18 Nisan 2019 Perşembe

ALO 153 artık çalışır mı?

Ahmet TEZCAN

ALO 153 artık çalışır mı?

18.4.2019

El Mansur harfi tarifiyle söylersek Mansur Yavaş'ı kasdetmiş oluruz ki başkent halkı 2024'e kadar yeni başkanıyla "emsile" den kalır mı geçer mi zaman gösterecek. Öyleki "emsile" dersi Ankara'da belediyecilik kadar zor bir derstir çünkü bunun bir de "lem yensur, ma yensur" sigaları var ki çok olumsuz anlamlar içerir.
"Mansur" da kelime olarak "yardım edilmiş" anlamında aynı fiil kökünden türemiştir.
Kişinin aynası işidir, başkentin de gündemi çok yüklüdür. Ben şahsen başkanın ismine uygun bir performansla başarılı olmasını samimiyetle diliyorum.
Neticede hizmet başkentedir ve bundan sadece Ankara halkı kazanmaz.

Lakin kabul edemediğim, akıl erdiremediğim bir-iki şey var ki kafamdan söküp atamıyorum. Bir kere şu tespiti yapalım: CHP mevcut yapısıyla kendi içinden bir adayla ortaya çıksaydı Ankara'da seçimi alamaz, kazanamazdı.
Kendileri de bunu çok iyi bildikleri için öteki mahalleden birini montajlayarak seçmenin önüne çıktılar. Milletin kahir ekseriyeti çeyrek asırdır bu partiye neden iktidar yüzü göstermez hiç düşünmezler.
Fikri yapısı uyuşmadığı halde bu montajlanmayı Mansur Yavaş'ın nasıl kabullenmiştir gerçekten anlaması güç?! "Solcu ülkücü" der gibi bu yafta ona bir ömür yapışacak bunun da bilinmesi lazım.

İkinci olarak da; başı sonu nihayet bir "BEYPAZARI TECRÜBESİ" ile koskoca bir BAŞKENT NASIL YÖNETİLECEK doğrusu merak ediyorum?
Başkanlık ettiği ilk meclis oturumu bence ipucunu verdi, nasıl bir cedelleşme yaşanacak gösterdi. "Herkes anasından başkan mı doğuyor?" diyenler çıkabilir.
Zaten mesele de bu ya.. Büyük ölçekte bundan önceki yönetim mantığı, tavrı ve tarzıdır ki Mansur'a seçimi kazandırmıştır.
Sadece kendi performansı yahut RÖVANŞİST duygularla hareket edenler değil. Başkana rasgele sormak istiyorum:
Senin yönetiminde mesela belediyenin şu ALO 153 servisi aksaksız çalışacak, vatandaş en bunaldığı anlarda belediyeyi aradığında karşısında ciddi bir muhatap bulabilecek mi? Üst geçit asansörleri mutat bakımları yapılıp düzenli çalıştırılabilecek mi? Anafartalar mahallesi başkentin ortasında "kanser" gibi öylece kalacak mı? İnsanlar "ismi ile müsemma"dır yani işi ve karakteri adıyla örtüşür. Mansur Yavaş adıyla mı yoksa soyadıyla mı faaliyet icra edecek zaman gösterecek.

gazete

11 Nisan 2019 Perşembe

Mansur Yavaş’ın kaligrafisi

Ahmet TEZCAN

Mansur Yavaş’ın kaligrafisi

11.4.2019

Ankara'da seçim işi sübuta erdi, Başkan Yavaş mazbatasını alıp makamına oturdu. "Mazbata" eskimez dilin bir kelimesidir, zabıta, inzibat, zabtiye kelimeleriyle aynı köktendir, KÖK bence çok önemlidir.
Ülkücü kökenli Yavaş'ın Beypazarı performansından nasıl bir Ankara yönetimi çıkaracağını da hep birlikte göreceğiz.
Başarılı olmasını dilerim ancak, ittifak ettiği kesimin onu rahat bırakacağını hiç sanmıyorum.

Mansur Yavaş, havaalanında Cumhurbaşkanı'nı karşılayan heyetin içinde de yerini aldı.
Devlet büyüklerini karşılama-uğurlama işi zaten başkent yöneticilerinin önemli görevleri arasındadır. Dolayısıyla Erdoğan ile Mansur Yavaş sıkça bu merasimlerde karşılaşacak ve el sıkışacaklar. Ancak ilk karşılamada Erdoğan'ın Mansur Yavaş ile el sıkışmasını ben görmedim, medya organlarına yansımadı. Her halde gazeteciler o anı yakalayamadılar veya ben göremedim?
Hâlbuki o an ilk olması bakımından önemliydi bence, gazetecilik açısından.

Kaligrafi, harfleri güzel biçimler vererek yazma sanatıdır. Anıtkabir ziyareti aslında rutin bir işlem olmakla beraber, Mansur Yavaş'ın özel deftere -sosyal medyayı da heyecanlandıran- kaligrafik bir yazı tarzını seçmiş olması dikkat çekici. Kendinin yazmadığı, "dublör" kullanarak yazılmış olduğu kısa sürede ortaya çıkan bu usulü daha önce de deneyenler olmuş. Anıtkabir özel defteri için kaligrafik yazının tercih edilmiş olmasını esas ilginç kılan; seçilen yazı stilidir. "HÜMANİSTİK" adı verilen bu yazı tarzı ilk Avrupa'dan çıktı ve bir fikrî temeli vardı; Kendileri için çok karanlık geçen "ortaçağ" dan "Aydınlanma" dedikleri Rönesans'a geçişlerini simgeliyordu.
CHP'liler bu yolla Başkan Yavaş'a da benzer bir mesaj mı verdirmek istediler diye sormadan edemiyorum?!
Kaldı ki Yavaş'ın CHP'den seçilmiş olmasıyla da çok uyumlu. Neden, diyenlere şöyle bir soru soralım:

CHP, ÜLKÜCÜ kökenli Mansur Yavaş yerine, kendi içinden söz gelimi genel başkan yardımcıları Tuncay Özkan'ı, Bülent Kuşoğlu'nu veya partinin bir başka önemli ismini seçmenin önüne çıkarsaydı seçilebilirler miydi dersiniz? Onlar da Mansur kadar Ankaralıydılar üstelik. Öte yandan Mansur Yavaş'ın da CHP'nin mevcut yapısıyla ve ısrarla uyuşuyor olmasını da ben bir türlü çözemiyorum?!

gazete

4 Nisan 2019 Perşembe

Alicengiz seçimi

Ahmet TEZCAN

Alicengiz seçimi

4.4.2019

Bu seçim bana göre "Ali Cengiz seçimi" oldu. Dilimiz de malum "Alicengiz oyunları" diye bir tabir vardır tam da o. Bizim CHP bu işlerde çok mahir, hatta tescillidir. Kendi kurultaylarında bile itirazlar, iddialar, istifalar havalarda uçuşur. Bu kafa apartman yönetimi seçiminde bile hır çıkaran bir anlayıştır. İşte adam mazbatayı dahi almadan Anıtkabir'in yolunu tuttu. Günler öncesinden planlanmış gibi eli bayraklı nümayişçiler de beraber. Şimdi soruyorum;
Neden kardeşim, acelen ne?
Daha başkan olduğun ilan edilmedi ki. Rakibinle aranda öyle açık ara fark da yok üstelik.
Dur bir bekle, prosedür tamamlansın, sen de git makamına otur, biz de "adam kazandı" diyelim, tebrik edelim. Yok, ama öyle değil, aceleleri var. Tam bir oldubittiye getirme telaşı. Sandıklarda ne döndüğünü biliyorlar!
Anıtkabir yönetimi de bir garip.
Arkasında kalabalıkla gelen herkesin önüne Özel defter çıkarılır da Ata'ya muhatap ettirilir mi? O defter bir tarih kardeşim, yazılanların tarihi saati bellidir. Daha ilan edilmemişken başkan diye imza attırılır mı?

Bu memlekette iktidar olmak mümkündür belki ama mukteder olmanın maalesef şartları var! Siyaseten iktidar olursunuz, devletin başına da geçersiniz ama kurumlarında iktidar olmak zaman alır. İşte sandık başındaki bir kısım devletin memurlarıyla bunu bir kere daha gördük. "Sayısal çoğunluk yetmez" diye vaktiyle Ecevit'in ağzından biz bunu işitmedik mi? Velhasıl bu "Ali Cengiz seçimi" sistemle ilgili ciddi sorunları gündeme getirdi. Yani milli iradenin sandığa yansıması noktasında sayım-döküm- tasnif- yazım-yayın hatta güvenlik zaaflarının olduğu apaçık ortaya çıktı. Seçmen oyunu verecek ve fakat bazı kritik yerlerde, sandık başındaki bir avuç insan bir kargaşa ve "alicengiz oyunları" ile iradeyi saptıracak. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Benim oy verdiğim yerde bile adamın biri geldi imzalı mühürlü sandık tutanağını aldı götürdü. Müşahidin itirazı bir şey değiştirmedi ve yenisi hazırlandı.
Başvurduğu polis "sakin ol" diyerek şikâyet edeni durdurmaya çalıştı.

Türkiye ne zaman bir seçime gitse Batı'nın da gözü kulağı üzerimizde, zil takıp oynamadıkları kalıyor sadece. İşimize burunları sokmadan edemezler. Gizli servisleriyle birlikte çalışırlar. Sormak lazım; Paris Belediye Başkanı bizim yerel seçimle, hatta doğrudan Mansur'la veya İmamoğlu ne alâka? New York belediye başkanı kimdir, seçilirse nasıl olur biz hiç merak ettik mi?
Neden bizim seçimler onları bu kadar ilgilendiriyor?

gazete