Ahmet TEZCAN
Çanakkale son kale
19.3.2015
İngiliz garson, müşterisinin Türk olduğunu anlayınca "Çanakkale'de çok askerimizi öldürdünüz" demiş. Bizimkisi şaşırmış, cevabı da hemen yapıştırmış: - Orada ne işiniz vardı? Ne işleri olduğunu bugün haritaya baktığımızda daha iyi anlıyoruz.
Kirli işleri için buradaydılar, üstelik ölenler de İngiliz değil, çoğu dünyanın öteki ucundan; Anzaklar, Gurkalar ve Afrika'dandı..
Ben olsam bugün, her eve bir DÜNYA HARİTASI asılmasını için vatandaşı mecbur ederim. Bir süredir biz dünyadan çok koptuk, daha doğrusu koparıldık, içe kapandık ve kendimizle çok uğraştık.. Mekteplerde lüzumsuz gereksiz şeyler öğrettiler, çünkü müfredatı hazırlayanlar onlardı, yani bizi dünyadan koparanlar..
Kendi kendiyle uğraşmanın asla bir yararı olmadığını, daima ayar veren bir ÜST AKLIN bulunduğunu acı tecrübelerle öğreniyoruz.
Eskiden düşman bir yerden gelirdi, şimdi içeriden dışarıdan her yerden geliyor.
Bugün Çanakkale başta olmak üzere tarihten bir bahis açıldığında kimse dinlemiyor.
Öğrenciler, yetişkinler herkes sıkıldı, bayatladı artık bu anlatımlar. Yapılan ekleme çıkarmalar yüzünden kimse tarihe de inanmaz oldu. Savaşın ruhu ve gerçek kahramanları dile gelmiyor çünkü. Çanakkale Zaferi sırasında 35. Osmanlı Sultanı Halife Mehmet Reşat'ın hükümdar olduğunu sorun bakalım kaç kişi bilecek? Savaşın komutanı kimdi, Enver Paşa neciydi deyin cevap alabilecek misiniz?
Parmağı koptuğu için tetiğine dokunamadığı tüfeğini bozuldu zanneden Halil Onbaşı'yı, "Emir geldi" diyerek kopan ayağından kan fışkırırken cepheye koşan Bekir Çavuş'u, yaralı düşmanı bile 'iyileşeceksin' diye teselli eden Safiye Hemşireyi, tabyalardaki tütün alışverişini bu çocuklara kim anlatacak?
Ellerinde pipoları, puroları büyük tafrayla sahillerimize geldiler yüksek unvanlı generaller.. Cepheden toplanıp kaçışları ise apayrı bir tarihi bahistir. Vatan toprağına yapışmış yürekleri görünce tafraları, fiyakaları bozuldu, bir de yüksek savaş dersi almış oldular yedi düvelin kumandanları Çanakkale'de Mehmetçikten.
Onun için Bedir'in Aslanları'yla kıyaslandılar.
Bugün, bir Fatihalık duası, dökecek iki damla gözyaşı olan herkes Çanakkale'yi bilip, bulup onlara teşekkürünü bir şekilde ifade etmelidir. Çünkü orada hepimizin kanı canı var.
Kirli işleri için buradaydılar, üstelik ölenler de İngiliz değil, çoğu dünyanın öteki ucundan; Anzaklar, Gurkalar ve Afrika'dandı..
Ben olsam bugün, her eve bir DÜNYA HARİTASI asılmasını için vatandaşı mecbur ederim. Bir süredir biz dünyadan çok koptuk, daha doğrusu koparıldık, içe kapandık ve kendimizle çok uğraştık.. Mekteplerde lüzumsuz gereksiz şeyler öğrettiler, çünkü müfredatı hazırlayanlar onlardı, yani bizi dünyadan koparanlar..
Kendi kendiyle uğraşmanın asla bir yararı olmadığını, daima ayar veren bir ÜST AKLIN bulunduğunu acı tecrübelerle öğreniyoruz.
Eskiden düşman bir yerden gelirdi, şimdi içeriden dışarıdan her yerden geliyor.
***
Çanakkale Zaferi'nin ruhu ve tüm gerçeği bu memleketin çocuklarına mutlaka yeniden anlatılmalı. Tarih öncesinin efsane canlıları dinazorların tüm çeşitlerini gerçek adlarıyla bilen ve ayıran yavrularımıza; tarihimizi, savaşlarımızı, zaferlerimizi ve çizgi filmlerden önce kendi kahramanlarımızı öğretmek mecburiyetindeyiz.Bugün Çanakkale başta olmak üzere tarihten bir bahis açıldığında kimse dinlemiyor.
Öğrenciler, yetişkinler herkes sıkıldı, bayatladı artık bu anlatımlar. Yapılan ekleme çıkarmalar yüzünden kimse tarihe de inanmaz oldu. Savaşın ruhu ve gerçek kahramanları dile gelmiyor çünkü. Çanakkale Zaferi sırasında 35. Osmanlı Sultanı Halife Mehmet Reşat'ın hükümdar olduğunu sorun bakalım kaç kişi bilecek? Savaşın komutanı kimdi, Enver Paşa neciydi deyin cevap alabilecek misiniz?
***
Metrekareye 6 bin merminin düştüğü, toprağın çeliğe doyduğu, sıkılan kurşunların havada çarpışıp birbirine kaynadığı, 4 saatte 10 bin şehit verilen, tarihçilere "Çanakkale'de toprağın üstü altına kaçtı" dedirten dehşeti, her bakımdan üstün bir güce karşı kazanılan zaferle adeta matematiğin mağlup edildiği bir zafer böyle anlatılır mı?Parmağı koptuğu için tetiğine dokunamadığı tüfeğini bozuldu zanneden Halil Onbaşı'yı, "Emir geldi" diyerek kopan ayağından kan fışkırırken cepheye koşan Bekir Çavuş'u, yaralı düşmanı bile 'iyileşeceksin' diye teselli eden Safiye Hemşireyi, tabyalardaki tütün alışverişini bu çocuklara kim anlatacak?
Ellerinde pipoları, puroları büyük tafrayla sahillerimize geldiler yüksek unvanlı generaller.. Cepheden toplanıp kaçışları ise apayrı bir tarihi bahistir. Vatan toprağına yapışmış yürekleri görünce tafraları, fiyakaları bozuldu, bir de yüksek savaş dersi almış oldular yedi düvelin kumandanları Çanakkale'de Mehmetçikten.
***
Evet, tüm renkleri ve inançlarıyla 637 yıl hüküm sürmüş muhteşem imparatorluğu anmaz, anlatmaz isek bu coğrafyanın tarihi çok yavan kalır. Çanakkale son kaleydi. Yeryüzü ne böyle bir savaşa şahit oldu ne de böyle bir kahramanlık yaşandı.Onun için Bedir'in Aslanları'yla kıyaslandılar.
Bugün, bir Fatihalık duası, dökecek iki damla gözyaşı olan herkes Çanakkale'yi bilip, bulup onlara teşekkürünü bir şekilde ifade etmelidir. Çünkü orada hepimizin kanı canı var.
0 yorum:
Yorum Gönder