8 Ekim 2020 Perşembe

CAMİLER SALGINDAN ÇOK ETKİLENDİ

 

GEL DE YAZMA


Camiler ve Din Görevlileri Haftası’ndan Ankara’ya şöyle bir baktım. 3000’in üzerinde camisi var Başkentin, nüfus yoğunluğu nedeniyle çoğu Çankaya sınırları içinde. Bizim memleketimizde camileri birinci derecede vatandaş yaptırmaktadır. Bir hayır sahibi çıkar bir arsa bağışlar, bir dernek kurarlar ve inşaatı başlatırlar, ondan sonrası malum. Cami tamamlandığında imam-müezzin ataması Diyanet’in görevi. Yurt genelinde 150 bin dolayında din görevlisi var Diyanet’in, bunun yüz bini imam ve müezzin, 90 bin camide görev yapıyorlar. Çok sorunlu, çok konuşulan, çok tartışılan bir konu bu, bir şura toplayıp her yönüyle masaya yatırılabilir mi bilmiyorum. 

****

Pandemi denen salgın en çok mabetleri vurdu. Sıkı dezenfeksiyona rağmen camilerde cemaat sayısı çok çok azaldı. Namaz, Müslümanın en önemli şartı ve camideki namaz çok kıymetli olduğu halde insanlar salgın korkusundan cemaatten ve camiden uzak durdular. Şunları ifade etmeden de geçemeyeceğim; Ankara’da Çayyolu, Yaşamkent gibi yeni yerleşim merkezlerinde camiler kurucu derneklerin sultası altına girmiş maalesef. Lojmanda oturan imamdan kira isteme, cami haziresini maksat dışı kullanma gibi ilginç örnekler var. Kadrosuzluk genelde pek çok caminin başlıca sorunu. Bu arada Külliye içindeki Millet Camii’ne bir girebilen bir de gelip göremeyen pişman. En üst düzeydeki koruma duvarı insanı yıldırıyor. Millet değil Devlet Camii dense yeridir çünkü bu güzel mabed bu yüzden sadece oradaki görevlilere hizmet verir durumda. Kütüphane yönünden camiye bir yol açılıp girişin kolaylaştırılması mümkün mü bilmiyorum?!

****

İnsan dediğimiz varlık, tabiatın en güçlü, akıllı ve EŞREF (en şerefli) makamındaki tek canlısıdır. Lakin, melekten üstün ve hayvandan aşağı bir yelpazede, tercihi kendi iradesine bırakılan insan hep bir arayış içinde olmuştur. Doğruyu bulmamız için de rehberler gönderilmiş ve insanın bunu başarması istenmiştir. Hayatın bir sınavdan ibaret olduğunu zaten hepimiz biliriz. 

“Moral” dediğimiz şey bir insanın ruhsal gücünü, maneviyatını ifade eder, insanın olmazsa olmazıdır. Daima inanma ihtiyacı içinde olmuştur İnsan ve esasen DİN dediğimiz kurum bunu karşılar. Temelde bir yaratıcıya, ALLAH’a ve O’nun elçisi olan peygambere olan inançtır ki hayatın doğrularını bize vâzeder. Ve Allah indinde din, İSLÂM’dır.

Bir kültür emperyalizmine maruz kalarak medeniyet değerlerimize yabancılaştığımız, şuurumuzun yaralandığı ve bu şuurla yerimizi ve yönümüzü bulamadığımız da bir gerçek. Maalesef cehalete düştük, denetimsiz kaldık ve FETÖ, DEAŞ gibi istismarcılar da bunu fırsata çevirdiler. Uyanık olmak ve uyanık kalmak durumundayız.

 Sabah Gzt.

0 yorum:

Yorum Gönder