Ahmet TEZCAN
Anadolu hep sığınak
7.1.2016
Ne yapacaktık ki; biz bu memlekette doğduk, büyüdük. Dini, içtimai, kültürel birikiminden beslendik.
Başka türlü olması da beklenemez. Bir başka coğrafyada muhayyel ne toprağımız, ne bayrağımız var. Bu manada bir ideal de beslemiyoruz.
Mirasçısı bulunduğumuz yapıyı aklımızdan hiç çıkarmadan bilgimiz, görgümüz, duygumuz istikametinde olaylara bakıyor ve değerlendirmelerimizi yapıyoruz, hem de KUŞBAKIŞI bir açıyla.
Yazdıklarımıza ileri geri konuşanlara cevap olsun bu, şimdi son duruma gelelim.
Örnekler artırılabilir. O iklimi sürdüremediler, biri Sisi'yi besledi, öteki Esed'in yangınına odun taşımaya devam ediyor. Sürdürselerdi bugün Kuzey Afrika dâhil tüm coğrafyadaki mazlum halklar mülteci durumuna düşmeyecek, körpe bedenler batık teknelerden sahillere vurmayacaktı.
Anadolu meskûn bölge, her türlü dini etnik grupla da anlaşır. Zalimlerden kaçanlar hep Anadolu'ya sığınmışlardır. Yeter ki ihanete uğramayalım. Sırf ihanete uğramamak için güçlü olmak zorundayız. Batı'nın oportünizmi bölgeyi ne hale düşürdü açıkça görülüyor. İsrail başta herkes aklını başına almalıdır.
Doğrudan, dolaylı müdahaleler bize ciddi rahatsızlık vermektedir. Başkasının ağzıyla konuşanlarsa yalnızca ihanete katkı vermekteler. Güneydoğumuzda olan nedir?
Kürtlerle ne alâkası var bunların? Şu iyi bilinmelidir ki Türkiye, son asırda hiç olmadığı kadar güçlüdür. Memleketi karıştırmaya kimsenin gücü yetmez. Yabancı seralarda özenle yetiştirilmiş nevzuhurlar da utanmazlar belki ama yarın kaçacak delik arayacaklardır, unutmasınlar.