GEL DE YAZMA
Başkent’e tam anlamıyla “göz-kulak” olan SABAH ANKARA geçen hafta 16 yaşına
bastı. Öncü oldu Gazetemiz; Başkent’te olan-biten veya aksayan her durum için
görev üstlendi ve içinde yaşayanları bundan haberdar etti.
Emsali yoktu ilk çıktığında veya ana gazete içinde Ankara’ya sayfa ayrılıyordu.
Sabah Ankara, şehir gazeteciliği anlamında örnek oldu, önemli bir sorumluluk
üstlendi. Doğumuna şahitlik etmiş bir gazeteci olarak biz de “Gel de Yazma”
mottosuyla bu köşeden her konuya, dosdoğru bir gözden pertavsız tuttuk. Tarihe
tanık okuyucu önüne çıkardığımız makale sayısı 1000’in üzerindedir.
Sabah Ankara bugün Osman Altınışık’ın kaptanlığında 16 yaşına girerken, bütün
arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz. NİCE YILLARA dileğimizle katkımızı
sürdürüyoruz. İmkân-mekân meselesi, ömrümüz oldukça da güncel mevzulara
aklımızın erdiğince parmak basmaya devam edeceğiz.
****
Günün gündemi belli; VİRÜS dünyayı sarsmaya devam ediyor. Etkisini kırmak
için ülkemiz ve bütün dünya büyük çaba harcıyor. Musallat olan şeyin insanî ve
iradî olup olmadığı tartışılır. Ama şurası bir gerçek ki yarım gram bile çekmeyen
bir yapı yerleşik tüm alışkanlıkları değiştireceğe benziyor.
Baş gösteren bir tehlike daha var: Kuraklık..
Su rezervleri tahminlerin çok altına düştü. Musluktan akan suyun kokusundan da
belli ki su rezervlerimiz DİP yapmaya yakın. Ankara’yı besleyen barajlardaki
doluluk yüzde 25’in altına inmiş, yetkililer uyarıyor ve yağmur emaresi de
gözükmüyor.
****
İster istemez şöyle düşünüyorum: Birbirimizden çok koptuk, samimiyet kalmadı,
YÜZLERİMİZ PERDELENDİ ve evlere kapandık kaldık. Ve Kadîm Kelam kulağımıza
fısıldıyor: “Suyunuz çekiliverse size akarsuyu kim getirir?”(Mülk-30)
Bütün binalarda suyu ve enerjiyi depolamamız gerekirken; tuvaletinde içme suyu
kullanan, güneşini tam kullanamayan bir ülkeyiz biz! Her konuda israf
alışkanlığımız oldu. Evin çevresindeki ağaçları budadılar iki kamyon odunu çöpe
attılar. Rezervuarın içine 1,5 luk pet şişe yerleştirsek sifonu her çekişte o kadar
su tasarruf ederiz.
Tehlike çanları çalıyor. Kaynaklarımızı iyi kullanmak, en önemlisi de minnet ve
şükran duygumuzu yeniden kazanmak zorundayız.