24 Şubat 2016 Çarşamba

Başkente özel güvenlik!

Ahmet TEZCAN

Başkente özel güvenlik!

25.2.2016

Son Ankara saldırısından sonra başkente özel bir "Güvenlik Eylem Planı" devreye sokulacak, polisler daha görünür olacakmış. Açıklama böyle..
Diğer şehirlerin de özelliklerine göre kendi güvenlik planları olacak ve uygulanacak. Başkent, siren seslerine, çakar lambalara ve polis görünürlüğüne çok alışıktır. Bizim polisler hem öyle görünür haldeler ki film setinden fırlamış gibiler.
Gençleri de zaten bu mesleğe çeken en öncelikli haldir bu GÖRÜNTÜ. Belde tabanca, afili gözlükler cezbeyi doruğa yükseltiyor.
Ceketteki tabanca kabarıklığı, spiral haberleşme aparatları, Bond gözlükleriyle sivil olanların bile görünürlükleri tamdır. Çocuklara "ne olmak istersin" diye sorunca hemencecik "polis" diyenlerin sayısı bu nedenle her daim yüksek çıkar.
***
Aslında mesele görünürlük değildir, ETKİN ve İŞLEVSEL olmaktır esas olan.
Her iş, her meslek için geçerlidir bu kural.
Biz eskiden 'işitsel bir medeniyet' in çocuklarıydık, kulaktan beslenir, az konuşurduk.
Şimdi 'görsel bir medeniyet' kurduk kendimize ve çok fazla konuşkan olduk. Ev, otomobil, giyim-kuşamla toplumda yer edinmeye çalışıyoruz sanki. Saat, gözlük ayakkabı seçerken bile görsellik ön planda. İşte, güvenliğimiz de görünerek, göstererek sağlanmaya, caydırılmaya çalışılıyor.
Etkili olur mu, belki?! Zaten başkentin her köşesi Amerikan bayrağını hatırlatan MAVİ-KIRMIZI tepe lambalı polis araçlarıyla dolu. Tepe lambası sadece görevde yanmalı bence. Yani aksine fazla görünmemeli polis, sinmeli, saklanmalı. Önce Amerikalıların 911'i gibi sıkı bir ACİL ÇAĞRI SİSTEMİ gerek.. Hattâ çoğu kadın olan sivillerden oluşmalı bu ekip. Ne oldu Antalya'da pilot çalışma başlatılmıştı, ülke çapında yaygınlaştırıp çalıştırılabildi mi bu servis? Kim 155'i aradı da ahret sualine muhatap olmadı?!
***
Sabah'ta yazan Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, bu yüzden "Her olayın polisiye bir hal alması, her olayın bir güvenlik sorununa dönüşmesi"endişesini haklı olarak dile getiriyor. Hemen ardından KENT denilen olgunun hiçbir dönemde olmadığı kadar demokrasinin odağına yerleştiğine dikkat çekiyor. Öyleyse kentli olacağız, kente göre davranacağız. Ankara'nın resmi devlet yapısının kent yapısını boğduğunu söylemiştim bir yazımda. Ne olur abartmayın. "Niye öyle baktın, plakayı mı aldın, bildiğin yere şikâyet et" tavrına yabancı değiliz. Bu tavır güveni ve dayanışma arzusunu kırmaktadır. Çakar lambalı araçların siren sesleriyle cirit attığı başkentte, seçimin daha dikkatli yapılması gerekmektedir.

gazete

0 yorum:

Yorum Gönder