29 Ağustos 2019 Perşembe

Hicri yeni yıl

Ahmet TEZCAN

Hicri yeni yıl

29.8.2019

Ben arada bir takvime bağlı yazılar yazmayı severim. Bir bakıma bu yazılar ROTA belirlemek açısından önümüzü gösteren yazılardır. Çünkü çoğumuz günlük telaştan yaşadığımız günleri ve olayları unuturuz. Bu yüzden Zafer bayramı resmi tatil mi, okullar ne gün açılacak, Hicri yılbaşı ne zaman gibi soruları birbirimize sorarız. H H H
Okullar 9 Eylül'de uma gününe raslayan Zafer bayramıyla birlikte hafta sonu 3 günlük son tatil fırsatını kullananlar mutlaka olacaktır. Doğrusunu isterseniz pek çoğumuz için tatil de yaz da bitti. Hepimiz tatil yorgunuyuz, şimdi bilhassa Ankaralılar için mesai zamanı. Pastırma yazında hava nasıl olur bilinmez, Ağustos'u Zaferle uğurladıktan sonra şimdi hepimiz için iş ve çocuklarımızın okul telaşı başlayacak. Okullar bu sene 9 Eylül'de, bir hafta erken açılacak. Yeni sistem ve uygulamaya göre 18-22 Kasım arasında ilk ara tatil yapılacak. Yarıyıl tatili ise Şubat değil, 20-31 Ocak 2020 tarihi olarak belirlendi.


BÜYÜK TAARRUZ
Bazıları Büyük Taarruz'u sorgulasalar da 30 Ağustos, tüm zaferlerimizin tacı, önemli bir gün ve bayram olarak tarihimize geçmiştir. Büyük taarruz için; "İmparatorluk çökmüştür, yeni kurulan Türkiye'ye yeni zaferler, yeni kahramanlar gerekmektedir, dolayısıyla yeni bir tarih yazılarak oynanmıştır" özetindeki sorgulamalar ise tamamen indi bir yorumdan ibarettir. Esasen yıkımı hazırlayanların bizi BÜYÜK DEVLET liginden düşürüp Yunanistan, Bulgaristan, Ermenistan gibi devletçiklerin ligine dâhil etmek suretiyle DÜNYA DEVLETİ olarak yalnızca kendilerinin sahne alma arzularıdır ki üzerinde durulması ve düşünülmesi gerekir.


HİCRİ YILBAŞI
31 Ağustos Cumartesi Hicri yılbaşıdır. Muharrem ayı ile manevi anlamda yeni bir iklime giriyoruz, aşure günleri başlıyor. Muharrem ayı Ramazan'dan sonraki en faziletli aydır. Hz. Hüseyin'in katledilmesinden Nuh tufanına, Hz. İbrahim'in ateşe atılmasından Musa (a.s.)'ın denizi yarmasına, İsa peygamberin doğumu ve göğe yükseltilmesine kadar insanlık için dönüm noktası sayılan pek çok olayın Muharrem'de yaşandığı kabul edilir. Muharrem ve Safer, matem aylarıdır.Alevi vatandaşlarımız da 10 günlük matem ve Muharrem Orucu tutarlar, çünkü bütün peygamberler bu günlerde oruç tutmuştur. Matem süresince kesici alete el sürülmez, kurban kesilmez, et yenmez. Hiçbir canlıya eziyet edilmez, kalp kırmamaya dikkat edilir, dedikodu yapılmaz. Bu vesileyle biz de Muharrem ile başlayan hicri yeni yılımızı en güzel şekilde ve bereketle yaşanması arzusuyla kutluyor, çocuklarımıza yeni dönemde sağlık ve başarılar diliyoruz.

gazete

22 Ağustos 2019 Perşembe

Tişört yazıları

Ahmet TEZCAN

Tişört yazıları

22.8.2019

Doç Dr. Yağmur Küçükbezirci "Farkındalık" yaratmak adına ciddi bir çalışma başlatmış.
Yaptığı araştırmalarda ilginç sonuçlara ulaşmış ve bunu da herkesle paylaşıyor.
Neden mi bahsediyorum?
Çocuk büyük hemen herkesin üzerindeki İngilizce yazılı tişörtlerden.. Çok ucuz, pratik, kolay yıkanır olduğundan bilhassa tercih edilen yaygın giysi. Adı İngilizce ama çoğu yerli imalat, üzerindeki yazılar da taklit.
Basit bir giysi üzerindeki bu yazılar nedir, nedendir hiç düşündünüz mü? Zaten tabelalarımız, birçok şey hatta günlük konuşma dilimiz neden İngilizce anlaması güç? Bir şeyi Türkçe ifade edemiyor muyuz?
Neden sömürge halkı gibi davranıyoruz?
Türk Dil Kurumu, Türkçe üzerine eğitim-öğretim verenlerin bu alanda bir çalışması, bir kaygısı var mı acaba?
Meseleyi basit görenler bu yozlaşmaya dolaylı destek olmuş olmuyor mu?
Dilimiz, davranışımızla "BİZ" olamadık vesselam!

Selçuk Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan hemşerim Doç. Dr.
Yağmur Küçükbezirci minik yeğeninin giysisi üzerinde, İngilizce "Ben aç köpeğim" yazısını görünce hemen bir çalışma alanı oluşturarak konuyu herkesle paylaşmaya başlamış. Tişörtlerde neler bulmuş neler! Bunları da sosyal medya ortamında sıkça paylaşıyor, adını yazıp çalışmalarına ulaşabilirsiniz.
Tişört, bazen şapka üzerindeki yazılarda inanç ve cinsellik hedef. Bir teyze göğsünde İngilizce "porno yıldızı" yazısıyla dolaşabiliyor, sırtında "Tanrı nerede?" yazılı tişörtle bir delikanlıyı Cuma namazı kılarken görebilirsiniz. Sakın "Ne olacak ki bu yazılardan?" demeyin, sizin basit gördüğünüz bu ayrıntıyı titizlikle çalışanlar var.

Bakın neler bulmuş Hoca: "Bu Gece Boşum", "Seni İstiyorum", "Meşhur, Başarılı, Zenginseniz!
Boştayım" Cinsellik mesajları o kadar çok ki burada dile getirmekten insan utanıyor. "God is Busy, Can I Help You?" yani "Tanrı Meşgul Ben Yardımcı Olabilir miyim?","Hayatını Yaşa" , "Korku Kul Yapısıdır, Din Korkudur", "Hayat Eğlencedir", "Uyuşturucuya Güven" ve daha neler!
Kültürümüzle, maneviyatımızla örtüşmeyen bu yazılar bilinçaltına göndermelerdir.
Biz de anlamını bilmeden ve önemsemeden bunları kullanıyoruz.
Bizimkisi ise bir farkındalık oluşturmak o kadar.

gazete

15 Ağustos 2019 Perşembe

Trafiğe kurban oldular!

Ahmet TEZCAN

Trafiğe kurban oldular!

15.8.2019

Tatili tatil, bayramı bayram gibi kutlayamaz olduk. Bu bayram da kural değişmedi, onlarca insanımızı yine trafiğe kurban verdik. Ölü sayısı dün 50 civarındaydı, onlarca ev yine yasa boğuldu. Arabalarla yiğitlik olmuyor, bunu da öğrenmiş olmamız gerekiyor. Teknoloji geliştikçe otomobillerin konforu, gücü ve hızı artıyor ama güvenlik konusu insana bağlı bir şey. Sürücünün sağlığı, eğitimi, bilgisi, becerisi, refleksi ile yalnız trafikte değil günlük hayatımızda bile güvenliğimizi olumlu olumsuz etkiliyor.
***
Bu yolda ve trafik kazlarıyla mücadelede çaba harcayan sivil toplum kuruluşlarına kulak vermek gerekmektedir. Karayolu Trafik Ve Yol Güvenliği Derneği bu kuruluşlardan biri. Başkan İhsan Memiş'in verdiği rakamlar dehşet verici. Yaptıkları açıklamaya göre ülkemizdeki 1 milyon 202 bin trafik kazasında 7 bin 427 kişi ölmüş ve 300 bin kişi de yaralanmış. Trafik Yol Güvenliği' nin tespitidir bunlar ve yıl ortalamasıdır. Avrupa ülkelerinin motorlu araç sayıları ile karşılaştığında ortalama 5 kat fazla, bu da sürücü kalitemizde kuralların yerine oturmadığını gösteriyor.
***
Başkan Memiş, ezbere ve imtihana dayalı bir belge alma yarışının devam ettiğini söylüyor. Bir şey daha söylüyor, şu andaki araç sayısı ile sürücü belgeli insan sayımız arasında 10 milyon fazlamız olduğunu.. İlginç değil mi? Trafik kazalarının da nedenini açıklıyor bu tespit. En önemli varlığımız insan ve her yıl binlerce insanımızı trafiğe kurban veriyoruz.
***
Zamanın değişimi ile bayramların da değiştiğini yazacaktım, içinde çocukların da olduğu trafik kazaları öne çıktı. Ben en çok çocuklara üzülüyorum. Tazecik fidanlarımız büyüklerin kucağında mutlu, mes'ut seyahatteyken küçücük bir hata ile tatlı bir uyku esnasında belki nasıl ölüme savruldular kim bilir?! Kimseyi suçlamıyorum, biraz dikkat diyorum ve kazasız belasız bayramlar diliyorum.

gazete

8 Ağustos 2019 Perşembe

Bayram edelim Yâr ile şimdi

Ahmet TEZCAN

Bayram edelim Yâr ile şimdi

8.8.2019

Bayram haftasına girdik. 10 Ağustos bayram arifesi. Takip eden dört gün Allah nasip ederse ve O'na adanan kurbanlarımız, dost ve akrabalarımızla hoşça bir bayram geçirmeyi diliyorum. Bu vesileyle Türk dünyasının ve Âlem-i İslâm'ın Kurban Bayramı'nı en içten dileklerimle kutluyorum. Kazasız belasız bir bayramı huzur içinde geçirelim istiyorum. Çünkü bu bayram bıçaklı satırlı bir bayram aynı zamanda... Kasap ya da kasap becerisi gösterebilenler her kurban sahibinin ihtiyacına cevap veremeyeceğine göre büyük bir kesim kendi kurbanını kendisi kesecektir. Her yıl memleketin Acil Servisleri bu yüzden boş kalmıyor. Metropollerde oturanlar da ekran başında bir yerlerini kesmiş insanların haberlerini izliyor.

***

Ankara'nın manevî sahibi bildiğimiz, her zorumuzda kapısına yaslandığımız Hacı Bayram Veli hazretlerini anmadan bayram yazısı olur mu? Ne diyordu Hazret? "Bayramî imdi bayramî imdi/bayram edersin yâr ile şimdi" "N'oldu bu gönlüm" ilahisinden iki mısradır aktardığımız. Büyük Veli diğer mısralarında gönül duygusunu coşkuyla dile getirirken; "Yâr ile bayram" ın da teşekkürünü ediyor. İnsanlar kimi "Yâr" edinirse ona teşekkür eder.

***

Bayramda bizler aslında çocukluk lezzetimizi arıyoruz.. Aile büyükleriyle yaşadığımız çocukluk bayramlarını unutamıyoruz ama kendi çocuklarımıza da aynı duyguları yaşatmaktan gün geçtikçe uzaklaşıyoruz. Dinî bir ritüel olmakla birlikte bayramlar maalesef "tatil fırsatı" olarak değerlendiriliyor. Çoğumuz kurbanla, kabirle değil, "Alo Kurban" hattından bir bağış ile tatil yöresinde dinlenmeyi tercih ediyoruz. Hep yorgunuz, dinlenirken bile yoruluyoruz. Bayramlar çocukluk masumiyeti muhafaza edildiği oranda yaşanır. Byram şimdi de yine çocuklaradır, yetişkinlere ise "ara tatil"! Yılın 140 gününde tatil yaptığımıza dair bir haber okumuştum gazetelerde, Cumartesi - Pazar dâhil mi bilmiyorum. Yılın 225 günü mesai gerisi bayram seyran işte! Memleketimizde iş yapan Japon dostlar "Türkiye, hep tatil hep tatil!" diye boşuna dememişler!

***

Böylelikle Ağustos ayını Zafer Bayramı coşkusuyla savuştururken Hicri yılı da tamamlamış olacağız. Muharrem ile birlikte "Aşure Günleri" başlayacak. Eylül, her zamanki gibi çocukların okul telaşıyla geçecek. Hayat bu, iki ipliği iğneden geçirmek için bükmek gerekiyor. Biz de büküle büküle hayat yolunda ilerliyoruz. Bayramı bayram gibi kutlayalım, çocukların gül yüzünde güzel gülücükler açsın, büyüyünce onların da tatlı bayram hatıraları olsun.

gazete

1 Ağustos 2019 Perşembe

Hac ibadeti

Ahmet TEZCAN

Hac ibadeti

1.8.2019

Hicri 1440'ın son günü, yarın Zilhicce giriyor yani Hac mevsimi. Hac zamanı bellidir; Şevval ile başlar Zilhicce ile tamamlanır. En dar zamanıyla 9-14 Ağustos bu ibadetin tam zamanı. Bu sene ülkemizden 80 bin kişi hacca gitmeye hak kazandı. Hac, mali yeterliliği olan Müslüman'a farz ve bedenen yapılan bir ibadettir; borçlanarak, kredi kartından, ödünç parayla filan Haccın yapılamadığı yetkililerce her zaman ifade ediliyor. Hac, Hz. Âdem'den bu yana var; derler ki Âdem atamız bir süreliğine yeryüzüne indirildiğinde, Rabbinden bir dilekte bulunmuş, "Cennette seni tesbih ederken" demiş, "billur bir sütunun etrafında tavaf ederdim, onu da indir ve ben yine sana öyle ibadet edip seni anayım." Dileği kabul olmuş ve Âdem sonrası muhtemelen Nuh tufanında kaybolan o sütunun bir parçası bulunarak Hz. İbrahim tarafından Kâbe'nin malum köşesine yerleştirilmiş adı da "Hacerülesved" olmuş.

***

İnsanların kimi zaman içine putları doldurarak, bazen "günah işledik bu giysilerle" diyerek çıplak halde Kâbe'nin etrafında tavaf ettikleri biliniyor. Giydirmek için örtüler dağıtılmış, adı ihram olmuş belki, bazen parayla satılmış bu örtüler ve alamayanların çıplak halde ve alkışlayarak tavaf ettikleri anlatılır. Hikâye bu, doğrusunu ancak Allah bilir. Ama şu bir gerçek; insan var olduğundan beri bu ibadet var. En doğrusu ve Allah indindeki dinin bütün sınırları son din İslâm ve onun peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.)'nın sünnetleriyle bellidir. Buna rağmen eğip bükenler yok mudur, elbette vardır ama insanoğlu doğrusunu bulmak için çabalayacaktır. Önemli olan bu yoldaki gayrettir, samimiyettir.

***


Bütün bu telaş 9 Ağustos ikindi vaktiyle 10 Ağustos imsak saati arasında Arafat'ta bulunmak ve bayramda Kâbe'yi tavaf içindir. Haccın rüknü denen, farz olan da budur. Bunun vacipleri sünnetleri de var ve ihmal edilmez. Hac ibadeti de sadece Kur'an ile değil, Peygamberin sünnetleriyle anlaşılabilmektedir. Zaten geneli itibariyle dinimiz böyledir; Peygamberimiz ile yaşanmak durumundadır. Şunu da belirtmeden geçmeyeceğim. En pahalı ibadet bizim ülkemizdedir ve Haccın taban fiyatı 15-20 bin liradır. "E, birader bu ibadet varlıklı olanlara" denilemez, ucuzlatılabilir, daha ucuz yolu bulunabilir. Diyanet de haccın turistik organizasyonundan çekilmeli ve bu işi profesyonellere bırakarak sıkı bir şekilde denetlemeli ve yalnızca ibadet boyutuyla iştigal etmelidir. Para insanı bozar.

gazete