GEL DE YAZMA
Camiler ve
Din Görevlileri Haftası’ndan Ankara’ya şöyle bir baktım. 3000’in üzerinde
camisi var Başkentin, nüfus yoğunluğu nedeniyle çoğu Çankaya sınırları içinde.
Bizim memleketimizde camileri birinci derecede vatandaş yaptırmaktadır. Bir
hayır sahibi çıkar bir arsa bağışlar, bir dernek kurarlar ve inşaatı
başlatırlar, ondan sonrası malum. Cami tamamlandığında imam-müezzin ataması Diyanet’in
görevi. Yurt genelinde 150 bin dolayında din görevlisi var Diyanet’in, bunun
yüz bini imam ve müezzin, 90 bin camide görev yapıyorlar. Çok sorunlu, çok konuşulan,
çok tartışılan bir konu bu, bir şura toplayıp her yönüyle masaya yatırılabilir
mi bilmiyorum.
****
Pandemi
denen salgın en çok mabetleri vurdu. Sıkı dezenfeksiyona rağmen camilerde
cemaat sayısı çok çok azaldı. Namaz, Müslümanın en önemli şartı ve camideki
namaz çok kıymetli olduğu halde insanlar salgın korkusundan cemaatten ve
camiden uzak durdular. Şunları ifade etmeden de geçemeyeceğim; Ankara’da
Çayyolu, Yaşamkent gibi yeni yerleşim merkezlerinde camiler kurucu derneklerin
sultası altına girmiş maalesef. Lojmanda oturan imamdan kira isteme, cami
haziresini maksat dışı kullanma gibi ilginç örnekler var. Kadrosuzluk genelde pek
çok caminin başlıca sorunu. Bu arada Külliye içindeki Millet Camii’ne bir
girebilen bir de gelip göremeyen pişman. En üst düzeydeki koruma duvarı insanı
yıldırıyor. Millet değil Devlet Camii dense yeridir çünkü bu güzel mabed bu
yüzden sadece oradaki görevlilere hizmet verir durumda. Kütüphane yönünden camiye
bir yol açılıp girişin kolaylaştırılması mümkün mü bilmiyorum?!
****
İnsan
dediğimiz varlık, tabiatın en güçlü, akıllı ve EŞREF (en şerefli) makamındaki tek
canlısıdır. Lakin, melekten üstün ve hayvandan aşağı bir yelpazede, tercihi
kendi iradesine bırakılan insan hep bir arayış içinde olmuştur. Doğruyu
bulmamız için de rehberler gönderilmiş ve insanın bunu başarması istenmiştir. Hayatın
bir sınavdan ibaret olduğunu zaten hepimiz biliriz.
“Moral” dediğimiz
şey bir insanın ruhsal gücünü, maneviyatını ifade eder, insanın olmazsa
olmazıdır. Daima inanma ihtiyacı içinde olmuştur İnsan ve esasen DİN dediğimiz
kurum bunu karşılar. Temelde bir yaratıcıya, ALLAH’a ve O’nun elçisi olan
peygambere olan inançtır ki hayatın doğrularını bize vâzeder. Ve Allah indinde
din, İSLÂM’dır.
Bir kültür
emperyalizmine maruz kalarak medeniyet değerlerimize yabancılaştığımız,
şuurumuzun yaralandığı ve bu şuurla yerimizi ve yönümüzü bulamadığımız da bir
gerçek. Maalesef cehalete düştük, denetimsiz kaldık ve FETÖ, DEAŞ gibi istismarcılar
da bunu fırsata çevirdiler. Uyanık olmak ve uyanık kalmak durumundayız.