Ahmet TEZCAN
Derdi dünya olanın...
9.6.2016
"Dünyayı anlamak zordur" diye başlıyor jeolojinin temel kavramlar kitabı ve oluşumundan gelişimine bir yığın soru soruyor.
Yer kürenin 23 derecelik eğimini bile henüz çözememiş bilim, çünkü 'bir yörüngede, bu hızda dönerken böyle kalması imkansız' diyorlar...
"Bir Yüce Kudret'in önünde?!" diyenler meseleyi çözüyorlar!
Ve işte zamanlardan bir an Ramazan... İki aydır bu müstesna günlerin hazırlığındaydık, nihayet kavuştuk şükürler olsun. Rabbim kime, neye iltifatta bulunmuş ise onu yükseltip yüceltmiştir.
Canlı cansız bütün mahlûkat bunun içindedir.
İnsanlar, dağlar, denizler, mekânlar, makamlar bunun içindedir.
Taşlara lutfetmiş; zümrüt, yakut, elmas olmuş...
Yerlere, yollara lutfetmiş; Mekke, Medine, Arafat, Kâbe, Kudüs olmuş...
Yeri göğü yaratmış; milyarlarca canlının içinden de insanı seçmiş, "yaratılmışların en şereflisi" ilan ederek yüce şahsına muhatap kılmış. Hiçbir mahlûkun erişemeyeceği HAZRET makamına yükseltmiş bizleri.
İnsanlar için bu muhataplık dahi emsalsiz bir ŞEREF makamıdır.***
Peygamberler de insanlar arasından seçilmiş, "SIRATI MÜSTAKİM" denilen yeri, yolu bulmamız için görevlendirilmişlerdir.
Vahiy değil ama isteyene ilim, ilham yolları açık, kimin talebi olursa taahhüdü var Rabbimin.
Yunuslar, Mevlânalar Efendimizin velileri, vekilleridir. İnsanla iletişim sürüyor yeter ki müstahak olalım. Müstahaklık, bir şeyi hak etmiş olmak, "Seni hakkıyla bilemedik" diyerek boyun bükmektir.
Meselenin farkında olmak gerekiyor, zaman çok kısa..
"Derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur" derler, bu manâda derdimizi(!) büyütmek, varlık sebebimizi kuşanmak ve kuşatmak durumundayız.
"Bakmaz mısınız, görmez misiniz, düşünmez misiniz?" diye sıklıkla soruyor yüce kitabımız; göğü, dağı gösteriyor, sivrisinekten, deveden örnek veriyor. Meymene- Meş'eme" diye ayırmış yolları ve tercihi bize bırakmış.***
İşte, Ramazanlar, bayramlar, kandiller, kadirler istikametini belirlemesi için İnsan'a, Müslüman'a tanınan "MÜSTESNA ZAMANLAR"dır. Cuma günü gibi Ramazan da aylar içinden işaretlenmiş ve istisna tutulmuş.
Yetinmemiş içine bir de Kadir Gecesi gibi ömre bedel bir "MÜSTESNA AN" saklamış.
Bu mübarek Ramazan ayından en verimli şekilde nasiplenmeyi umuyoruz, dileğimiz, memleketimizin, milletimizin bu müstesna günler hürmetine her türlü tehditten, tehlikeden, tuzaktan korunmasıdır.
Yer kürenin 23 derecelik eğimini bile henüz çözememiş bilim, çünkü 'bir yörüngede, bu hızda dönerken böyle kalması imkansız' diyorlar...
"Bir Yüce Kudret'in önünde?!" diyenler meseleyi çözüyorlar!
Ve işte zamanlardan bir an Ramazan... İki aydır bu müstesna günlerin hazırlığındaydık, nihayet kavuştuk şükürler olsun. Rabbim kime, neye iltifatta bulunmuş ise onu yükseltip yüceltmiştir.
Canlı cansız bütün mahlûkat bunun içindedir.
İnsanlar, dağlar, denizler, mekânlar, makamlar bunun içindedir.
Taşlara lutfetmiş; zümrüt, yakut, elmas olmuş...
Yerlere, yollara lutfetmiş; Mekke, Medine, Arafat, Kâbe, Kudüs olmuş...
Yeri göğü yaratmış; milyarlarca canlının içinden de insanı seçmiş, "yaratılmışların en şereflisi" ilan ederek yüce şahsına muhatap kılmış. Hiçbir mahlûkun erişemeyeceği HAZRET makamına yükseltmiş bizleri.
İnsanlar için bu muhataplık dahi emsalsiz bir ŞEREF makamıdır.
Vahiy değil ama isteyene ilim, ilham yolları açık, kimin talebi olursa taahhüdü var Rabbimin.
Yunuslar, Mevlânalar Efendimizin velileri, vekilleridir. İnsanla iletişim sürüyor yeter ki müstahak olalım. Müstahaklık, bir şeyi hak etmiş olmak, "Seni hakkıyla bilemedik" diyerek boyun bükmektir.
Meselenin farkında olmak gerekiyor, zaman çok kısa..
"Derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur" derler, bu manâda derdimizi(!) büyütmek, varlık sebebimizi kuşanmak ve kuşatmak durumundayız.
"Bakmaz mısınız, görmez misiniz, düşünmez misiniz?" diye sıklıkla soruyor yüce kitabımız; göğü, dağı gösteriyor, sivrisinekten, deveden örnek veriyor. Meymene- Meş'eme" diye ayırmış yolları ve tercihi bize bırakmış.
Yetinmemiş içine bir de Kadir Gecesi gibi ömre bedel bir "MÜSTESNA AN" saklamış.
Bu mübarek Ramazan ayından en verimli şekilde nasiplenmeyi umuyoruz, dileğimiz, memleketimizin, milletimizin bu müstesna günler hürmetine her türlü tehditten, tehlikeden, tuzaktan korunmasıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder