Pergelin sivri ucunu Ankara’ya batırıp Rusya’dan Yemen’e Karayibler’den Türkmenistan’a uzanan bir daire çizdiğiniz zaman bu;
62 devlet..
30 küsur triyon dolarlık bir ekonomi..
1,5 milyar insan anlamına geliyor.
Yani para bu dairede dönüyor.
Bütün semavi dinlerin, kültürlerin merkezi burası, enerji kaynakları bu daire içinde yoğunlaşıyor.
Kıtaların birleştiği,
imparatorlukların kurulup yıkıldığı bu coğrafyaya ‘dünyanın merkezi’ deseniz yanlış olmaz.
İnsanlık tarihinde
yaşanan iki cihan savaşı da yine aynı daire içindeydi ve bu kanlı boğuşmada 100
milyon insan öldü.
Gerisini saymıyorum.
***
Şimdi, başınızı iki
elinizin arasına alıp iki dakika düşünün;
Sizi, bu dairenin tam da
ortasında bu topraklarda rahat bırakırlar mı?
Böyle bir coğrafyada
mutlu, sakin bir yaşam sürülebilir mi?
Sürülürse de bunun
şartları var.
Terör örgütünün
arkasında 20 ‘ye yakın devletin olması bunun nedenini ortaya koyuyor. Aksi
halde bu kanlı kışkırtmanın içinde olmaları nasıl açıklanabilir? İşbirlikçilerini
de kolayca bulabiliyorlar maalesef.
Herkesin burada bir
hesabı, bizimde bir hesabımız var
***
İmparatorluğumuz
dağılınca 64 devlete toprak verdik, 24 milyon km2 koca imparatorluk büzüşüp
Türkiye olunca, haliyle çeperden merkeze bir sürü akımlar oldu, birçoğumuz
oralarda kaldı.
Durmadılar, bu
topraklarda yaşayan insanların dininde, mezhebinde, ırkında kökeninde siyaset
yaptılar. Parti kurdurdular gerektiğinde, sayısız dernek, birlik ve vakıfla
faaliyet yürüttüler.
‘İşçinin, emeğin partisi’ dediler, ‘zengin komprador’ diye
suçladılar, sınıflara ayrıldık, memleket çocukları bir girdaba sokuldu, her
şeyler ortalığa döküldü, “sağcı-solcu
olduk, batılı, dinci, istismarcı, laik” diye ayrıldık, ayrılıklarımız
körüklendi hep kışkırtıldık.
***
Hiç birleşmemizi
istemediler. Neticede biz de birbirimizi kırıp geçirmek için önümüzde yığınla
malzeme bulduk ve başarılı da olduk!
Bizi bu duruma
düşürenlerin ne partileri, ne bayrakları, ne de bir genel merkezleri vardı..
Her yerde faaliyet yürüttüler. Gerektiğinde bir direktifle olay çıkartıp
suikastlar tertiplediler. Gün geldi al bayrağımızı, tüm kutsalımızı bize karşı
kullanmaktan geri durmadılar. Dövülen bakanlar, kovulan generaller, daha neler.
Herkes bildiğini anlatsa belki kıyamet kopar.
Gerçeklerin çıplak
gezmek gibi bir huyu var. Bir gün yazılır, anlatılır bunlar. Bize düşen; aklımızı
kullanmak ve tuzağa düşmemek. Aklını kullanmayan bu topraklarda hükümran
olamaz, yok olur gider, bunu bilmemiz ona göre tavır sergilememiz gerekiyor.