Oruç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Oruç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Temmuz 2012 Perşembe

Açlık tokluk hesabı



Gel de yazma

 
Ramazan dedik oruç dedik, işte tamamı dört haftalık seçilmiş zamanın bir
haftası geride kaldı.
Bu bir haftalık süre içinde birkaç iftar proğramına iştirak ettim ve en yetkili
ağızlardan yapılan uyarıların beyhude olduğuna bir kez daha şahit oldum.
Oruçlar tutuluyor, namazlar kılınıyor, iftarlar, dualar ediliyor evet, ama iki
noktada yapılan ısrarlı uyarılara da pek riayet edilmediği ortada.
Birincisi, Başkentin belli başlı iftar sofralarında fukara yine yok.
İftar yemeklerimizin, önemli şahsiyetler, heyetler onuruna verilen “şeref
yemekleri”nden hiç farkı yok:
Üst düzey eşraf ve bol çeşit, bol laf..
İkincisi ve daha da önemlisi, israf da bol..
Envai türlü yiyecek içecek ve ucundan koparılmış ekmekler masada
kalıyor. Dualarımızın arasına “yedik, içtik, israf da ettik Allah’ım, bizi
bağışla” cümlesini ilave etmiş olsak belki kendimizi affettirebiliriz.
Pişkin pişkin her şeyi layıkı veçhile yerine getirmiş gibi oturmayız.

****

Oruç, belli zaman içindeki açlık olarak tarif edilemez.
İnsanı yükselten, yücelten, gizli bir ibadettir oruç.
Bedenen yaşanan bir durum, birisi ben orucum demediği sürece sizin onun
aç olduğunu anlamanız mümkün değil.
Günümüz dünyasında açlık çok önemli bir sorun.. Oruçlarımız, iftarda ne
yiyeceğimizi planlama değil, açın halinden anlama meselesidir. Bir dilim ekmeğe
muhtaç insanlar için ne yapılabileceğine dair kafa patlatma zamanıdır.
Dünyada milyonlarca insan bir tas unlu bulamaca muhtaç, akbabalara yem
olarak hayatını tamamlarken medeni dünyaya(!) ve öncelikle Müslümanlara çok
büyük sorumluluk yüklemektedir.
Ve bizim fakirlerden yoksun mükellef sofralarda ilahilerle sazlı sözlü iftar
programları yapmamız ne yaman çelişkidir Allah’ım?! Bunu affettirecek yegâne
davranış bu ortamları fakirlerle paylaşmaktır. Zaten orucun yükümlülük
sebeplerinden birisi ve en önemlisi de budur.

****

Günümüzün insanı açlıkla değil, toklukla imtihandadır bence!..
Aşırı ve yanlış beslenme insanlığın önünde “obezite” gibi mücadelesi
gereken önemli sorunlar ortaya çıkarmaktadır, hem de hayli maliyetli bir sorun.
Oruç açlık ise eğer, tokluktan ölenlerin sayısı açlıktan ölenlerden hiç
de az değildir.
Obezite, yanlış beslenmeyle ortaya çıkıyor belki, fakiri zengini de olmuyor..
Tıp bilimi “hastalık” olarak tarif ediyor obeziteyi, ama mükellef sofralara bakınca
“oburluk” ile akrabalığının bulunduğunu da düşünmeden geçemiyorum.
Dualarda “Açlıkla terbiye etme Allahım” şeklinde yer alan cümleyi ters
çevirmemiz gerekiyor.
Tokluğun hesabı daha çetin ve daha büyük; “Neyi, nereden aldın, nasıl
ve kiminle yedin, ne kadar yedin?” bunların bir bir hesabı verilecek.
Bu hesabı verebilene aşk olsun, afiyet olsun.

19 Temmuz 2012 Perşembe

İşte insana yeni bir fırsat



                                                                                            Gel de yazma

Müslümanlar için müstesna zamanlar başladı.
Rüştüne ermiş, yetişkin ve mazereti olmayan her Müslüman için bugün bir
başka gün.
İlk oruçla bugün yüzler solgun, söz ve hareket daha ölçülü..
Bu ayın sonundaki istatistiklere bakın suç oranları mutlaka aşağılara inecek.
Çünkü Ramazan insanların kendine gelme ayı. Bir olay karşısında insanlar bu ay
daha bir sabırlı oluyor, “la havle” çekip oturuyor veya karşısındakine anlayış
gösteriyor.
O orucu değil, oruç onu tutuyor yani..
Aslında arzu edilen de bu, tüm zamanlarda insanın böyle olgun, anlayışlı bir
davranış içinde olması, sade bir hayat yaşaması, ‘az’ la yetinebilmesi, başkalarını
da düşünmesi, yardım etmesi..

****

Allah insana “dosdoğru” olması, hatalardan dönmesi için böyle fırsatlar
tanıyor. Öyle bir fırsat ki; içinde, “Kadir Gecesi” var, o gece 1000 aylık ibadetin
karşılığı..
Bin ay 82 yıllık bir ömür..
Yerin göğün sahibi Ramazan gibi, Kandil geceleri gibi, Cuma günleri gibi
müstesna zamanlar yaratıyor, zaman içine zaman, mekân içine mekanlar
saklıyor..
Saklıyor ki insanlar bu müstesna zamanların kadrini kıymetini bilsin, varsa
hatasından dönsün. Ne yaptığını, nereye gittiğini, nasıl davrandığını, hangi yolda
olduğunu, parasını, zamanını, ömrünü nasıl harcadığını yeniden gözden geçirsin,
yeniden bir muhasebe yapsın, yanlış yoldaysa temiz bir hayat kursun ve ruhen,
bedenen, vicdanen rahatlasın.
Her şey insanın rahatlığı için..

****

Ramazan, Arapça kökenli bir kelime, tozu dumanı yatıştırıcı rahmet
manasına geliyor. Oruç kelimesi de Fars dilinden, günlük manasına ‘ruz’ dan
‘oruz’ olmuş ve oruç olarak dilimize geçmiş.
Ad ne olursa olsun bu ay Kur’an Ayı, gereği gibi yerine getirildiğinde
karşılığının mutlaka alınacağı bir ay.
Allah’ın sözü var ve o sözünden dönmez.
Yalnız bizim taahhüdümüz bir aylık olmayacak, bundan sonraki tüm
yaşantımız da Ramazan gibi olacak.
Ramazanın da yalnızca ibadetten ibaret olmadığı aşikâr..
Varlığından kimsenin emin olamadığı, kızıp bağırıp çağıran, eziyet eden,
yalan söyleyen, kandıran, zarar veren ama orucunu da ihmal etmeyen insan
olmaz, bu çok yaman bir çelişki.
Dileyelim ülkemizde kardeşlik tesis edilsin, terör bitsin ve Suriye başta
olmak üzere bütün dünyada zulüm sona ersin.
Ramazanınız mübarek olsun.