Ahmet TEZCAN
Ortak akıl nasıl oluşacak?
2.7.2015
Yıl 2015 ve yarısını geride bıraktık.
Etrafımız yangın yeri, dünyanın hiçbir coğrafyası bizimkisi kadar sıcak değil.
Yeryüzü çok önemli sıkıntılar ve zorluklar yaşıyorsa bunda bizim coğrafyamızda yaşananların önemli payı var.
Ülkemizde bir genel seçim yapıldı ve bir irade ortaya çıktı. Şimdi beklenen, hemen Divan'ın oluşturulup Meclis'in çalıştırılmasıdır.
Ama bakıyoruz günlerdir koalisyon tartışması yapılıyor ve tartışanlar hep kendine göre yorumlarla başkasının başarısızlığını kendine BAŞARI olarak kaydedip hüküm yürütüyor.
Bu devredilemez bir görevdir ve millet adına yapılmaktadır. O halde siyasilerin milleti umutsuzluğa sevk etmeden ortak bir akıl oluşturarak aldıkları sorumluluğun gereğini yerine getirmeleri gerekir. Neyin olmayacağı değil, neyin olabileceği üzerinde çaba sarf edilmelidir. Yangına odun taşıyan bir tutum önce siyasetin kendisine zarar verir.
Gördüğümüz manzara maalesef bizi umuda yönlendirmiyor. Devletin en yüksek makamı paranoya ölçüsünde siyasete malzeme yapılmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı da milletin kahir ekseriyetinin oyunu alarak o makamda oturmaktadır ve bu bir ilktir. Cumhurbaşkanı Meclis tarafından seçilmiş değildir.
O halde siyasetin bir an önce ülkeyi yönetecek sistemi kurma görevi vardır. Herkesin şapkayı önüne koyup bir kere daha düşünme zamanıdır.
Meclis aritmetiği ortada. Ülkenin hükümetsiz olarak maceralara sürüklenmeye tahammülü yok. Bir hükümet kurup ortak bir iktidar ortaya çıkarılması isteniyorsa; bir kere ve öncelikle "SARAY PARANOYASI" terk edilmelidir. Bu üslup ortak aklı oluşturacak diyaloğu olumsuz etkilemektedir.
Masada bekleyen ağır sorunların sorumluluğu gösterilmeli ve öncelikle parlamentonun çalıştırılmasını gerektirmektedir.
Bir hatıramı paylaşmak isterim. Mersin Milletvekili bir Ali Er vardı Anavatan'da, çıktı kürsüye Turgut Özal'ın önünde en ağır eleştirilerini yaptı. Özal "Yanlış söylüyorsun Ali Bey" diye laf atınca kürsüden indi. Bu defa Özal kürsüye geldi ve kendisinin yanlış yaptığını söyleyerek Ali Er'i yeniden kürsüye çağırdı.
Liderler ortak aklın oluşmasında vekillerin katkısını mutlaka sağlamalıdırlar.
Etrafımız yangın yeri, dünyanın hiçbir coğrafyası bizimkisi kadar sıcak değil.
Yeryüzü çok önemli sıkıntılar ve zorluklar yaşıyorsa bunda bizim coğrafyamızda yaşananların önemli payı var.
Ülkemizde bir genel seçim yapıldı ve bir irade ortaya çıktı. Şimdi beklenen, hemen Divan'ın oluşturulup Meclis'in çalıştırılmasıdır.
Ama bakıyoruz günlerdir koalisyon tartışması yapılıyor ve tartışanlar hep kendine göre yorumlarla başkasının başarısızlığını kendine BAŞARI olarak kaydedip hüküm yürütüyor.
***
Anayasa, ülkeyi yönetme misyonunu yalnızca siyasete tanımaktadır. Yeni bir Anayasa yapılsa dahi bu değişmez ve ülkeyi yönetme görevi yine siyasetin olacaktır.Bu devredilemez bir görevdir ve millet adına yapılmaktadır. O halde siyasilerin milleti umutsuzluğa sevk etmeden ortak bir akıl oluşturarak aldıkları sorumluluğun gereğini yerine getirmeleri gerekir. Neyin olmayacağı değil, neyin olabileceği üzerinde çaba sarf edilmelidir. Yangına odun taşıyan bir tutum önce siyasetin kendisine zarar verir.
Gördüğümüz manzara maalesef bizi umuda yönlendirmiyor. Devletin en yüksek makamı paranoya ölçüsünde siyasete malzeme yapılmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı da milletin kahir ekseriyetinin oyunu alarak o makamda oturmaktadır ve bu bir ilktir. Cumhurbaşkanı Meclis tarafından seçilmiş değildir.
***
Mevcut sistemin yönetemediği ortada. YÖNETEMEYEN BİR SİSTEM ile nereye kadar gidebiliriz? İrade ve irtibat sağlayamayan bir sistem ne tek başına ne de koalisyonla iktidar olunabilir, iddialı da olunamaz.O halde siyasetin bir an önce ülkeyi yönetecek sistemi kurma görevi vardır. Herkesin şapkayı önüne koyup bir kere daha düşünme zamanıdır.
Meclis aritmetiği ortada. Ülkenin hükümetsiz olarak maceralara sürüklenmeye tahammülü yok. Bir hükümet kurup ortak bir iktidar ortaya çıkarılması isteniyorsa; bir kere ve öncelikle "SARAY PARANOYASI" terk edilmelidir. Bu üslup ortak aklı oluşturacak diyaloğu olumsuz etkilemektedir.
Masada bekleyen ağır sorunların sorumluluğu gösterilmeli ve öncelikle parlamentonun çalıştırılmasını gerektirmektedir.
***
Meclis üyelerinin çoğunluğu yeni. "NASIL"ına bakmadan şimdi bu insanların enerjileri ülke sorunlarında kullanılmalı ve kısır mücadelelerde harcanmamalıdır. Partilerin yapıları herkesçe malum! Grup toplantıları, gövde gösterisi, sağa sola laf yetiştirme ortamı olmaktan çıkarılmalı ve milletvekilleri hür iradeleriyle görüşlerini ifade edebilmelidirler.Bir hatıramı paylaşmak isterim. Mersin Milletvekili bir Ali Er vardı Anavatan'da, çıktı kürsüye Turgut Özal'ın önünde en ağır eleştirilerini yaptı. Özal "Yanlış söylüyorsun Ali Bey" diye laf atınca kürsüden indi. Bu defa Özal kürsüye geldi ve kendisinin yanlış yaptığını söyleyerek Ali Er'i yeniden kürsüye çağırdı.
Liderler ortak aklın oluşmasında vekillerin katkısını mutlaka sağlamalıdırlar.
0 yorum:
Yorum Gönder