Ahmet TEZCAN
Ortadan laflar
17.11.2016
Dikey veya yatay bunu komşudan komşuya veya idareden bireye her şekilde düşünüp tartışmak ve yorumlamak mümkündür.
Niye?
Çünkü mesele İNSAN, her şey onda başlıyor onda bitiyor, sütüne, iz'anına, vicdanına kalmış.
Sen kimsin ki?!
***
Kim gelirse gelsin durum değişmiyor... O göreve gelip o koltuklara oturanın kulakları sağır olup çıkıyor. Müdahale yetmiyor, bahaneleri de her daim hazır.Diller pabuç gibi, laf bol ya da suskunlar duvardan ses geliyor ondan gelmiyor. Kime ne söyleyeceğini bilemiyor şaşıp kalıyorsun.
Kendilerine göre haklılar, çare yok, katlanacaksın!
Ya da ulaşmak, çözmek için mutlaka birini bulacaksın; etkili, yetkili, paralı, nüfuzlu her neyse bir mekanizmayı devreye illaki sokacaksın.
Bir aydır evde yoksun fakat doğalgaz faturası yine değişmiyor, üstelik komşuların üç katı ödeme yapıyorsun. Neden? Sayaç mı yok, göz kararı emsal ölçümleme mi yapılıyor?
Sorun ne, sorun kime?
Yahut şöyle bir şey: Kapının önünde üç tane aracın var, bir araçlık da bana yer olmaz mı bu apartmanın sakini olarak, niye ben her gün park yeri arayıp duruyorum?!
Olmaz, üstelik "ne yapabilirim, nereye koyarsan koy" tavrı cinnetlik Allah göstermesin.
***
Aslında "üns, ünsiyet" yani "yakınlık, ahbaplık, arkadaşlık, dostluk" anlamına geliyor insanın kelime anlamı.
Fakat muamele tam aksi.. Düşman diyemem ama soğuk, uzak, ilgisiz, isteksiz bir yapı. Niyedir bilemem?!
Tüketici olduk ya hepimiz ondandır diyorum; tükettik bir bir insanlığımızı, inancımızı, geleneğimizi her şeyimizi unuttuk. Eskiden mahalleliydik Allah'tan korkup kuldan utanıyor, kendi kendimize çözüyorduk her sorunumuzu. Tüketici konseylerine komisyonlarına gidiyoruz şimdi hakkımızı aramak için.
Velhasıl önce kendimizi sonra da birbirimizi tüketiyoruz.
Oysa bize vazedilen yerleşik öğreti, temel düstur farklıydı ve bizi insan yapıyordu; bilgiydi, ilgiydi, illaki sevgiydi bizi birbirimize yaklaştıran, dostlukları pekiştiren, aramızda ünsiyet peydah eden..
Ne oldu, nasıl oldu, neyi kaybettik, kimden, neden uzaklaştık?!
Bir daha düşünmeye, tartmaya, yaşamaya mı çalışalım yoksa alışalım mı ne dersin?