30 Kasım 2017 Perşembe

Yanlış ısınmayın!

Ahmet TEZCAN

Yanlış ısınmayın!

30.11.2017

Aslında "karakış" olarak tanımlanan günleri yaşıyoruz ama Başkent'te henüz kar yok. Zaten Kızılay'da beyaz örtüyü görmeden Ankara'ya kar yağdığını söyleyemeyiz. TV kanalları bile kar-kış haberi yapabilmek için muhabirleri hemen Dikmen sırtlarına gönderiyorlar ki görüntü alabilsinler. Babaannemin takvimine göre aslında bugün Hicrî yıla göre Rebiülevvel'in 12'si. "Hicrî yıl" adı üstünde Hicret'e göre düzenlenmiş takvimdir. "Peygamberimizin İslam'ın 13. yılında Mekke'den Medine'ye göçü esas alınmıştır ki dünya alem bilir. Peki, "rebi" ne demek diyecek olursanız; "bahar" demektir evveli ve ahiriyle.. Dedem Rumi yıla göre "Teşrin"i kullanırdı, o da yılın son iki ayına işaret eder.

***

Takvimler insan icadıdır ve olaylara göre anlam ve önem yüklenmiştir. Güneşin parlaklığına da aldanmayın henüz mevsim kendini göstermiş değil, sıcak odalardan ayrılırken, akşamın soğuğuna çıkarken tedbirinizi alın, yoksa hastalıktan kurtulamazsınız. Sıcak odalar dedik de soğuk kış aylarında ısınabilmek de başlı başına bir mesele. Türkiye İstatistik Kurumu açıklamıştı; "Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması"na göre ülke nüfusunun yüzde 41,7'si oturduğu konutta ısınma sorunu yaşıyor. Yalıtımsız binalarda oturanlar, ısınamadıkları gibi yalıtımlı binalara oranla her ay yaklaşık 2 katı kadar fazla ödüyorlar. Sadece fatura değil, insan sağlığı ve çevre açısından da olumsuz.. Karbon salınımı artıyor ve "hava kirleniyor, iklim dengesi bozuluyor" diye de feryat ediyoruz.

***

Isınma araçları da ayrı bir dert. Elektrikli ısıtıcılar mesela, yaygın olarak kullanılıyor. Sağlık açısından yararlı mı, elektrik tasarrufu sağlıyor mu tartışılıyor. Mevsimin önemli sorunları bunlar. Başta elektrikli ısıtıcılar olmak üzere, birçok küçük ev aletinin elektromanyetik alan oluşturduğu da biliniyor. Peki bu, insan sağlığı için ne kadar tehlikeli? Uzmanların görüşleri farklı; ancak bir doğru var, doğru aletler yerinde ve doğru kullanılıyorsa bir sakıncası yok. Üzerinde en fazla konuşulan "infrared" sistemle çalışan ve yaygın olarak kullanılan ısıtıcılardır. İnfrared sistem, ısıyı ışık yolu ile yayan ısıtıcılardır. Elektrikli ısıtıcı pazarı da hayli büyük, pay kapmak isteyen fırsatçılar muhakkak olacaktır. Taklit konusunda Çin'i aratmayanlar elbette var. En verimli ısıtma aracı sıralamasında doğalgaz ilk sırada değil. En verimli yakıt hâlâ linyit görünüyor, kömürün ardından doğalgaz ve son sırada elektrik yer alıyor. Kömürlü ısınma en ucuz ve en verimli olsa da günümüz şehir hayatı için pratik bir yöntem değil. Çalışanların yoğun olduğu Ankara'da en pratik ısıtma aracı elektrikli ısıtıcılardır. İşten soğuk eve dönmüşsünüz yapacağınız tek şey fişi prizle buluşturmak. Faturasına katlanılırsa elektrikli ısıtmada bir sakınca yok gibi görünüyor..

gazete

16 Kasım 2017 Perşembe

Başkentin mabetleri

Ahmet TEZCAN

Başkentin mabetleri

16.11.2017

Melike Hatun Camii o meydana nefes aldırdı. Caminin İstanbul yolundan Atatürk Bulvarına çıkıştaki görüntüsü muhteşem. Yer seçimi isabetli ve önemli bir ihtiyaca cevap veriyor. Eskişehir yönünde Akseki Camii de muhteşem, Külliyenin Millet Camii de öyle.. Vatandaş özel zaman ayırıyor bu camiler için, gruplar halinde gidip namaz kılıyorlar hemen de ayrılmıyorlar. Yenişehir denilen şehrin bu yakasında daha önce Maltepe Kocatepe camileri vardı. Sonra Akseki, Millet ve Melike Hatun camileri yapıldı. Esat ve Hasan Tanık da muhitlerinde ihtiyaca cevap veren mabetler. Hepsinin kendine göre ilkleri, özellikleri var ve her biri şehir siluetine özel ve güzel katkılardır. Daha önce resmi kuruluşların ve pasajların bodrumlarındaki mescitlerle vatandaş bu bölgede ibadet için ancak yerin altında mekân bulmuştu. Halen Kızılay çevresinde böyle 30'dan fazla yer altı mescidi olduğunu biliyorum.

***

Son yıllarda inşa edilen camilerin hepsinin bir hikâyesi vardır. Ama Kocatepe'ninki bir başka... Önce öyle hâkim bir tepeye kocaman bir cami yapılmasını bazı çevreler istememişlerdir. Bu yüzden Menderes'ten Özal'a Kocatepe'nin yapım süreci 30 yılı aşmıştır. Projesinin Amerika'da bir garajdan kopya olduğu söylenmiştir. İnşaatına da açık açık "Cami" diyerek başlanmamıştır, "kültür merkezi" filan denmiş saklanmıştır adeta. Ve öncte minare temeli atılarak inşasına başlanan dünyadaki ilk ve tek camidir Kocatepe.

***

Akseki, Millet ve Melike Hatun camileri ibadete açılınca Kocatepe'nin -tabir caizse- pabucu dama atıldı. Bunu caminin cemaati söylüyor. Başkaca söyledikleri de var cemaatin, sormak için camilere yakın ilgisini bildikleri, "reisicumhur"u bekliyorlar, "Erdoğan nasıl olsa bir Cuma gelir" diyorlar. Anlaşılan yapımı gibi yönetimi de sorunlu caminin. Altında oturanların üstüyle yeterince ilgilenmedikleri ortada.. Çoğu 60 yaşın üstündeki cami cemaati iki yana yürüyen merdiven istiyor. Camiye girmek için 50 basamak tırmanmaktan kurtulmak istiyorlar. "Ses düzenine 860 bin Avro harcadılar" diyerek mihrap mermeri ve fil ayaklarının delik deşik edildiğinden şikâyetçiler. Aydınlatmaların yetersiz, ısıtmasoğutma soğutma sisteminin bulunmadığından yakınan cemaatin vakit beklerken sohbet edecekleri bir mekâna da ihtiyaçları var. Gerçekten led aydınlatmanın arızalı olduğu için Kocatepe Camii şehrin gece görüntüsünden silinmiş gibi. Yakın çevresindeki yapılar da camiyi perdeliyor. Duvar dipleri ise çöp deposu. Bunları giderecek bir yardımlaşma derneği de yok. Bizden aktarması…

gazete

9 Kasım 2017 Perşembe

Tuna Başkan Şehremini

Ahmet TEZCAN

Tuna Başkan Şehremini

9.11.2017

Kocaman, yemyeşil, ulu ağaçlarla dolu bir park ya da içinde yaşayanlara nefes aldıran kocaman bir meydan.. Şehirlerin en önemli ihtiyacıdır bence..
Paris'in Konkord, Londra'nın Trafalgar, Moskova'nın Kızıl meydanından hiç bahsetmeyeceğim.
Hele uçsuz bucaksız parklarından..
Emsal başkentlerle kıyaslandığında Kurtuluş Parkımız avuç içi kadar yerdir, bir bahçedir adeta.
New York'un Santralpark'ı 800 küsur dönüm, her yıl yaklaşık 40 milyon turist sadece bu parkı görmeye geliyormuş. Batı'daki büyük kentlerin çoğu yeşil ve bakımlıdır. Bilhassa tarihi doku iyi korunmuştur.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan da geçenlerde bu ihtiyacı dile getirdi, "bizde meydan yok" dedi.
İmparatorluğumuzun yıkılışı ve son 200 yıldır yaşadığımız çalkantılarla bunu belki izah edebiliriz. Yani bir türlü kendi düzenimizi kendimiz kuramadık, can derdine düştük adeta.. Başka sebepler de var şüphesiz.. Melih Gökçek 23 yıl sonra istifa ile ayrıldı. Gökçek'e hep siyaset penceresinden bakıldı ve hep inatlaşıldı.
Bir sürü de iddia ortaya atıldı. Gökçek Ankara'ya hizmet etmedi desek büyük haksızlık olur. Eleştirilecek yön vardır elbet ama Ankara'nın da çehresini değiştirmiştir, bu da bir gerçek.

***

Şehremini, şehrin emanet edildiği emin insan.. Şimdi ŞEHREMİNİ Mustafa Tuna, o da tecrübeli bir başkan.
Milletvekilliğinden tanırım kendisini; mütevazı, temiz, titiz, çalışkan, kariyer bakımından da sağlam. Safi kas ve sinirdir Tuna Başkan, sigarayı devam ettiriyor mu bilmiyorum ama irice bir kupa sıcak neskafe onun keyfidir. Sincan'a az hizmeti olmadı Tuna'nın. Şimdi işi kolay mı, asla değil, Büyükşehir de Sincan değil.. İşe sıkı başladı, herkesin istifasını istedi. "Düzgün çalışanın endişesi olmasın" dedi. Kısa sürede Başkent'e hâkim olacağına inanıyorum. Kâr gözetmeyen hemşeri bir yapıdır belediye ve doğumdan ölüme herkese dokunmak zorundadır… Kolay değildir belediyecilik, 7/24 canlıdır, hareketli bir kurumdur, ihmale gelmez, her aksaklık hemen ses verir. Şehircilik bir başka olay, belediyecilik bambaşka… Hele başkentte başkanın bir de protokol görevi vardır; yerli yabancı karşılamalar, uğurlamalar vs. mesaisini eritir başkanın. Şimdi bize düşen Tuna Başkan'a kolaylıklar dilemektir.

gazete

2 Kasım 2017 Perşembe

Başkentin çatı kuruluşu

Ahmet TEZCAN

Başkentin çatı kuruluşu

2.11.2017

Başkent Ankara Meclisimizin genel kurulu vardı geçtiğimiz hafta, sıradan bir dernek kuruluşu sanılmasın, bu meclis başka meclis.. BAM, yani Başkent Ankara Meclisi Ankara'daki hemşehri dernek ve federasyonlarının çatı kuruluşudur.

***

Ankara'da iki binden fazla hemşehri kuruluşu var. Kırşehirliler, Çankırılılar, Yozgatlılar, Çorumlular, Kırıkkaleliler gibi başkentte olup neredeyse hemşehri derneği kurmayan yoktur. Edirne'den Van'a kadar yurdumuz insanı Ankara'da dernek veya vakıf adı altında örgütlenmişlerdir. Hattâ bazı ilçelerin bile Ankara'da dernekleri vardır.
Aralarında çok kalabalık çok etkin olanları vardır, federasyon olarak birleşik hareket edenler vardır. Ama bir başkan birkaç hemşerinin fedakârlıklarıyla yürüyenler de yok değildir. Birçoğunun yerleşik binaları ve misafirhaneleri bile vardır ki memleketten gelenler buralarda barındırılır. Hemşehrilik en çok bizde yaşanır, başka ülkelerde bu tür bir dayanışma unsuruna pek rastlanmaz.
Onlar daha çok hobiler, fobiler üzerinden dayanışma kurarlar.

***

Burası büyük bir kent hem de Başkenttir, devlet merkezidir. Resmi yüzü yani kent değil başkent yüzü daha çok görünür ve hissedilir olduğundan Ankara'nın insanlar üzerindeki tesiri başlangıçta soğuktur. Ama yıllar geçtikçe Ankara sizi, siz Ankara'ya sararsınız, bir daha da bırakamazsınız. Her bakımdan bir Anadolu şehri olan Ankara sıcaktır, sevimlidir, kolaydır, gezilmeye, görülmeye değerdir. "Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Ankara 20 bin nüfuslu bir kasabaydı" tanımlamasına karşın bu şehrin söyleyeceği vardır: "Sen bizi düştük de gördün?!"

***

Evet, araştırmalar Ankara'nın 3500 yıllık bir tarihi geçmişi olduğunu göstermiştir.
Başkent Ankara Meclis Başkanı Nevzat Ceylan, kongrede yaptığı konuşmada Ankara'nın çeşitli medeniyetlere başkentlik yaptığını hatırlattı.
"Halihazırdaki Türkiye Cumhuriyeti başkentliği Ankara'nın beşinci başkentlik görevidir" dedi. Tek ve çok önemli bir şikâyeti var Ankara'nın; Burada herkes "Kendi memleketli"dir, kime sorsanız doğduğu yeri söyler, Ankara ikincil durumda kalır. BAM, bu ihtiyaçtan doğdu.
Bütün hemşehri derneklerinin yöneticileri oluşturdu. Başkentin havasına suyuna, kurduna kuşuna sahip çıkarak, enerjisini her türlü aksağın, eksiğin giderilmesine harcamaktadır, bilinsin istedim.

gazete