28 Ağustos 2014 Perşembe

Talih gülüyor

Ahmet TEZCAN

Talih gülüyor

28.8.2014

Logaritmayı kim buldu diye bir soru sorarsanız Gelenbevi İsmail Efendi çıkar cevap olarak. Bir Türk bilgini olan İsmail Efendi matematikle uğraşırken sayı değerlerini ondalık bölümlere göre düzenleyerek hesapları son derece kolaylaştırmış, ancak bunu pratik bir uygulama saydığından fazla önemsemeyip kimseye de bahsetmemiştir.
Sadece bu mu, isterseniz bir hafıza tazeleyelim.
***
Biruni, Astronomi ve Matematik dehasıdır, Özbekistan'da doğdu, ilk eseri Asar-ül Bakiye'dir. Cezeri: Sibernetiğin Kurucusudur. 1136'da Diyarbakır'da doğdu. Artuklu sarayında 32 yıl başmühendislik görevi yaptı. Bir yığın keşifleri bugün dahi hayret vericidir. Evliya Çelebi: Meşhur Seyyah ve Seyahat Yazarımız. Farabi: Büyük İslam Filozofu, matematikçi ve doktor. Dünyadaki nesnelerin hareketi ve değişiminin yorumcusudur, insanlık "İlk Hareket Ettirici" yi onunla daha iyi anlamıştır. Gazali: Muhteşem İslam Filozofu ve Müceddid.
Horasan'ın Tûs şehrinde doğmuş, 55 yaşında vefat etmiş ve orta yaşlarında ilmin zirvesine çıkmış, itibar ve hürmetin en muhteşemini görmüştür. Harezmi: Cebirin kurucusudur. Horasan'da Harizmi'de doğmuş, hayatını matematik, astronomi ve coğrafya konularında çalışarak geçirmiştir. Adı Latince'ye Alkhorizmi, Fransızca'ya Algorithme, İngilizce'ye ise Augrim şeklinde geçmiş, Matematik ilmi üzerinde ciddi çalışmalarıyla tanınır. Hazerfan Ahmed Çelebi: Uçmayı Başaran İlk Türk bilginidir. İbn-i Firnas: Modern Havacılığın Öncüsüdür. İbn-i Haldun: Sosyolojinin Babası, İslâm âleminin yetiştirdiği en büyük sosyoloji ve tarih felsefesi bilginidir. İbn-i Rüşd: İslam Filozofu ve Hekimi, dünyanın tanıdığı en büyük filozoflardan ve hekimlerden biridir, çağının Aristosudur. İbn-i Sina: Dünya Tıbbına Yön Veren Tabip, sahasında bir güneş gibi parlayan Müslüman Türk bilgini Sînâ, en büyük tıp allâmesi olarak kabul edilmektedir. Batı'da AVICENNA adıyla anılmış olan filozof ve hekimimizdir. Kemalettin Demiri: İlk Zoolojik Ansiklopedinin Sahibi Bilgin, varlıkların yaratılış özellikleri üzerine geniş incelemeler yapmıştır. Devamla, Mimarların Pîri Mimar Sinan ve daha niceleri.
***
Bu milletin üzerinden 150-200 yıl boyunca silindir geçirilmiştir... Hafızası silinmiş, kendine güveni kaybettirilmiştir.
Şimdi Göktürk ve Rasat uydularıyla uzaydaki on ülkenin arasında olması, izsiz ve sessizliğiyle dünyada "Hayalet Gemi" olarak yankı bulan Büyükada'nın denizle buluşması, dünyanın en büyük havaalanını yapacak olmamız, hızlı trenler... Hepsi atadan miras ilmi, dini, tarihi, irsi derinliğin, yeni bir şuurun, şahlanmış bir ruhun eseridir, hepsi Milli unsurlardır. Millet şuuruna ermiş her vatandaşın gururu ve onuru olmalıdır. Yalnızca Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ahmet Davudoğlu'nun yahut sadece iktidar mensuplarının değil...
Nasıl bir siyaset anlayışı ki milli konularda bile bir kenara çekileceksiniz, hiç sahiplenmeyecek ve ortak gururu paylaşmayacaksınız.
Anlaşılır gibi değil, üstelik bir de kalkıp laf edeceksiniz.
Şunu hiçbir şekilde unutmayın: "BİZ olmadan hiçbir şey olamayız. Yaşadığımız günlerin bu anlayışın aşılacağı günlerin habercisi olduğunu, yepyeni bir şuurun, capcanlı bir ruhun uyanmakta olduğunu düşünüyorum. Bunu başaracağız.

gazete

21 Ağustos 2014 Perşembe

Gündem yordu

Ahmet TEZCAN

Gündem yordu

21.8.2014

Mevsimin son demleri yaşanırken; bir yerel seçim, ardından cumhurbaşkanı seçimi... Yetmedi, iktidarın ve ana muhalefetin kongre ve kurultay kararları derken, genel seçime 10 ay gibi bir zaman kaldı. 2014 gündemi herkesi yordu. AK Parti'nin ki üç aşağı beş yukarı belli. Büyük kongre Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki yeni yönetimi şekillendirecek.
Değişimin sınırlı olacağı açıklanmıştı. Erdoğan sonrası partiye bir şey olur mu? Şimdi sıkça sorulan soru bu. Hiçbir şey olmaz. Hiç kimse ANA AKIM'dan kopmak istemez, kopan da tarumar olur. Ana akım, tek başına ülke yönetme sorumluluğu almış olan siyasi harekettir. Feyzioğlu CHP'den koptu da Güven Partisi'ni yaşatabildi mi? Bozbeyli AP'den ayrıldı da ne oldu?
***

Bu dönemin riyaseti önemli, Erdoğan'ın o makamda günü de gündemi de çok yükselteceğini düşünüyorum. Öyle konular gündeme gelecek ki avucunu ovuşturanlar partiye musallat olmayı hiç düşünemeyecekler. İsterseniz birkaç başlık vereyim. Cumhurbaşkanı şehre inecek, Çankaya Köşkü yabancı konuklar için kullanılacak. Sistem değişecek yani, fiili olarak BAŞKANLIK SİSTEMİNE geçilecek ve Başkan AOÇ'de oturacak. Eskiden Mustafa Kemal Köşk'te çalışır AOÇ'de dinlenirdi. Şimdi tersi olacak. Atatürk'ün vasiyeti açılacak, Ayasofya sadece müze olmayacak, ibadet de edilecek. CHP'nin İş Bankası'yla ilişkisi kesilecek.
Sadece bu değil, "Paralel" diye bir şey kalmayacak, Yeni Türkiye yeni muhalefetini bulacak. 2023'ü ben daimi üye olarak BM'de veto hakkı elde etmiş bir Türkiye'den görüyorum.
***

CHP kurultayına gelince... Kılıçdaroğlu, Anavatan gibi dört eğilimli bir yapı oluşturarak partisini iktidara taşımaya çalışacak. Dolayısıyla bu fikir çerçevesinde bir kurultay tasarlayın. Yeni CHP, Ali Topuz'dan Tuncay Özkan'a, Sarıgül'den Ekmelettinoğlu'na içinde herkesin kendini bulacağı bir parti olacak. Ha, yalnız yeni CHP tasarımı Kılıçdaroğlu'na ait de değil, Beykoz Konakları'nın. Kemal Bey atanmış bir figürdür orada, başarılı olunur mu? Bana sorarsanız zor.
Şunu kaydedin; bizim vatandaşımız muhalefete bakarak iktidarı belirler. Başarının sırrını da söyleyivereyim.. CHP gerçek anlamda reddi miras edecek, tümüyle müktesebatını eskide bırakacak. Yetmez, ara sıra cuma mescitlerinde de görünecekler, o zaman belki bir şans doğabilir.

gazete

14 Ağustos 2014 Perşembe

Çankaya tamam

Ahmet TEZCAN

Çankaya tamam

14.8.2014

Millet seçimini yaptı ve nihayet kendinden bir adamı Çankaya Köşkü'ne gönderdi. Tayyip Bey orada beş yıl görev yapacak, Cumhurbaşkanlığı süresi dolduğunda ben 67 yaşında olacağım, O da 65... Bir kere daha seçilecek olursa yani Cumhuriyetimiz 100. yılını doldurduğunda Tayyip Bey 70, ben 72 yaşında olacağız. (Hayırlı bir ömür dileğiyle Rabbimin o günleri de göstermesini diliyorum.) Bahçeli ile Kılıçdaroğlu yaşıttırlar(1948), bakmayın öyle göründüklerine... Tayyip Bey'in süresi dolduğunda onlar 71 yaşını doldurmuş olacaklar, Baykal da 81'ini (Allah ömürler versin.) Peki, bundan sonraki CB seçimini lider olarak görürler mi? Hiç sanmam, bu onların son seçimleridir, 10 ay sonra yapılacak genel seçime bile, muhalefetin aynı liderlerle gideceğini kimse söyleyemez. Kılıçdaroğlu'nunki orada zaten 4C görevidir, "geçici" yani her an değişebilir. Bahçeli ise silah zoruyla belki(!) orada oturmayı sürdürebilir.
***

Şimdiye kadar Köşk'te oturanlar milletin adamı değil miydi? Bir de bu soru var. Valla son asrın bu millet için travmatik bir dönem olduğunu kabul etmeliyiz. (Bu süreyi 200 yıla çıkaranlar da var) Nitekim yakın perspektifte insanlık, iki CİHAN SAVAŞI yaşamış ikisi de silindir gibi bizim üzerimizden geçmiştir. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, bu memleketin nasıl yönetildiğini hep tarihe, siyasete bakarak değil, bazen Başkent'teki devlet binalarının konumlarıyla da kestirebiliriz. İyi gören gözler Çankaya Köşkü'ne kuşbakışı baktıklarında; bir yanında Başbakanlık resmi konutunu, öteki yanında da hemen Amerika Birleşik Devletleri'nin bilmem kaç dönüme oturan rezidansını görürler?! Meclis'in de çepeçevre askeri binalarla çevrili ve ABD Büyükelçilik binasının üç dakikalık mesafede olması beni hep düşündürmüştür?! Bu konumlar size de bir fikir veriyor mu? Dolayısıyla 11 Cumhurbaşkanı'ndan millet adına sadece Özal'ı işaretleyip bir yana koymak gerekiyor ki O'nun da hayatı pahasına Çankaya'daki görevi sadece 4 yıldır.
***

Tayyip Bey 5 yıllığına seçildi, bir 5 yıl daha millet görev verir mi zaman gösterecek. Bana sorarsanız Recep Tayyip Erdoğan -Allah ömür verirse görürüz- 2024'e kadar Çankaya Köşkü'ndedir, dost düşman bunu böylece bilmelidir. Ve o zaman BAMBAŞKA BİR TÜRKİYE'de yaşıyor olacağız ümidindeyim. Çünkü Erdoğan'ın, içinden 64 devlet çıkarılmış 24 milyon km2'lik devasa bir coğrafyayı yöneten derin bir şuur ve iradeyle oraya oturmakta olduğunu biliyorum. Çünkü "...Yoktan da vardan da ötede bir VAR var... Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar var..." Şimdi söylenecek tek söz, memlekete ve millete hayırlı olması dileğidir.

gazete

8 Ağustos 2014 Cuma

Köşk'ün esintisi

Ahmet TEZCAN

Köşk'ün esintisi

8.8.2014

Çankaya, muhit olarak eskiden halk ağzında "çengi kayası" olarak anılırmış, bir yazımda belirtmiştim. Bizim esmer tenli göçerlerimiz belli zamanlarda atları, arabaları ile bu bölgeye yerleştikleri için bu adla anılırmış Çankaya. Şehre yakın, kayaların gölgesinde esintili bir yer olmalı ki göçerler buraya sere serpe yerleşiyorlardı. Şimdi o kayalarından eser yok Çankaya'nın fakat yine çok esintili.. Hele 'yerleşme' zamanlarında bu esinti fırtınaya dönüşüyor! Fırtınanın yalnızca Çankaya ile sınırlı olduğunu söylersek yanlış olur..
***

Çankaya'da birkaç güne kadar gerçekleşecek olan değişiklik Memleket içinde olduğu kadar dışarıda da büyük merak ve çoğu zaman endişeyle izleniyor. En az on başkent Çankaya'daki değişikliğin ne olacağını çok yakından takip ediyor. Yalnızca takip etmiyorlar; doğrudan değilse bile dolaylı müdahale halindeler. Aday belirlemeye kadar da işi ileri götürdüler. Tahmin değil bu söylediklerim, ömrümüz olursa ilerde bunları bir bir öğreneceğiz. Çünkü bu defa Çankaya'daki değişikliğin çok şeyi değiştireceğini biliyorlar. İsrail Gazze'yi Filistinliler için mi bombalıyor? Daha da ötesi Gazze'yi İsrail mi bombalıyor sanıyorsunuz? Bunu böyle düşünürsek "ahmak" olmayı da kendimize yakıştırıyor olmalıyız. Kimse bizim aklımızı, zekâmızı test etmesin. Başkentlerinde huzur içinde oturanlar, akan kandan birinci derecede sorumludurlar.
***
2007'den bu yana bütün seçimlerimizin Türkiye için hayati ve bölgenin kaderiyle de yakından ilgili olduğunu iyi anlamak gerekmektedir, 2015 de buna dâhil.. Kahire'deki, Şam'da, Bağdat'ta, Libya'daki olaylarda HEDEF TÜRKİ- YE'DİR bunun bilinmesi lazım. Buralardaki kargaşa ve karışıklıkların Türkiye'yi her bakımdan ne kadar etkilediğini ve çok acıttığını iyi biliyorlar. Ekonomik kayıplarımız bir yana, işlenen cinayetlerin, bilhassa çocuk ölümlerinin yüreğini yakmadığı bir tane vatan evlâdı var mı acaba? Belki vardır?!

***
Kukla bir yönetim altında olmanın halkları, devletleri, ekonomileri ne hale düşürdüğü içinde bulunduğumuz coğrafyada çok açık şekilde görülüyor. Türkiye de böyle günlerden geçti. Mustafa Kemal'in 15 yıllık Çankaya dönemini saymayın (İsterseniz sayın), İnönü(12), Bayar(10), Gürsel(6), Sunay, Korutürk ve Evren 7 şer yıl Çankaya'da kaldılar. Özal'ın ömrü yetmedi(4) ve Demirel, Sezer ve Gül yine 7 şer yıl Cumhurbaşkanlığı görevinde bulundular. Alt alta topladığımız zaman 89 sene ediyor, bir ömre sığmıyor. Bunların kaçı MİLLET adına ve MİLLETİN ADAMI olarak görev yaptı? Türkiye'nin artık 'Demirel gibi' adamlarla kaybedecek zamanı yok. Köşk'teki adamın sevip sevmediğini, kızdığını görmek istiyoruz, yani icraatı yüzüne yansısın, bizimle gülsün bizimle ağlasın, ölçü bu.

gazete