12 Eylül 2019 Perşembe

Keçiören’in stratejisi

Ahmet TEZCAN

Keçiören’in stratejisi

12.9.2019

Başkent nüfusu 5.5 milyonu aşarken en büyük merkez ilçesi Keçiören 1 milyonu zorluyor. İlçe nüfusu 920 bini aşmış milyona doğru hızla çoğalıyor. Oysa Keçiören daha 1983'te Altındağ'dan ayrılarak merkez ilçe haline getirilmişti. Bugün hastane, okullar ve kentsel gelişimi ile bir taraftan Hüseyingazi'ye, İdris dağlarına ulaşmış Karyağdı'yı, Ufuk ve Yükseltepeleri de aşmış bulunuyor. Başlangıçta bağlık bahçelik bir sayfiye yeri iken bugün devasa binaların doldurduğu ilçenin geçmişteki tek hikâyesi Ziraat mektebinin kurtuluş savaşında karargâh olarak seçilmesiydi. Bugün Keçiören milyonluk bir kent görünümünde ve sayısız hikâyeyi besliyor. Bu arada Keçiören'in keçi ile de bir alâkası yok aslında; 'kiçik' yani 'küçük' kelimesinin dilimizdeki değişimiyle ilgili bu, 'ören' de malum, insan emeği ile kültür ve tabiat varlıklarının buluşmasıyla ortaya çıkan yapı olarak tarif edilir.

***


Şimdi esasa geliyorum. Keçiören Belediyesi'nin önümüzdeki beş yıllık hedeflerini içeren 2020 -2024 Dönemi Stratejik Planı belediye meclisi üyelerinin tamamının oyu ile kabul gördü. Ne demek stratejik plan; yeni dönemdeki ilçe tasavvurudur. Yani vatandaşın hayatını kolaylaştıracak, engelli, yaşlı, kadın ve gençlere yönelik çalışmaların öncelikli olacağıdır. Turgut Altınok, tecrübeli bir Belediye Başkanı, rasgele büyüyen ve kalabalıklaşan ilçenin özellik ve güzellik bakımından hızla değişmekte olduğu müjdesini veriyor. Altınok, "Yeni dönemde de Keçiören'i, Türkiye'nin marka değeri en yüksek ilçesi yapacağız" diyor.

***


Stratejik Planın iktidar ve muhalefete mensup meclis üyelerinin tamamının oyunu alması da çok önemli. İlçenin geleceği için siyasi angajmanların aşılıp ilçede bir mutabakata ulaşıldığını gösteriyor. Başkan bundan memnun; olumlu yaklaşım idareciyi rahatlatır. Her işte el birliği elbette işi kolaylaştırır, güçlendirir ve muhakkak büyütür. Altınok, altyapı, üstyapı, sosyal ve kültürel etkinlikler, eğitim, spor hizmetleri, sosyal belediyecilik, çevre konularında yine örnek olacaklarını söylüyor. Biz de başarı diliyoruz. Zaten geçmişte pek çok hizmette de onun imzası vardı, ilçe halkı onu tanıyor. Bence önemli olan gençlik, başkanın gençlere bilhassa çok kafa yorması gerekiyor. Ki bugün lise çağı gençliği tavır ve davranışlarıyla kendi ailelerini dahi endişeye düşürüyor ve şikâyetler geliyor. Gençlik bizim geleceğimiz, geleceğe yatırım boşa değildir.

gazete

5 Eylül 2019 Perşembe

Zilleri çalsın hayatları çalınmasın

Ahmet TEZCAN

Zilleri çalsın hayatları çalınmasın

5.9.2019

Evet, bu söz bu yılın eğitim düsturu, teması, mottosu, sloganı, simgesi, sembolü, parolası, şifresi olmalıdır. Okullar açılıyor, ziller çalıyor; zilleri çalsın hayatları çalınmasın. Başkenti artık okul telaşı sardı. Yalnız başkenti mi, tüm yurtta okul, öğrenci ve öğretmen konusu memleket gündeminin ilk sırasına yerleşmiş bulunuyor. 82 milyon Türkiye nüfusunun 20 milyonu öğrencidir. Hesap etmedim ama bizim öğrenci sayımız rahat 150 ülkenin nüfusundan büyüktür. Bunu niçin söylüyorum; 20 milyon yalnızca öğrenci nüfusu olan Türkiye; nasıl bir varlığa, potansiyele ve enerjiye sahiptir buna dikkat çekmek için. Konu çok önemlidir ve hattâ Türkiye için hayatîdir. Sadece Milli Eğitim'in değil, eğitim-öğretim-okulöğrenci bütün bakanlıkların konusudur, öyle olmalıdır.

***

Her yıl artan bu 20 milyon nüfus bu eğitim öğretimin sonunda vatanını, bayrağını sevecek mi? Bütün alanlarda ülke ihtiyacına dengeli bir cevap verecek mi?! En önemlisi; içeriden ve dışarıdan bu memlekete bir tehdit ve saldırı söz konusu olduğunda ve haydi denilince bu 20 milyon nüfus tankın üstüne mi çıkar, altına mı yatar, sosyal medyaya mı gömülür yoksa AVM'lere mi koşar, çok önemli sorulardır bunlar.

***

Ankara nüfusu 5,5 milyon olduğu hesabıyla başkentte öğrenci sayımız 1 milyonu aşmıştır. Bunun 100 bini birinci sınıflara kayıt yaptıran miniklerdir ki; bu 1 öğrenci nüfusunun okul trafiği, güvenli servisi, gıdası, beslenmesi her türlü ihtiyacı anne-babalardan sonra idarenin, bilhassa belediyelerin işinin en önemli parçası olmalıdır. Ben bilhassa okul çevresindeki asayiş konusu için İçişleri'nin, Bakan Süleyman Soylu'nun özellikle dikkatini çekmek istiyorum: Bütün valiler, kaymakamlar ve belediye başkanları devlet emri olarak bir tebligatla uyarılmalılar.Onlar da makamlarında oturarak ve bu işi altlarına havale ederek değil, bizzat meşgul olmalılar ki; uyuşturucu satıcısı, sapık, ipsiz-sapsız, eski mezun vb. okul yolunda ve çevresinde mobil yahut yerleşik, kılıklı-kılıksız hattâ kamuflajlı potansiyel tehlike arz eden kim varsa takibe alınmalı ve öğrencilerden uzak tutulmalıdır. Bir başka önemli husus ise bunları takip edecek olanların okul önünde sigara soluyan sorumsuzlar değil, aile üyesi, bilinçli bireyler arasından seçilmiş görevliler olmasına dikkat edilmelidir. Bize düşen ise uyarı görevi, hayır dua ve başarı dileğidir.

gazete