13 Ekim 2016 Perşembe

Siren sesleri

Ahmet TEZCAN

Siren sesleri

13.10.2016

Başkent insanları siren seslerine, yanar-döner tepe lambalarına alışıktır. Hemen her dakika bakan, başbakan ya da üst düzey askeri zevat eskortlarıyla geçerler. Tiz bir ambulans sesiyle irkiliriz bazen, cafcaflı çakarlar yetmez, hemen sirene asılırlar, o da yetmez hoparlörden plakaya özel ikazı yapıştırırlar;
DS 90 sağda bekle.. Derhal çekilip, yol vereceksin, istersen verme?!..
Siren yahut sinyal ikazı aldığımızda biliriz ki geçiş önceliği taşıyan araç geçiyordur, gereklidir, geçiş üstünlüğü vardır, acildir vesaire vesaire..

***

İpin ucu iyice kaçmış gibi sanki! Yoksa ben mi yanılıyorum? Yalnız öncelikli araçlar olsa neyse, önüne gelenin, her türden siren ve sinyal aksesuarlarını araçlarında rahatlıkla kullanır olduğu görülüyor. Halbuki bunların kullanımıyla ilgili bir yönetmelik vs. mutlaka vardır.
Dolayısıyla kimin, hangi araca bu aparatı takacağı ve hangi durumda kullanabileceği orada yazılıdır. Partinin diyelim ilçe başkanına, danışmana kadar indiyse bunlar işimiz var! Bir de mesela gece yarısı bu sesli ikaz cihazları rastgele kullanılabilir mi? Bunlar açıkça belirtilmiştir sanırım?! Haksız kullananlara karşı bir cezai müeyyidesi dahi vardır diye düşünürken bu işin ölçüsünün ve de denetiminin kaçmış olduğu gibi bir duyguya kapılıyorum.

***

Geçenlerde kuvvetli bir siren sesi ile irkildim,"bekleme yapma, ilerle" uyarısı da ardısıra geldi. Hayli sert ikazın nereden, hangi araçtan geldiğini anlayamadım.
Sesin geldiği yönde başımı çevirdim ki ön panjuru mavi-kırmızı çakarları altlı üslü patlayıp duran, camları filmli siyah bir araç gördüm ama sivil plakalıydı, silip geçti yanımızdan.. (Çakarlar ABD bayrağı gibi neden mavi-kırmızı o da merak konusu? Mavi yerine beyaz olsa milli rengimiz olur.)Böylesi sert (nezaket dışı) uyarılar, başkentin bulvarlarında harcı âlem olmasın istiyorum. Ben istedim diye değil, yaşlı, hasta, bebek şehirde bir dünya insan yaşıyor. Bir de şu kendine mahsus kask, gözlük, deri eldiven ve yelekli motorcular var, "savaş yıllarından kalmış, film setinden fırlamış gibiler, metropol kovboyları sanki.." sokakları yırtan egzozlarıyla bu motorcuların başkentte sere serpe nasıl dolaşabildiklerine, trafik polisine hiç mi rastlamadıklarına hayret ediyorum! Bugün bütün bunlar İçişleri Bakanı Sn. Soylu'ya arzımdır diyorum, bizden daha duyarlı olduğunu düşünüyor, meseleyi kapatıyorum.

gazete

0 yorum:

Yorum Gönder