GEL DE YAZMA
“Zil
çalıyor, haydi çocuklar sınıflara..” Sırt çantalarıyla telaş içinde koşuşturan
öğrencilere her sabah tekrarlanan çağrıydı bu. Kocaman bir zil bina girişinde
sallanırdı. Şimdi ne o zil var ne o telaş. Öğrenciler okullarını, okul
öğrencilerini, herkes birbirini özledi. Ders başı ekran başında yapılıyor
artık. Virüsün yalnızca bir sağlık sorunu olmadığı anlaşılmaya başladı. Yüzümüz
gerçek olmayınca maskeler yüzümüz oldu. Kimseyi tanıyamıyoruz. Daha bir süre
hayatın normale döneceğini sanmıyorum. Her şey değişiyor sanki, en önemlisi de eğitim..
Delikanlı üniversite kazanmış, ekran başında mühendis olacak düşünebiliyor
musunuz?!
****
Sadece
orta öğretim nüfusumuz Yunanistan’ın iki katı, kabaca 20 milyon öğrencimiz var.
2021 bütçesinde en büyük pay Eğitim’e ayrıldı: 146.9 milyar. Virüse rağmen Sağlığa
77.4 milyar, ateş çemberi içinde savunmamıza 61.5 milyar ayrıldı. Aslan payını Eğitim
alıyor.
Başkan
Erdoğan İbni Haldun Üniversitesi’ndeki açılışta eğitime daha doğrusu iktidar
olmaya dair çok önemli bir şeyler söyledi; “Fikren iktidar olamadık” dedi, “eğitimde topyekûn bir reformun
şart” olduğunu söyledi. Demek
ki neymiş, hükümette olmak iktidarda olmak anlamına gelmiyormuş. Yıllardır “İktidar-Muktedir”
diye konuşuruz. İktidar olmak Eğitim’e hâkim olmakla mümkünmüş,
Cumhurbaşkanı’nın sözlerinden bunu anlıyoruz. Şimdiye dek o makamlarda olup da
bunu söyleyen hiç çıkmadı. Bu sözler boşuna söylenmez.
****
Eskiden
koalisyonların en önemli pazarlığı Millî Eğitim üzerine olurdu. “Sizde olacak
bizde olacak” diye müzakereler yürütülürdü. Adı “millî” idi ama bu milletin
çocukları yıllarca “UYU UYU YAT UYU” ile alfabe heceledi, sürüngenlerin
sindirim sistemini şekil üzerinde izaha çabaladık yıllarca..
Şimdiye
kadar 70’ten fazla bakan görev yapmış Milli Eğitim’de, pek bişey değişmemiş. Bu
defa değişecek, adı gibi eğitim de MİLLÎ olacak.
Peki,
Eğitimi kim yönetip yönlendirmiş diye sorulduğunda karşımıza bir komisyon
çıkıyor: FULBRİGHT KOMİSYONU.. Dördü Amerikalı 8 kişiden oluşan, ABD
büyükelçisinin başkanı olduğu bir komisyon. Tek parti döneminin son hükümetiyle
yapılan bir anlaşmayla kurulmuş, altında İsmet Paşa’nın imzası var. Yani bizim
nasıl eğitilmemiz, neyi öğrenmemiz gerektiğine yıllarca bu komisyon karar
verdi.
****
Kimler
geçti bu tezgâhtan kim bilir?! Çok yazdık. Adını ABD’li bir senatörden alan, 150’dan
fazla “gelişmemiş” ülkede, 70 küsur yıldır da ülkemizde faaliyette olan
komisyonu bir de siz araştırın isterseniz. Amacı “Dünyada silahlı çatışma
potansiyeline karşı atılan bir adım” olarak açıklanıyor. Savaş ateşinin hiç
sönmediği, milyonların canından, yurdundan, yuvasından olduğu bu coğrafyada
aynı aktörlerin rol aldığını düşünmek beyin yakıcı. Gerisini söylemeye dilim
varmıyor.