22 Şubat 2018 Perşembe

Bakın burası başkent Ankara!

Ahmet TEZCAN

Bakın burası başkent Ankara!

22.2.2018

Başkent Ankara sokaklarını bir başıma hem de yaya olarak dolaşmaktan özel bir haz alırım. Fırsat buldukça bunu yaparım, tavsiye ederim siz de yapın. Ankara'yı Kızılay, Çukurambar gibi pek bilinen, Ümitköy, Batıkent gibi mihver semtlerden ibaret sanmayın. Süper moderninden en ilkeline bol çeşit bir Ankara var önümüzde..
Ve maalesef Ankara'nın bilinmezlerini Ankara'da yaşayanların bile pek bildikleri kanaatinde değilim.

Başkent'in keşfedilmeyi bekleyen sayısız özellikleri var, bir semtinden ötekine Ankara'yı köşe bucak gezmek, gezdirmek lazım. GOP'ta oturanları alacaksın minibüslerle Sincan'ı Etimesgut'u gezdireceksin günü birlik.. Abidinpaşa'dan, Çayyolu'na, Türkkonut'a Ankara'nın doğusunu batıya kuzeyini güneyine taşıyıp Başkent insanlarının yaşadıkları il ve ilçeleri yeniden keşfetmeleri sağlanmalıdır. Bunu hemşeri dernekleri yapabilir mesela.. Belli günlerde turlarla Ankara'nın tanıtımı olur, il turizmine de katkıda bulunulur. İnsan yaşadığı yerden habersiz olmamalı. Ankara'da öyle yerler, öyle şeyler görürsünüz ki; duygudan duyguya savrulursunuz. Bazen hayranlık duyar, kimi zaman üzüntü ve öfke arasında gider gelirsiniz. "Bunca yıldır Ankara'dayım Ankara'yı tanımamışım" dediğiniz muhakkak olacaktır.

Başkent'in göbeğindeki Anafartalar Mahallesi'ne en son ne zaman uğradınız?
Anafartalar Çarşısı çok bilinir de mahallesi pek bilinmez. Eynebey Hamamından içerilerde, Kızılay'a 10 dakika uzakta sefalet, karmaşa, ilkellik ihtişam iç içedir mesela..
Dükkanlar, türbeler, mescitler 1930'ların Ankara'sı sanki.. İtfaiye Meydanındaki yeni camiye adı verilen Melike Sultan'ın türbesi de orada. Daha içeride eski sinagog ve yanı başında nice yaşantılara mekân olmuş muhteşem ama metruk Ankara evleri..
Niçin korunamadığı ve kullanılmadığını sormadan edemezsiniz. Samanpazarı'ndan Hamamönü'ne, Kale çevresinden, Tacettin Dergâhına eski Ankara'yı yeniden keşfetmek lazım. Geçenlerde 65 yıl sonra yeniden faaliyete geçirilen Ankara Mevlevihanesinde, Neyhane'nin organize ettiği sema ayini katılımcıları mest etti, Konya'dan gelen dervişlerle çoluk çocuk ihtifal lezzeti yaşayıp coştular. Ha sahi, Ankara'nın göbeğinde ki bu bilhassa Anafartalar Mahallesine kim el atacak, Altındağ mı, Büyükşehir mi? Vali Bey ne zaman buraları şöyle bir dolaşmıştır acaba?
Tarihî, manevî, mahallî hazineler gizlenmiş olduğunu kim bilir?

gazete

15 Şubat 2018 Perşembe

Nüfusumuz hızla artıyor

Ahmet TEZCAN

Nüfusumuz hızla artıyor

15.2.2018

TÜİK ülke nüfusunun son rakamlarını açıkladı; adrese dayalı sistemle yapılan sayımda Türkiye nüfusu 80 milyon 810 bin 525 kişi olmuş. Geçen yıla göre artış 995 bin 654 kişi, her yıl hemen hemen bu kadar artıyoruz. Yüzde 50.2 ile erkek nüfusu da kadını geçmiş görünüyor.
İstanbul'un ardından en kalabalık 2 nci il yine Ankara;
Başkentin nüfusu bu sayımda 5 milyon 445 bin 26 oldu.
Geçen sene 5 milyon 346 bin 518 kişiydik.
En kalabalık ilçemiz de Çankaya, onu Keçiören takip ediyor. Bu sayımda 1 milyon 974 bin Ankaralı'nın İstanbul'da yaşadığı tespit edilmiş, Ankara'da kaç İstanbullu var bilinmez. Zaten Ankara'da Ankaralı yok gibi, Başkentte kime sorsanız kendi ilini söyler. Her ilden yaşayan vardır Ankara'da ama çoğu Çankırı, Çorum, Yozgat veya Kırşehir'dendir.

***

Artık herkes (yüzde 92,5) il ve ilçe merkezlerinde yaşıyor. Köyde yaşayanların oranı yüzde 7,5'ta kaldı. Tarım Bakanlığı "300 koyun projesi" ile vatandaşı köyüne döndürmeye çalışıyor. Bir önceki ancak bir önceki yıla göre artış hızı 1 puan düşerek yüzde 12,4 olmuş, genel nüfusun yüzde 49,8'ini kadınlar oluşturuyor. Ankara'da kadın nüfusu erkeklerden fazla, 2 milyon 742 bin 534 ve yüzölçümü 25 bin 437 bin Kilometrekare olan Ankara'da kilometrekareye 214 kişi düşüyor. Bu rakam özellikle AVM'ler ve Çukurambar gibi kafeleri ile meşhur muhitlerde 500 kişiyi aşar.

***

Eskiden sayım günü sokağa çıkma yasağı ilan edilir, biz de eve kapanır sayım memuru gelene kadar beklerdik. Çocuklar arada bir görevlinin nerede, kimin evinde olduğunu haber verirdi. Nihayet elinde koca bir çizelgeyle sayım görevlisi kapıyı çalınca kapıya koşuşurduk. O yıllarda çoğumuz MÜSTAKİL yani bağımsız evlerde dedeler nenelerle beraber yaşardık.
(Şimdi "müstakil" kelimesini bile unuttuk.) İçeri buyur edilen sayım görevlisine bir iskemle verilir, sorulara geçilirdi. Teker teker koyun gibi sayılırdık adeta. Sorular tek tek cevaplandırılırken bir yandan da "bari bir çayımızı iç" diyerek ikramda ısrarcı olunurdu. Yetiştiremem telaşıyla her yerde ikram kabul olunmazdı.

***

Nüfus artarken ölen sayısı nedir insan merak ediyor. Ülke genelinde ölüm, yıllık 400 bini buluyor. Ankara'da bu rakam 20 binin üzerinde ve genellikle ölüm yaşı 75 üzerinde gösteriyor. İlçeler dâhil Ankara'da toplam 27 mezarlık alanı var ve Karşıyaka en büyüğü. Başkan Mustafa Tuna'nın açıklamalarına göre Karşıyaka da bir yıl sonra ihtiyacı karşılayamayacak, bu yüzden yeni yerler aranıyor.

gazete

8 Şubat 2018 Perşembe

Bu kurultayda ne oldu?!

Ahmet TEZCAN

Bu kurultayda ne oldu?!

8.2.2018

Ana muhalefetin yani iktidara alternatif birinci siyasi partinin 36 kurultayı için ne demiştik? Hiçbir şey değişmez...
Kılıçdaroğlu da onu yaptı, beraber çalıştığı arkadaşlarına birkaç isim ilavesiyle mutlu mesut yürüyüp gidiyor. Kurultay hakkında bile konuşamadılar... Yine varsa yoksa Erdoğan'ı ve partisini konuştular.
Kılıçdaroğlu, "dar alanda kısa paslaşma" tarzı siyaset ile ancak iktidarını koruyabiliyor.
Yani CHP iktidarı ona yetiyor. Bana sorarsanız bu, Kılıçdaroğlu için "parti iktidarı" da değil, görünürde "partinin en üst görevlisi" konumunda ve görev süresi CHP'nin ilk olağan ya da olağanüstü kurultayına kadar (belki) uzatılmıştır.
***
Bu kurultayda ne oldu? MYK üyeliğini 16'ya çıkararak birkaç isim ilave etmiş oluyor o kadar. Kendini aday gösterenlerin oyunu bile tam alamadı. Ha, şunu anlamak lazım; CHP'nin "kırmızı çizgi" saydığı şeylerle çok fazla oynayıp hoplayıp zıplamayacaksın.
Bekâroğlu ve Tanrıkulu'nun isimleri mesela bu yüzden çizilmiştir. İki genel başkan yardımcısı (Zeynep Altıok ve Yasemin Öney) ile Genel Sekreter (Kamil Okyay Sındır) aday olamadılar düştüler.
Konsolos da (Öztürk Yılmaz) gitti gider, işi öğrenemedi çünkü.. Aykut Erdoğdu belirsiz, o da çok hoplayıp zıplayanlardan, "buraya kadar" denebilir, Çetin Budak'a da "tamam" denebilir ve beraber çalıştığı arkadaşlarıyla devam edecektir.
***
Kimdir onlar? Haluk Koç en yüksek oyu aldı, aynı görevle devam eder, idari-mali işleri iyi idare etmiş belliki.. Akif Hamzaçebi, Faik Öztrak ve Selin Sayek Böke üç ekonomist olarak devam ederler. Skandal sözleriyle ismi çok tartışılan Sayek Böke'nin delegeden nasıl bu kadar oy aldığını sormayın, her iki listede ismi yer aldı ve onun ABD bağlantısı da güçlüdür. Hakkı Süha Okay, Sera Kadıgil, Fethi Açıkel ile aynen devam, Burhan Şenatalar gözden kaçtı çünkü bir sonraki kurultayda ismi onun da ismini çizerler. Burada Erdal Aksünger bileğinin hakkıyla liste delerek giren tek isimdir, takdir etmek lazım. Erdoğan Toprak danışmanlıktan MYK üyeliğine yeniden terfi eder ve Yıldırım Kaya, Ali Haydar Hakverdi, Yaşar Seyman, Veli Ağbaba, Necati Yılmaz gibi isimler Kılıçdaroğlu'nun (kontenjan gibi) vazgeçilmezleridir. Netice olarak Ali Topuz, Önder Sav gibi eski ağır topların evlerinde televizyondan izledikleri 36 Kurultay da böyle bitti. Onları salona getirebilseydi Kemal Beyi belki takdir edebilirdim. Sorsak "davetiye gönderdim" diyecektir ama işte iddiasız ve kurultaylarla ancak gündeme gelen bir yeni(!) CHP, hayırlı olsun diyorum ve bu yapıyla bu ülkeye ne verebilir ki diye düşünmeden de edemiyorum.

gazete

1 Şubat 2018 Perşembe

Ne memleket şu Türkiye?!

Ahmet TEZCAN

Ne memleket şu Türkiye?!

1.2.2018

Türkiye içiyle dışıyla gerçekten çok enteresan memleket.. Uçak tanktopla ordunuz, sınır ötesinde, karadan havadan sıcak savaş ortamındayken borsanın rekor üstüne rekor kırması rastlanır durum mudur? İşte, ana muhalefete bakıyoruz hafta sonu bilmem kaçıncı kurultayına hazırlanıyor, TÜİK son ekonomik verileri açıklıyor; ekonomi yine rekor yazmış, ihracat da ithalat da artmış, ekonominin fındık fıstığa dayanmadığı ortada... Görüldüğü üzere siyaset de ticaret de bütün canlılığıyla devam ediyor. Benim anlayamadığım: Bir yanda savaş, elinde al bayraklarımızla askerlik şubeleri önünde toplanan savaş gönüllüleri, öte yanda nargile salonlarında alabildiğine "geyik" yapanların bulunduğu bir başka ülke var mıdır acaba? Anlayacağınız savaş ortamındayken bile dinamizmini kaybetmeyen ve her türlü faaliyetin hız kesmeden devam ettiği bir ülke Türkiye... BM'ye üye 194 ülke var, bir tanesinde bile bu dinamizmi göremezsiniz.

***

Bugün 36. Kurultayına hazırlanan Anamuhalefet'e iki cümle göndermeden edemem. Bir kere şunu bir kenara yazın; bu kurultay CHP'de hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Şunun şurasında seçime pek fazla zaman kalmamışken ortaya çıkanlar ya kendine bir yer bulmak veya yerini korumak isteyenlerdir. Neticede mevcut yönetim 1250 delegeden 750'sini alır ve kurultayın kazananı olur biter. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün eski CHP'si 9 Eylül 1993'te sahip değiştirmiş geride klasik yapıdan çok az şey kalmıştır. Baykal politikaları rafa kalkmış, Ecevit'in sadece söylemleri kullanılmaktadır. Adları anılır ama kendileri yoktur artık. Kılıçdaroğlu'nun "Kitle partisi" iddiası doğrudur ama bu bambaşka bir kitledir. Ulusalcısından PKK'lısına her türlüsüne rastlamak mümkündür bu kitlede. "Ben CHP milletvekiliyim ama CHP'li değilim" diyenler bile vardır bu yapı içinde.

***

Partideki çeşitlilik dört isimle izah bulabilir. Muharrem İnce ve arkadaşları CHP'de ulusalcıların son temsilcileridir. Stratfor'un TR 705 ile damgaladığı Sezgin Tanrıkulu bir başka misyon ifade eder ve HDP'yi anımsatır sanki. Bir genel başkan danışmanı vardır ki (Erdoğan Toprak) MYK üyesiymiş gibi teşkilat üzerinde her daim etkin ve yetkindir, neyi temsil ettiğini partililer çok iyi bilir. Genel başkan Kılıçdaroğlu ise bütün çeşitliliği ile bu tuhaf CHP'nin temsilcisi, savunucusu ve görüntüsüdür. Kurultayda partiye birkaç kişi daha katacak ve yoluna devam edecektir

gazete