde midemize yüklediklerimiz bir tarafa elimizi, dilimizi, gözümüzü, kulağımızı velhasıl tüm organlarımızı nasıl da ölçüsüz kullanıyoruz. Bütün bu organlarımızı oruçluyken daha ölçülü ve sorumlu kullanmak gibi bir durum zorunlu oluyor, başarabilen kazanıyor. Bizim hizaya gelmemiz sapkınlıklardan uzak olmamız için Hz. Adem'den bu yana yükümlülüklerimizin başında gelmektedir.
Bizim için adeta bir nevi "balans ayarı", nice faydaları ilim dünyasınca da ispatlanmış. Dr. Haluk Nurbaki rahmetli, pek güzel anlatırdı; "İnsanın iç organları dile gelse" derdi Ramazan'ın gelmekte olduğunu sevinçle birbirine müjdelerler."
İşin olumsuz tarafına hiç bakmayacaktım ama demeden olmuyor. Orucu nasıl tahrif ettiğimizi söylemeye dil gerek.
Oruç için ortam da çok önemli. Etrafınıza bir bakın ne demeye çalıştığımı anlarsınız.
Böylesi ortamlar mayın tarlası adeta ama başarabilen de tam anlamıyla kazanıyor.
Bir kısım TV'ler ise evlere şenlik, envai türlü yiyeceklerle Ramazan'ı adeta yiyecek içecek karnavalına çeviriyorlar. Oruç bir kalıptır dostlar, Hz. Mevlâna ibadeti şekil itibariyle ele alırken önü ve sonu olan her şeyi; kelime-i şahadet dahil ağızda başlayıp ağızda biten bir şey olmadığını söylüyor.
Öyleyse; imsakta başlayıp iftarda biten bir eylem de orucun sadece kalıbıdır. Marifet, kalıbın içini doldurabilmektir vesselam.