Kimi için hoca, kimine baba, ağabey, kimine şeyh ama bir gerçek var
Ankara'nın manevi önderi,
Doktor Emin Acar artık yok. Kendi için o, sadece
Hacı Bayram Veli yolunun hayranı, takipçisi ve öğrencisiydi. Ak giysiler içinde sözleri, davranışı ve yaşantısıyla gerçek
AKSAKAL bir adamdı
Emin Hoca.
Adam olmak
"âdem" olmayla başlar. Eskimez
harflerle elif, dal,
mim.
Elif gibi dimdik,
yalnızca doğruların
savunucusu oldu.
Onun yolu, tek doğrusu; biricik
Habibi Edib, Efendiler Efendisinin gösterdiği Rabbinin yoluydu o kadar.
Engin tevazusuna bedeni de uydu zamanla, dal harfi gibi eğildi.
Mim harfi onun seccadesinde
Rabbisine kapandığı halidir. Tek kapısı, tesellisi ve baş koyup eğilecek tek makamda bir beni âdemdi, bir adamdı o.
***
Gönül adamları için öldü denmez, çünkü onlar ölmez. Bir bedene sahip olmak, yeyip içmek gezip tozmak tek dirilik alameti de değildir ayrıca. Niceleri var, sokakta, çarşıda, pazarda kanlı canlıdırlar ama ölüdürler. Varlıkları ile yoklukları arasında pek fark yoktur.
Niceleri vardır mezardadır, bir taşın arkasında upuzun, sessiz sakin yatıyordur ama her an herkesin dilinde, gönlündedir, her gün ondan bir şeyler alınır, yapılır, yaşanır, onsuz olunmaz.
Emin Acar, kimilerinin doktoruydu, hastalıklarını teşhis ve tedavi edendi. Ama geneli itibariyle o, gerçekten bu toplumun ruh doktoru, bilge kişisi, yol göstereniydi. En tekil, en mahrem marazınızdan, dünyayı ilgilendiren en genel hale kadar her duruma söyleyeceği bir sözü, bir tavsiyesi, bir tesbiti mutlaka vardı.
Bir keresinde eşinden boşanmış bir vatandaşa
"Allah'ın sevmediği tek helaldir" diyerek, evlenmesini, evli olarak bu dünyadan göçmenin faziletlerini anlattığına şahit olurken, bir başka zaman
Suriye'de o günlerde bir cephede ağır şekilde devam eden savaşla ilgili ilginç bilgiler veriyordu.
"Ğûta" denen bölgeyi ben ondan duydum. Aç dedi,
Ramuz'ül Ehadis adlı kitabı gösterdi, sayfasını, satırını, hadis numarasını söyleyip okumamı istedi:
"Melhame-i Kübra gününde Müslümanların merkezi Şam şehrinde Ğuta denilen yerdedir. O gün Müslümanların menzillerinin en hayırlısı orasıdır" yazıyordu
Hz. Ebud Derda'dan rivayetle,
"Hayırla sonuçlanacak" dedi.
***
Dr. Emin Acar, nereden, kimden, nasıl geldiğini bilemediğim kaynaklardan her konuya ilişkin bilgileri gerçek sayıları, rakamlarıyla verirdi. Her makamdan devlet erkânıyla görüşür, konuşur, tavsiye ve nasihatlerde bulunurdu.
Toryum, volfram gibi elementlerin önemini, nerelerde kullanıldığını, stratejisini,
Türkiye ve dünyadaki rezervlerine varana kadar ayrıntılı bilgileri ben yine ilk kez ondan duydum.
Sadece bunlar mı? Ne zaman neyin yenileceği, yararı, zararı fotokopi edilmiş olarak elinize tutuşturulur ve uygulanması tavsiye edilirdi. Şerbeti, çorbası onun ikramından herkes mutlaka nasiplenirdi. Yalnızca ikram, tavsiye, nasihat değil, bir konunun, bir meselenin etkilisi, yetkilisi, sorumlusu geldiğinde -ki eksik olmazdı- bir öğrenci gibi merakla sorular soran ve öğrenendi aynı zamanda o.
Velhasıl, Hacı Bayram'da biz bir bilge adamı, dertlere deva bir şifacıyı, toplumun ve insanların pek çok meselesine ışık tutan bir münevveri, bir tıp adamını, bir din âlimini, yol gösterici bir
SIR ADAMI kaybettik. Rahmeti rahmana kavuştu inşallah.. Yeri doldurulamasa da
90 yıllık ömür içinde dergâh, tekke, ofis, yazıhane, muayenehane ne derseniz; en azından o çevredeki gariplere, fakirlere, hattâ meczuplara sığınak, barınak olan o mekân umarım yaşatılır.