22 Mayıs 2014 Perşembe

Başkent'te siren sesleri

Ahmet TEZCAN

Başkent'te siren sesleri

22.5.2014

Başkent insanları siren seslerine, yanar-döner tepe lambalarına alışıktır. Hemen her dakika bir bakan, başkan ya da paşa aracı eskortlarıyla sağımızdan solumuzdan geçer. Tiz bir ambulans sesiyle irkiliriz bazen, cafcaflı çakarlar yetmez bazen, hemen sirene asılırlar, o da yetmez hoparlörden plakaya özel ikazı yapıştırırlar: 54 90 sağda bekle... Yaya veya araçta derhal çekilip, yol vereceksin, istersen verme?!.. Siren yahut sinyal ikazı aldığımızda biliriz ki; polis, ambulans ya da üst düzey zevatı taşıyan bir araç geçiyordur, gereklidir, geçiş üstünlükleri vardır, acil bir durumdur vesaire vesaire..

***
Ancak bu konuda anlaşılan ipin ucu iyice kaçmış gibi sanki! Yoksa ben mi yanılıyorum? Yalnız resmi zevat olsa neyse, önüne gelenin, her türden siren ve sinyal aksesuarlarını araçlarında rahatlıkla kullanır olduğunu düşünüyorum. Halbuki bunların kullanımıyla ilgili bir yönetmelik vs. mutlaka vardır. Dolayısıyla kimin, hangi araca bu aparatı takacağı ve hangi durumda kullanabileceği orada yazılı olmalı. Bir de mesela gece yarısı bu sesli ikaz cihazları rasgele kullanılabilir mi? Bunlar açıkça belirtilmiştir sanırım? Haksız kullananlara karşı bir cezai müeyyidesi dahi vardır diye düşünürken bu işin ölçüsünün ve de denetiminin kaçmış olduğu gibi bir duyguya kapılıyorum.

***
Geçenlerde kuvvetli bir siren sesi ile irkildim, "bekleme yapma, ilerle" deniyordu. Hayli sert tondaki bu ikazın nereden, hangi araçtan geldiğini anlayamadım. Sesin geldiği yönde başımı çevirdim ki ön panjuru mavi-kırmızı çakarları altlı üslü patlayıp duran, camları filmli siyah bir araç gördüm ama sivil plakalıydı, silip geçti yanımızdan... (Çakarlar ABD bayrağı gibi neden mavi-kırmızı o da merak konusu? Mavi yerine beyaz olsa milli rengimizdir.) Böylesi sert (nezaket dışı) uyarılar, Başkent'in bulvarlarında harcı âlem dolaşmasın istiyorum. Ben istedim diye değil, yaşlı, hasta, bebek çevrede bir dünya insan yaşıyor. Hele bir de şu kendine mahsus kask, gözlük, deri eldiven ve yelekli motorcular var, "savaş yıllarından kalmış gibiler, metropol kovboyları sanki..." sokakları yırtan egzozlarıyla bazı motorcuların başkentte sere serpe nasıl dolaşabildiklerine, trafik polisine hiç mi rastlamadıklarına hayret ediyorum! Bugün bütün bunlar İçişleri Bakanı Efgan Âlâ'ya arzımdır diyorum bizden daha duyarlı olduğunu düşünüyor, meseleyi kapatıyorum.

gazete

0 yorum:

Yorum Gönder