Ahmet TEZCAN
Ahmet Tezcan :Haydi Türkiye!
6.3.2014
Türkiye' nin seçimleri hiçbir zaman doğal, sakin bir ortamda geçmeyecek mi? Eskilerin deyişiyle USULET ve SUHULET içinde, yani usulüne uygun olarak, patırtıya meydan vermeden, kolay ve nezaket çerçevesinde bir seçim geçiremeyecek miyiz?
Olan bitene bakınca ister istemez bu soruyu sormak durumunda kalıyoruz. Her gün yüreğimizi hoplatan şeyler duyuyoruz çünkü... En hassas dinlemeler, tapeler (konuşmaların yazılı halleri yani)... Bağır çağır çok ağır sözler sarf ediliyor! Oysa bizim temel anlayışımıza göre seslerin değil, sözlerin yüksek tutulması gerekiyor. YÜKSEK SES ile anlatılamayan çok şeyin YÜKSEK SÖZ ile anlatılması pekala mümkündür.
Biz de onları yazıp çizelim. Ama öyle olmuyor; "Sıradan ve yerel nitelikteki bir seçim" bile görüldüğü üzere, "ülkemizin en hayati meselesi" oluyor, güven ve istikrarımız için tehdide dönüşebiliyor!
Eskiden kavgalar, çatışmalar tek merkezli idi, mücadelenin tarafları, şekli ve sınırları o merkezden belirlenirdi. Neticede SULH sağlanır ve fakat kaybeden hep millet olurdu.
Şimdiki manzaraya bakınca seçimin bir tarafında yine millet var, karşısında da yedi düvel... İçeriden dışarıdan bütün hücumların asıl hedefi Türkiye... Kaybetmesine, insanların birbirine düşmesine, huzurunun ve ekonomisinin bozulmasına çabalayan çok geniş bir kesim var. Bu oyunu bozacak olan da milletin kendisi.
Haydi Türkiye, boz şu oyunu, sesini yükselt, sözünü de!
Olan bitene bakınca ister istemez bu soruyu sormak durumunda kalıyoruz. Her gün yüreğimizi hoplatan şeyler duyuyoruz çünkü... En hassas dinlemeler, tapeler (konuşmaların yazılı halleri yani)... Bağır çağır çok ağır sözler sarf ediliyor! Oysa bizim temel anlayışımıza göre seslerin değil, sözlerin yüksek tutulması gerekiyor. YÜKSEK SES ile anlatılamayan çok şeyin YÜKSEK SÖZ ile anlatılması pekala mümkündür.
***
Ama burası Türkiye... Dünya haritasını önünüze alın ve iyice inceleyin de nasıl bir coğrafyada yaşadığımızı ondan sonra değerlendirin. Coğrafyanın hali insanların tavır ve davranışlarına yansıyor. (Bizim memleketimizde sözü geçen biri olsam benim ilk tavsiyem; her evde en görünür yere bir dünya haritası asılması olurdu ki tüm aile bazı zamanlarını o haritanın önünde geçirsin, çok öğretici olacaktır.) Aslında bu seçimlerin sadece bizim vatandaşımızı ilgilendirmesi gerekiyor; onun ulaşımını, yolunu, suyunu, kaldırımını günlük hayatını yani... Adaylar da projeler geliştirip bir hizmet yarışında olsunlar, birbirleriyle yarışsınlar.Biz de onları yazıp çizelim. Ama öyle olmuyor; "Sıradan ve yerel nitelikteki bir seçim" bile görüldüğü üzere, "ülkemizin en hayati meselesi" oluyor, güven ve istikrarımız için tehdide dönüşebiliyor!
***
Bu seçime de burnunu sokmayan kalmadı ve "seçim sathı" memleket sınırlarını çoktan aştı.Eskiden kavgalar, çatışmalar tek merkezli idi, mücadelenin tarafları, şekli ve sınırları o merkezden belirlenirdi. Neticede SULH sağlanır ve fakat kaybeden hep millet olurdu.
Şimdiki manzaraya bakınca seçimin bir tarafında yine millet var, karşısında da yedi düvel... İçeriden dışarıdan bütün hücumların asıl hedefi Türkiye... Kaybetmesine, insanların birbirine düşmesine, huzurunun ve ekonomisinin bozulmasına çabalayan çok geniş bir kesim var. Bu oyunu bozacak olan da milletin kendisi.
Haydi Türkiye, boz şu oyunu, sesini yükselt, sözünü de!
0 yorum:
Yorum Gönder