Ahmet TEZCAN
Nice Yıllara
20.12.2012
Ahmet Tezcan/ Gel de yazma 'Ankara sağlığın da başkenti' diye yazmıştık geçen hafta. Hemen yansımaları oldu. Uzman doktor Abdullah Ahmet kendi alanında çığır açmış bir tıp adamı. Yazımda "Doktorların niçin tartaklandıklarını anladım" dediğime alınmış, diyor ki; "Randevusu 5 dakika sarkan hasta veya hasta yakınının hiç tahammülü yok.
Ola ki ameliyat uzuyor, tam zamanında yetişememiş oluyor, randevuya gecikiyoruz.
Hemen saati göstererek çıkışıyorlar, ağzını bozan da oluyor.
Bizim şartlarımızı da anlamak lazım, esasen bu anlayışın karşılıklı olması lazım."
Kent gazetesi olunca söylediğiniz sözün Ankara'da kalacağını düşünmeyin, ulaşması gereken yere ulaşıyor.
Konya Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesi'nden de aradılar. Hastanedeki bazı sorumsuzluklara ışık tutmuştuk. Basın danışmanı Özlem hanım aradı, çok üzüldüklerini söyledi. "Her an hastalarımızla birlikteyiz.
Ama bazen istenmeyen durumlar da oluyor maalesef" diyerek, sorumlular hakkında gerekenin yapılacağını kaydetti.
***
İşte, biz de her an böyle kentle, başkentle birlikte yaşıyoruz. Olumlu olumsuz karşılaştığımız olayları sütuna aktarıyoruz.
Dile kolay tam 8 yıl olmuş. Doğum günü dolayısıyla SABAH Ankara'nın aile yemeğine bizi de davet ettiler. Bir akşam yemeğinde, büyük küçük tüm çalışanlarla yüz yüze gelme fırsatı oldu. Çok mutlu olduk. Osman Altınışık bayrağı devraldı, başarıyla götürüyor. Ankara'nın 24 saatini izliyor, dinliyor. "Biz Ankara'yı akşam saat 09.00 oldu mu vurup kafayı yatıyor, sanıyorduk" lafı vaktiyle bir devlet büyüğüne aitti. SABAH Ankara onun öyle olmadığını, Ankara'da 24 saat dolu dolu yaşandığını Başkent halkına gösterdi.
5 Ocak 2006'daki yazımıza böyle diyerek başlamışız. Başkent'in gecesi bir alem gündüzü bir alemmiş meğer, bunu SABAH Ankara ile öğrendik demişiz.
***
SABAH Ankara yani "Kent gazetesi" anlamında öncü olmuştur. 16 Aralık 2005'te ilk sayısını okuyucuya sundu, 5 Ocak 2006'dan itibaren sağ olsunlar bize de yer açtılar. O günden bu yana Ankara'ya ve dünyaya bu köşeden bakmaya devam ediyoruz. "Gel de yazma" başlığı SABAH'ın o günkü temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş'ın dedesi Sıraç Aydıntaşbaş'a aitti. Sıraç Hoca 70'li yıllarda benim yönettiğim yerel gazetede bu başlıkla yazardı. Ben de ödünç aldım. SABAH Ankara'ya "Nice yıllara" diyorum.
Ola ki ameliyat uzuyor, tam zamanında yetişememiş oluyor, randevuya gecikiyoruz.
Hemen saati göstererek çıkışıyorlar, ağzını bozan da oluyor.
Bizim şartlarımızı da anlamak lazım, esasen bu anlayışın karşılıklı olması lazım."
Kent gazetesi olunca söylediğiniz sözün Ankara'da kalacağını düşünmeyin, ulaşması gereken yere ulaşıyor.
Konya Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesi'nden de aradılar. Hastanedeki bazı sorumsuzluklara ışık tutmuştuk. Basın danışmanı Özlem hanım aradı, çok üzüldüklerini söyledi. "Her an hastalarımızla birlikteyiz.
Ama bazen istenmeyen durumlar da oluyor maalesef" diyerek, sorumlular hakkında gerekenin yapılacağını kaydetti.
İşte, biz de her an böyle kentle, başkentle birlikte yaşıyoruz. Olumlu olumsuz karşılaştığımız olayları sütuna aktarıyoruz.
Dile kolay tam 8 yıl olmuş. Doğum günü dolayısıyla SABAH Ankara'nın aile yemeğine bizi de davet ettiler. Bir akşam yemeğinde, büyük küçük tüm çalışanlarla yüz yüze gelme fırsatı oldu. Çok mutlu olduk. Osman Altınışık bayrağı devraldı, başarıyla götürüyor. Ankara'nın 24 saatini izliyor, dinliyor. "Biz Ankara'yı akşam saat 09.00 oldu mu vurup kafayı yatıyor, sanıyorduk" lafı vaktiyle bir devlet büyüğüne aitti. SABAH Ankara onun öyle olmadığını, Ankara'da 24 saat dolu dolu yaşandığını Başkent halkına gösterdi.
5 Ocak 2006'daki yazımıza böyle diyerek başlamışız. Başkent'in gecesi bir alem gündüzü bir alemmiş meğer, bunu SABAH Ankara ile öğrendik demişiz.
SABAH Ankara yani "Kent gazetesi" anlamında öncü olmuştur. 16 Aralık 2005'te ilk sayısını okuyucuya sundu, 5 Ocak 2006'dan itibaren sağ olsunlar bize de yer açtılar. O günden bu yana Ankara'ya ve dünyaya bu köşeden bakmaya devam ediyoruz. "Gel de yazma" başlığı SABAH'ın o günkü temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş'ın dedesi Sıraç Aydıntaşbaş'a aitti. Sıraç Hoca 70'li yıllarda benim yönettiğim yerel gazetede bu başlıkla yazardı. Ben de ödünç aldım. SABAH Ankara'ya "Nice yıllara" diyorum.