Ahmet TEZCAN
Kim engelli?
5.12.2019
Engellileri konuşuyoruz üç gündür, bundan sonra da gündemimizden düşürmeyiz. Yalnız bir şeyin iyi anlaşılması lazım gelir. Engelli kimdir mesela?
Hastalık ya da kaza sonucu veya doğuştan fiziki olarak bir uzvunu kullanmakta zorlanan insana engelli mi dememiz gerekiyor?
Bence bu tarif yanlış; nice engelliler bilirim "taş gibi" derler ya işte öyle, sana bana taş çıkarır yani. Eğitimini almış, işini görüyor kimseye muhtaç olmadığı gibi başkasına da destek oluyor. Engelli olarak nitelenmeye bile razı değiller onlar.
Başlıkta o nedenle sordum "kim engelli?" diye. Bence engelli; bir uzvunu kullanamayan değil, engelini ve engellisini "kullanan"dır.
Ne demek istediğim anlaşıldı mı?
Bir uzvuyla veya uzuvsuzluğuyla normal hayata uyum sağlamada güçlük yaşayan yok mu, elbette var. Bunlarla ilgilenilmesin mi? Kesinlikle, en başta hayatı onlar için kolay kılınır, sağlanır duruma getirmeliyiz. Onların da bizden ve kurumlardan asgari beklentisi budur zaten.
"Şuradan kolayca geçeyim, şuna ulaşmada önüme engel çıkmasın"dır bütün arzuları.
Beyaz bastonuna, tekerlekli sandalyesine veya kullandığına, kullanamadığına mani hal olmasındır. Başlıkta o nedenle sordum o soruyu.
İlgili bakanlık bir ara il il engelli istatistiği çıkarmıştı. Bu rakamlara göre toplam engellimiz 1,5 milyonu biraz geçiyordu.
(Bu rakama sağlam olup da "zihniyet" olarak engeli olanlar elbette dâhil değildir!
Onların sayısı daha da fazla bence ve esasen bu memleketin tek engeli, engellisi bütün uzuvları sapasağlam olduğu halde onlardır!) En fazla engellisi buluna il İstanbul'du (180 bin) ve 98 bin ile İzmir ikinciydi. Ankara'da 90 bini biraz geçiyor. Engelli sayısı sıralamasında üçüncü geliyor Ankara. Sevindirici olan şudur: Günümüzde devlet engellisinin farkındadır ve hayatı kolaylaştırmada kendilerine veya yakınlarına yardım anlamında büyük çaba sarfetmektedir. Yasal düzenlemeler hızla yapılıyor ve mevzuat, engellilerimiz dikkate alınarak hazırlanıyor.
Uygulama yöneticinin basiretine bırakılmıyor, cebrediliyor.
Burada bir hususa dikkat çekmem lazım. Ülkemizdeki her yıl trafik kazalarında kaybettiğimiz insan sayısı 7 bini geçiyor, 300 bin kişi de yaralanıyor. 21 bin insanımızın ömür boyu sakat kaldığını bilmem dutdunuz mu? Devlet, millet bilhassa aileler bu yüzden ağır travma yaşıyor.
Kazaların son zamanlarda alınan bazı tedbirler ve ağırlaştırılan cezalarla bir nebze azaldığını görüp teselli buluyoruz
Hastalık ya da kaza sonucu veya doğuştan fiziki olarak bir uzvunu kullanmakta zorlanan insana engelli mi dememiz gerekiyor?
Bence bu tarif yanlış; nice engelliler bilirim "taş gibi" derler ya işte öyle, sana bana taş çıkarır yani. Eğitimini almış, işini görüyor kimseye muhtaç olmadığı gibi başkasına da destek oluyor. Engelli olarak nitelenmeye bile razı değiller onlar.
Başlıkta o nedenle sordum "kim engelli?" diye. Bence engelli; bir uzvunu kullanamayan değil, engelini ve engellisini "kullanan"dır.
Ne demek istediğim anlaşıldı mı?
Bir uzvuyla veya uzuvsuzluğuyla normal hayata uyum sağlamada güçlük yaşayan yok mu, elbette var. Bunlarla ilgilenilmesin mi? Kesinlikle, en başta hayatı onlar için kolay kılınır, sağlanır duruma getirmeliyiz. Onların da bizden ve kurumlardan asgari beklentisi budur zaten.
"Şuradan kolayca geçeyim, şuna ulaşmada önüme engel çıkmasın"dır bütün arzuları.
Beyaz bastonuna, tekerlekli sandalyesine veya kullandığına, kullanamadığına mani hal olmasındır. Başlıkta o nedenle sordum o soruyu.
İlgili bakanlık bir ara il il engelli istatistiği çıkarmıştı. Bu rakamlara göre toplam engellimiz 1,5 milyonu biraz geçiyordu.
(Bu rakama sağlam olup da "zihniyet" olarak engeli olanlar elbette dâhil değildir!
Onların sayısı daha da fazla bence ve esasen bu memleketin tek engeli, engellisi bütün uzuvları sapasağlam olduğu halde onlardır!) En fazla engellisi buluna il İstanbul'du (180 bin) ve 98 bin ile İzmir ikinciydi. Ankara'da 90 bini biraz geçiyor. Engelli sayısı sıralamasında üçüncü geliyor Ankara. Sevindirici olan şudur: Günümüzde devlet engellisinin farkındadır ve hayatı kolaylaştırmada kendilerine veya yakınlarına yardım anlamında büyük çaba sarfetmektedir. Yasal düzenlemeler hızla yapılıyor ve mevzuat, engellilerimiz dikkate alınarak hazırlanıyor.
Uygulama yöneticinin basiretine bırakılmıyor, cebrediliyor.
Burada bir hususa dikkat çekmem lazım. Ülkemizdeki her yıl trafik kazalarında kaybettiğimiz insan sayısı 7 bini geçiyor, 300 bin kişi de yaralanıyor. 21 bin insanımızın ömür boyu sakat kaldığını bilmem dutdunuz mu? Devlet, millet bilhassa aileler bu yüzden ağır travma yaşıyor.
Kazaların son zamanlarda alınan bazı tedbirler ve ağırlaştırılan cezalarla bir nebze azaldığını görüp teselli buluyoruz
0 yorum:
Yorum Gönder