24 Nisan 2014 Perşembe

"Tİ sesi neyin nesi?"

Ahmet TEZCAN

"Tİ sesi neyin nesi?"

24.4.2014

Bu başlık bana değil, Konyalı hemşehrim Alaattin Ekizer'e ait. Daha önce onun dikkatini çekmiş ve yazısına bu başlığı atmış; "Çelenk, saygı duruşu, ti sesi neyin nesi?" diye sormuş.
Yazıyı buradan okuyabilirsiniz. (www.yenikonya. com.tr/koseyazisi-1671-celenkSaygi_ DurusuTi_Sesi_ Neyin_Nesi.html) Yeni Konya, benim de 70'li yıllarda mesleğe ilk başladığım gazetedir, 10 yıl emek vermişliğim var.
Dikkatimizi çeken konu, saygı duruşu ve İstiklal Marşımız gündeme geldiğinde memleket semalarında yankılanan ve Milli Marşımız dolayısıyla bütün bir milletin, büyük bir ihtiramla dinlediği 'boru sesi'dir.
Ancak bu boru başka boru!
Biz onu kısaca "Tİ SESİ" olarak biliriz.
***

Seçim vesilesiyle hayli dolaştığımızı anlatmıştım geçen yazımda. Şoförler Derneği'nin kongresine gittik Manyas'ta. Tİ sesiyle saygı duruşu ve ardından marşımızı söyledik hep bir ağızdan, sonra kongre konuşmaları başladı.
Cemevi açtık Kalebayır Köyü'nde, Alevi Dede'si Gülbank çekmeden yine Tİ Sesiyle saygı duruşumuzu gösterdik ve marşımızı söyledik. Güzelim Gülbanka daha sonra sıra geldi ve hep birlikte bütün canlarla 'Hayır Yemeği' yedik.
Savaştepe'de de bir köy hayrı vardı, oralarda gelenektir, bütün köy halkı, köyün kıyısında kırlık bir alanda "Hayır" dedikleri şenlikte birlikte yemek yerler, dualar ederler...
Orada da yine Tİ sesiyle saygı duruşumuzu gösterdik ve milli marşımızı hep birlikte terennüm ettik.
Vatandaş alışmış, Tİ sesini duydumu hemen ayağa kalkıp saygı duruşuna geçiyor, bu boru sesi de neyin nesi düşünmüyor.
***

Tİ sesi meselesi Ege Üniversitesi'nden Prof Dr. Mustafa Kaymakçı'nın da dikkatini çekmiş. 2011'de Müzik Dergisi adlı bir internet sitesinde yayınlanan yazısında bu konuya dikkat çekmiş, (www.musikidergisi. net) mutlaka okuyun.
Kore Savaşı sırasında olsa gerek Tİ dediğimiz bu BORU SESİ bize Amerikalılar'dan geçmiş, onlar için bir AĞIT aslında; Kuzey-
Güney savaşı dedikleri meşhur Amerikan İç Savaşı'ndan kalmış... General Daniel Butterfield'in bestelediği ve "İnsanlar Yaşadıkça" filminden alındığı söylenen bu ezgi, o gün bugün savaşta ölen her ABD askerinin tabutu başında seslendirilir. ABD Başkanı Bush da; Türkiye'ye gelince karşılama töreni sırasında 'ti sesi'ni duymuş ve "kültürümüz buralara gelmiş" diye çok sevinmiş.
Ben de Boston'da söz gelimi, Amerikalılar'ı İstiklal Marşımızı söylerken görsem çok mutlu olurum.
Velhasıl diyeceğim o ki; bizim saygı anımıza bunu monte edenler - bilhassa dönemin iktidar partisi CHP'nin yöneticilerinden hasseten rica ediyorum- bunu mutlaka açıklamalıdırlar biir...
Ve saygı duruşumuzdan Tİ SESİ derhal çıkarılmalıdır ikii... Türkler'in saygıya durmak için boru sesi duymalarına bence hiç ihtiyaç bulunmamaktadır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kulağına biri bunu fısıldasa konu zaten derhal hallolur diye düşünüyorum.
Bilmem siz de benim gibi mi düşünüyorsunuz?!

gazete

17 Nisan 2014 Perşembe

İyi ki sandık var...

Ahmet TEZCAN

İyi ki sandık var...

17.4.2014

Siyasilerin peşine takılınca demir asa, demir çarık gerek. Bu seçimde de öyle oldu. Adaylar, milletvekilleri, parti teşkilatı doğal olarak köy köy dolaştılar, sıkmadık el bırakmadılar.
İş sadece sarılmayla, kucaklaşmayla kalsa iyi, üstüne bir de fırça yemek var. Vatandaş oyunu veriyor ama lafını da esirgemiyor.
Seçimler, vatandaşın itibarının PİK yaptığı zamanlar. Mevkii, makamı ne olursa olsun siyaset adamı da seçim zamanı gelince tahammül sınırını en üst noktaya yükseltiyor ki anlaşma, uzlaşma sağlanabilsin.
Seçmen için siyaset adamı -tabir caizse- tam fırçalık, bizim vatandaşımız ikramını da esirgemiyor, fırçasını da… İkisinde de cömert. O yüzden politika zor iş ve siyaseti hakkıyla yapan insanlar gerçekten saygıyı hak ediyorlar. Aksi durum için söyleyecek sözüm yok. Atamayla gelenler ise özellikle yüksek bürokrasi, buna yargı mensupları da dâhil, ellerine geçirdikleri devlet erkini kullanırken çok dikkatle ve hakkaniyetle hareket etmeliler. Çünkü çok büyük vebal
***
Seçim propagandaları sırasında köylünün ilk suçlaması, seçimden seçime vatandaşın ayağına gidilmesi meselesi… Köyüne gelen politikacıyı karşısında gören vatandaşın karşılama merasiminden sonra ilk sözü "Seçimden seçime gelmeyin" oluyor, ondan sonra da sorunları sıralıyorlar. En çok dile getirilen de köy yolunun kötülüğü, ürünün para etmediği, çocukların askerden geldiği ama iş bulamadığı gibi genel şikâyetler… Politika demek, bir anlamda ikna kabiliyeti demek, başarıyorsan baş üstündesin, bu seçimde bunu anladım.
Bir kere şunu gördüm; köyde de yaşasa vatandaşımızın memleket meselelerine ilgisi ve algısı yüksek, aslında vatandaş devletin işleyiş tarzından şikâyetçi.
Bence bunun bir cümle ile tam karşılığı:
Önce adam yerine konulmak...
***
Gerçekten devlet dairelerinde çok itilip kakıldı bizim insanımız. Bunun kırılması, devlet adamının vatandaşın arasında, onlarla iç içe olması onları mutlu ediyor. Bu millet en az yüz yıldır çok horlandı ve hırpalandı. Sıradan bir köydeki yaşantıya baktığınızda hak veriyorsunuz.
Ege'de bile birçok yerde köylerin yoğun göç verdiklerini gördüm. Balıkesir'de bir köyde, yaşlı bir köylü, sokağa şöyle bir bakmamı istedi, ardından sordu: "Bir tane çocuk görüyor musun sokakta oynayan?" Bu, her şeyi anlamaya yetti. Tarla tapan, bağ bahçe ihtiyarların üzerine kalmış. Sorun belli ve çok önemli; kadın ya da erkek özellikle genç nesil köyde yaşamak istemiyor, şehirde otursun da ne iş olursa olsun!
Önümüzde iki seçim daha var, Türkiye 2016'ya kadar seçim sathı mailinde… İyi ki seçim var, sandık var. Ya seçilmeden gelseler otursalar?!

gazete

10 Nisan 2014 Perşembe

CHP neden kaybediyor?

Ahmet TEZCAN

CHP neden kaybediyor?

10.4.2014

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçim kampanyası boyunca Kılıçdaroğlu'na "genel müdür" diye seslendi. Kemal Bey de onun ötesine geçemedi, "atanmış" gibi kaldı CHP'nin başında gerçekten... Belki de öyle… Yarın öbür gün "başarısız oldun" diye alabilirler de kim bilir?! Neden mi böyle söylüyorum? Koskoca Ana Muhalefet Partisi, Kemal Bey'in ellerinde eriyor. Bu seçimde başarısızlığı açıkça tescillendi. İstanbul, İzmir, Antalya, Kemal Bey'in kefil olduğu metropollerdi. (Mersin'i de bunlara katabiliriz) Birçok CHP'li buralardaki adaylar için "yanlış" dedi. Sonuçta büyük oy kaybı yaşandı ve haklı çıktılar. İstanbul'da 13 ilçe CHP'nindi, Beylikdüzü de sonradan eklendi. Tek belediye dahi eklenemediğini gördük. Orada da Sarıgül faktörü ağır bastı. Genç seçmenler, cemaat ve MHP desteğine rağmen oyları düşürdü. Bakırköy, Kadıköy, Maltepe gibi merkezler Ankara'nın Çankaya'sı mesabesindedir. Kadıköy'de Aykut Nuhoğlu mesela, Alper Taşdelen gibi paraşütle inmiş bir isimdi. "Seçim kampanyasını sadece 5 kişi ile yürüttü, altıncısı yoktu" dediler. İzmir'de Aliağa, Selçuk, Torba ve Kiraz'a bakmak yeter sanırım. Ama Aziz Kocaoğlu, "Bunlarla olacak" deyince Kılıçdaroğlu orada kaldı. Oysa 1 milyon yeni seçmeni vardı İzmir'in... Antalya'yla Kemer, Kaş gibi kaleler de kaybedildi. Konyaaltı, Muratpaşa, Manavgat'ta oylar düştü. Dediler ki, "Akaydın yanlış aday", dinlemedi. Bekir Kumbul olsaydı kayıp yaşanmazdı. Bunları söyleyenler yöreyi iyi bilenler ve "Kazanacağımız kesinken kendi adamlarında ısrar ettiler, oylar düştü" diyorlar. Mersin'de ön seçim olacaktı, yapmadılar, mevcut başkan da küstü çekildi ve Mersin MHP'nin oldu. Nereye bakalım? Edirne ve Tekirdağ'da CHP oyları yüzde 50'nin altına düştü. Kırklareli gibi oy oranı yüzde 60'ın üzerine çıkabilen bir yerde, Milletvekili Siyam Kesimoğlu gibi bir adayla CHP yüzde 35'le kazandı, "Sevinemedik" dediler ve kızgınlar. Karadeniz, Kılıçdaroğlu'yla birlikte CHP'ye oy vermez oldu, nedeni açık: Mezhepçi yaklaşımlar Karadeniz insanını ürkütüyor. Zonguldak Ereğli, Samsun Atakum, Akçakoca çarpıcı örnekler... Artvin'e üzüldüğünü kendisi söyledi. Ordu tulum AK Parti'nin, Bartın MHP'de… Eski başkan, şimdi milletvekili olan Muhammet Rıza Yalçınkaya'ya sorsalar yeter?! CHP Anadolu'da da yok gibi. Sivas, Kayseri, Tokat, Kırıkkale, Konya, Karaman, Aksaray buna örnektir. Bir Burdur ile bahar olmadı, Kütahya sıfır çekti, Simav toptan istifa etti malum. Afyonkarahisar'ın CHP'nin milletvekili var muhtar bile seçtiremedi… Bu kayıpların hesabı sorulur mu, sanmam?! Kim kimden hesap soracak? Omurgası kalmadı CHP'nin… Göreceksiniz acil kurultay çağrısı da olmayacak, çünkü kurultay delegeleri kendi adamları. CHP'yi değiştiremediler, dönüştürdüler, Atatürk'ün partisinin kimyasıyla oynadılar. Aslında oylar bu yüzden düşüyor.

gazete

3 Nisan 2014 Perşembe

CHP'de durum?!

Ahmet TEZCAN

CHP'de durum?!

3.4.2014

CHP'ye "kırk odalı tarihi konak" benzetmesi yapmıştım bir yazımda... Şimdi seçim sonrası bu tarihi konakta ne senaryolar yazılıyordur kim bilir?!
Bu başarısızlığın faturası kime çıkacak bekliyorum.
Seçim sonuçları netleşmediğinden CHP'lilerin mücadelesi henüz dışadönük, yarın tıraş göz önüne düşünce her taraftan çığlıkların yükseleceğinden kimsenin şüphesi olmasın. (Tartışmaya siyaset dışı yeni bir konu da eklenecek. İş Bankası yönetimine CHP kontenjanından Mehmet Moğultay ile Bayram Meral'ın oğullarının getirilmek istenmesi partilileri şimdiden ayağa kaldırdı.) Ana muhalefet partisinde suçlamalarla birlikte Kurultay çağrıları da fazla gecikmez, haftaya başlar.
***
Hedefte en başta Kılıçdaroğlu olacak pek tabii, ardı sıra adayları belirleyen komisyonun üyeleri Adnan Keskin, Umut Oran, Bülent Tezcan, Gökhan Günaydın ve Bilhun Tamaylıgil'den oluşan 5'li… Suçlamaları genel başkan ile birlikte göğüslemeye çalışacaklar. Hüsamettin Özkan başta olmak üzere Süleyman Demirel, Fethullah Gülen ve Aydın Ayaydın'dan söz eden olacak mı izlemek lazım?! Onlar perdenin arkasında oynadılar.
Genel seçimlerde Önder Sav ve ekibi, bu seçimde de Baykal ekibi ekarte edildiler. Dolayısıyla Karadeniz'den Ege'ye, Akdeniz'den Doğu ve Güneydoğu'ya kadar yaşanan hayal kırıklıklarının hesabını birilerinin vermesi gerekecek.
Peki, verilir mi?
Hiç sanmıyorum, 5'li komisyon üyelerinden birine bile dokunamazlar.
Birinin bile kellesi istense Kılıçdaroğlu'na dönüp "sen onayladın" denecektir.
***
CHP'de durumu anlamak için seçim gecesi Genel Merkeze bakmak yeterli.
Sorsaydınız Koç, Halıcı bir de Keskin'den başka yönetim adına koca binada kimsenin olmadığını partililerden öğrenebilirdiniz… Sandık görevlilerinden sorumlu hanım bile saat 22.00'de odasını kapatıp gitmiş.
Velhasıl Akdeniz'den Ege'ye, Marmara'dan Karadeniz'e, İç Anadolu'dan Doğu Güneydoğu'ya CHP'deki oy kayıplarının hesabı mutlaka sorulur.
Partinin gerçek sahipleri şimdi, il il, ilçe ilçe bu kayıpların çetelesini tutuyorlar.
Çok geçmez patırtı başlar, hele bekleyin…

gazete