24 Kasım 2016 Perşembe

24 Kasım’ın hatırlattıkları

Ahmet TEZCAN

24 Kasım’ın hatırlattıkları

24.11.2016

İlkokul öğretmenlerimi hatırlıyorum, ilk iki sene Saide hocanımdı, Başöğretmen Mustafa Bayrakçı'nın hanımıydı, ikiz kızları vardı. Üçüncü sınıfta ihtilal oldu, Alâaddin isminde bir öğretmen geldi, "yedek subay" derlerdi, onu biz subay zannederdik..
Onu da askerî araçlar eşliğinde "Olur mu böyle olur mu kardeş, kardeşi vurur mu kahrolası diktatörler bu vatan size kalır mı" marşıyla hatırlıyorum, kocaman bir Türk bayrağı altında bizi yürütmüştü. Bunun 27 Mayıs'ın meşhur "devrim marşı" olduğunu çok sonra öğrendik. Kimdi diktatörler, hangi kardeşler birbirini vuruyordu hiç bilmiyorduk. Dördüncü ve beşinci sınıflarda Kadriye ve Lütfiye öğretmenlerde okuduk. 24 Kasım Öğretmenler Günü'nün hatırlattıklarıdır bunlar ve 50 küsur yıl öncesine aittir. İlk öğretmenlerimizi isimleriyle ve yüzleriyle capcanlı hatırlar ve çok severiz, niçin acaba? O nedenledir ki ben; ilk öğretmenliğin çok kutsal ve neredeyse anneliğe eşit olduğunu düşünürüm.

***

Evet, 50 küsur yıl geçti ve ülke olarak çok çok büyüdük, rakamlar bunu açıkça gösteriyor:
Ankara'da ilköğretim birinci sınıflarda şu an 100 bin minik öğrenci eğitim-öğretim görüyor. Yeri gelmişken Ankara'ya ait diğer rakamlarını da vereyim. Toplam okul sayımız 2 bini geçiyor, derslik baz alındığında 30 bini buluyor. Öğrenci toplamı ise 1 milyonu geçmiş durumda. Türkiye'nin toplam öğrenci sayısı 20 milyondur dikkatinizi çekerim. Bu rakam iki bakımdan çok önemlidir; Birincisi sadece öğrenci sayımız bazı ülkelerin toplam nüfusunu geçmektedir ve 20 milyon genç nüfus öğretmenlerimizin eline emanettir. Sadece eline değil, vicdanına, imanına emanettir ve hiçbir meslek grubunun sorumluluğu bu kadar büyük değildir.

***

Esas önemlisi müfredat.. Çocuklarımıza yani geleceğimize okutulan, öğretilen şeylerin, milletin kültürüne, tarihine, geleneğine aykırı düşmeme gibi bir mecburiyeti vardır.
Artık bu memleketin çocukları, kendi inancına, kendi coğrafyasına uygun müfredatı takip etmek ve KENDİ olmak durumundadır.
YERLİ ve MİLLİ ölçüsü işte o zaman tutar. Ama önce öğretmen.. Okullarımızla, öğretmen ve öğrencilerimizle çok oynadılar, hâlâ da oynuyorlar. En önce, kasten ve planlı olarak girdikleri alanlardır eğitim-öğretim ve bu hiçbir zaman tesadüf değildir. Milli Eğitim, Cumhuriyet tarihi boyunca 77 bakanla yönetildi ve her gelen yeni bir uygulama getirdi. Üç bakanla bir yılı tamamlayamadığımız dönemler oldu. Bugün de her bakımdan muhkem bir bakanlık olmadığı en başta FETÖ yuvalanmasıyla ortaya çıkmıştır.

gazete

17 Kasım 2016 Perşembe

Ortadan laflar

Ahmet TEZCAN

Ortadan laflar

17.11.2016

Ömrümüzün son çeyreğine geldik trafik sıkışıklığı, sokak kazıları, asfalt tamiratı, inşaat gürültüsü, toz topraktan kurtulamadık. Bir ömür rahat yüzü görmedik, göstermediler desek yeridir.
Dikey veya yatay bunu komşudan komşuya veya idareden bireye her şekilde düşünüp tartışmak ve yorumlamak mümkündür.
Niye?
Çünkü mesele İNSAN, her şey onda başlıyor onda bitiyor, sütüne, iz'anına, vicdanına kalmış.
Sen kimsin ki?!

***

Kim gelirse gelsin durum değişmiyor... O göreve gelip o koltuklara oturanın kulakları sağır olup çıkıyor. Müdahale yetmiyor, bahaneleri de her daim hazır.
Diller pabuç gibi, laf bol ya da suskunlar duvardan ses geliyor ondan gelmiyor. Kime ne söyleyeceğini bilemiyor şaşıp kalıyorsun.
Kendilerine göre haklılar, çare yok, katlanacaksın!
Ya da ulaşmak, çözmek için mutlaka birini bulacaksın; etkili, yetkili, paralı, nüfuzlu her neyse bir mekanizmayı devreye illaki sokacaksın.
Bir aydır evde yoksun fakat doğalgaz faturası yine değişmiyor, üstelik komşuların üç katı ödeme yapıyorsun. Neden? Sayaç mı yok, göz kararı emsal ölçümleme mi yapılıyor?
Sorun ne, sorun kime?
Yahut şöyle bir şey: Kapının önünde üç tane aracın var, bir araçlık da bana yer olmaz mı bu apartmanın sakini olarak, niye ben her gün park yeri arayıp duruyorum?!
Olmaz, üstelik "ne yapabilirim, nereye koyarsan koy" tavrı cinnetlik Allah göstermesin.

***

Dedim ya insan..
Aslında "üns, ünsiyet" yani "yakınlık, ahbaplık, arkadaşlık, dostluk" anlamına geliyor insanın kelime anlamı.
Fakat muamele tam aksi.. Düşman diyemem ama soğuk, uzak, ilgisiz, isteksiz bir yapı. Niyedir bilemem?!
Tüketici olduk ya hepimiz ondandır diyorum; tükettik bir bir insanlığımızı, inancımızı, geleneğimizi her şeyimizi unuttuk. Eskiden mahalleliydik Allah'tan korkup kuldan utanıyor, kendi kendimize çözüyorduk her sorunumuzu. Tüketici konseylerine komisyonlarına gidiyoruz şimdi hakkımızı aramak için.
Velhasıl önce kendimizi sonra da birbirimizi tüketiyoruz.
Oysa bize vazedilen yerleşik öğreti, temel düstur farklıydı ve bizi insan yapıyordu; bilgiydi, ilgiydi, illaki sevgiydi bizi birbirimize yaklaştıran, dostlukları pekiştiren, aramızda ünsiyet peydah eden..
Ne oldu, nasıl oldu, neyi kaybettik, kimden, neden uzaklaştık?!
Bir daha düşünmeye, tartmaya, yaşamaya mı çalışalım yoksa alışalım mı ne dersin?

gazete

10 Kasım 2016 Perşembe

Filler kazandı

Ahmet TEZCAN

Filler kazandı

10.11.2016

Evet, aylardır merakla izlenen Amerikan seçimleri nihayet sonuçlandı.
Fil amblemli Cumhuriyetçiler iş başına gelirken eşek amblemli Demokratlar seçimi kaybetmiş oldular.
ABD'deki yönetim değişiklikleri dünya için pek fazla bir şey değiştirmiyor.
Bugünden tezi yok gizli servisler Amerikan menfaatlerini yeni başkan Trump'ın önüne koyarlar ve ülkeyi yerleşik SİSTEM yönetmeye başlar. Başkanın hiç etkisi olmaz mı? Muhakkak olur, ağırlıklı olarak usül ve üslup değişir o kadar. Biz mesela; ikili ilişkilerimizde, NATO'da ve bölgemizde Barack Obama'nın 'Hüseyin'liğini değil, hinliğini gördük sadece.
Hüseyin Barack Obama barış adına dünyada neyi değiştirdi ki?
Döktüğü kan Bush'tan daha az değildir.

***

ABD önemli bir ülke; ekonomisi, coğrafyası ve deniz aşırı ilişkileriyle önemli bir ülke.. Dünyanın yüzde 25'ini teşkil ediyor ABD Ekonomisi. (Çin Yüzde 5 bile değil.) Dünya silah pazarındaki payı 33.6 milyar dolar. Dolayısıyla savaşlar dahil, dünyadaki silahlı mücadelenin de önemli bir parçası Amerika.
Bu ülkenin barışa katkısı hiçbir zaman bu oranda yüksek olmadı.

***

Demokratlar EŞEK, Cumhuriyetçiler FİL'dir ama renk hiçbir zaman değişmiyor; Kırmızı-Mavi.. Ve kazanan daima bu renkler olur. Bu renkler ABD bayrağının rengidir, milli simgeleridir.
Tam bir bayrak çılgınıdırlar Amerikalılar ve bu renkleri pek çok objede (külotlarında bile) kullanmaktan kendilerini alamazlar. Resmi araçlarındaki tepe lambaları ve çakarlar da bayraklarından mülhem kırmızı-mavidir. Dikkat ederseniz bizim polislerin ve diğer resmi araçların tepe lambası ve çakarları da kırmızı- mavidir. Amerikalılarla uzun yıllar öyle içli dışlı olduk ki onların milli renklerini, Tİ SESİ gibi milli adetlerini biz de kullanır olduk. Oysa bizim de ay-yıldızlı albayrağımızdan mülhem milli renklerimiz var; KIRMIZI-BEYAZ.. Polis ve diğer resmi araçlarımızın Amerikalıların bayrak rengiyle değil, milli renklerimiz olan kırmızı-beyaz ışıldamaları gerektiğini yazmıştım, İçişleri Bakanlığından farklı bir yorum geldi. Neymiş, kırmızı renk, uyarıcı ve dikkat çekici, mavi ise derin sinyal vericiymiş, dünyanın pek çok ülkesinde de kullanılıyormuş. Kırmızı- Beyazın sinyali zayıf mıdır? O halde maçlarda kırmızı-beyaz denince neden yerlerimizde duramıyor ayağa fırlıyoruz?!

gazete

3 Kasım 2016 Perşembe

YHT ulaşımının kalbi Ankara

Ahmet TEZCAN

YHT ulaşımının kalbi Ankara

3.11.2016

Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı artık hizmette, bu muhteşem eser zaman içinde başkent insanları için yeni bir nirengi noktası olacak.
Sadece başkentin mi, yeni gar demiryolu ulaşımında tüm yurdun kalbi olacak.
Böyle bir eserin hayata geçmiş olması karşısında heyecanlanıyorum. Buradan her gün 150 bin kişinin gelip geçeceğini düşününce insanın başı dönüyor. Baş döndürücü olan yalnızca bu değil, 20 Aralık'ta da Avrasya Tüneli de açılacak.
Bu topraklara şu kadarcık dahi muhabbet duyuyorsa, ülkesi adına insanın gurur duymaması mümkün değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi bu yatırımlar ilerde çok konuşulacak.
14 ilimizle başkent arasındaki hızlı tren ağlarının buluştuğu nokta burası, yılda 15 milyon kişiye hizmet verileceği hesaplanmış. Gerçekten YHT ulaşımının kalbi olacak YHT Garı.. Sadece yolcu karşılamak ve uğurlamak için değil, sadece bir gar değil, gece gündüz insanların buluştuğu bir mekân özelliği taşıyor ve yeni yaşam alanlarıyla yeni gar artık insanların rahatlıkla vakit geçireceği bir alan..
***
Yeni Gar'da tarifeli seferler başladı.
Standardı yüksek mimarisiyle şehir siluetine farklılık katan YHT Garı'nın Ankaray, Başkentray ve Keçiören metrolarıyla bağlantılı olması da sanırım günlük hayatı kolaylaştıracak ve zaman kaybını önleyecek.
Yeni gar Ankara'nın prestij eserleri arasında yerini alırken; tarihi hatıraları ve dokusuyla mevcut Ankara Garı'nın, yeni konsept içinde korunacak olmasına ayrıca sevindim. Memleketin her köşesinde böyle birçok eserin yok edilmesi veya kaderine bırakılması bizde kişilerin anlayışına terk edildiği için ESKİNİN KORUNDUĞUNU duymak sevindirici oluyor.
"Yap-İşlet-Devret" modeli ile inşa edildi Yeni Gar, 235 milyon dolar yatırım bedeliyle iki yılda da tamamlandı.
Eskiden böyle eserler için 10 yılı gözden çıkarmak gerekiyordu. Başkent siluetindeki bir başka önemli eser olan Kocatepe Camisi için Ankaralılar 30 yıl bekledi ve hâlâ tamamlandığı söylenemez.
***
Yeni garda on binlerce kişiye ve yolcuya hizmet söz konusu.. Üç peron, 6 demiryolu hattıyla aynı anda eski ifadeyle 12 YHT katarı yanaşabilecek. 8 katlı gar binasının kapalı alanı yaklaşık 200 bin metrekare, dolayısıyla yeni gar sadece bir ulaşım istasyonu değil, şehrin orta yerinde yeni bir alışveriş, konaklama, toplantı ve buluşma merkezi özelliği taşıyor.
Oteli, kiralık ofisleriyle ticari hayatın da önemli bir parçası olacak.
Böyle bir yapının şehrin dokusuna uyumu kolay olmaz, en azından yan yollar ve trafik akışı bakımından. Beni en düşündüren araç trafiği ve otoparkıydı.
Toplam 2000 araçlık otopark hizmeti verileceğini öğrendim, sevindim. İnşallah yeterli olur ve işletmesi de zaman içinde sorun oluşturmaz.
Bize düşen; ortaya konan bir eseri takdir hissiyle karşılamaktır. Şüphesiz bunda da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katkısı büyüktür. TC Devlet Demiryolları başta olmak üzere bütün emeği geçenleri, Büyükşehir Belediyesi'ni candan kutluyorum.
Ankaralılara ve bütün vatandaşlarımıza da hayırlı olsun dileklerimle ve özenle kullanılmasını bekliyorum.

gazete