29 Ocak 2014 Çarşamba

CHP'de manzara

Ahmet TEZCAN

CHP'de manzara

30.1.2014

Mahalli seçimlerin hiç gündemde olmadığı bir zamanda bazı medya mensubu meslektaşlarımızla Çiçek Lokantası'nda bir yemeğe davet edilmiştik. Davetlilerin çoğunluğu Zaman, Samanyolu, Bugün gibi şimdi adları "Paralel"e çıkan medya grubunun temsilcileriydi, davet sahibi de Mansur Yavaş... Ona dedim ki, "Bu ne sür'at Mansur bey, soyadının aksine çok hızlısın?!" Soruma soruyla karşılık verince açık açık; "Seçim yaklaşıyor aday mısın yoksa?" dedim. Yok yok diyerek hiç alakası olmadığını, sadece dostlarıyla buluşmak istediğini söylemişti kesin bir ifadeyle. Gerçekten öylemiydi, yoksa adaylığa zorlanmış mıydı, öyleyse kimler kendisini böyle bir karar almaya zorlamıştı. Bunu sadece kendisi biliyor. Mansur Yavaş "TERS KÖŞE" bir rotayla CHP'den aday olup dostlarını ve ülküdaşlarını şaşırtmakla kalmadı, aday olduğu 'ana muhalefet'i de tam anlamıyla salladı.

***
CHP'deki "Mansur Sarsıntısı"nın hala sürmekte olduğunu öğreniyoruz. Şundan öğreniyoruz; Ankara için bir seçim komisyonu oluşturdu CHP. Başına da Bülent Kuşoğlu'nu getirdi. İl başkanı Zeki Alçın'ı da yardımcısı yapmak isteyince ip koptu, Alçın hemen istifasını verdi. Kılıçdaroğlu'nun istifayı kabul etmediği söyleniyor. "Kardeşim, aday sağcı komisyon başkanı sağcı..." diyerek isyanlarını dile getiren partililer Levent Gök gibi Ankara'yı bilen birinin komisyona başkanlık etmesini istiyorlar. Alçın gibi Çankaya İlçe Başkanı Mehmet Perçin de çok rahatsız, adeta "itibarsızlaştırma" operasyonuna uğradıklarını düşünüyorlar. Seçim sonrası bu ikisi ya görevden alınır ya da istifayı basarlar.

***
CHP'de SAĞ'dan bunca isim telaffuz edilince Necati Yılmaz, Durdu Özpolat ve Haydar Yılmaz gibi adayların isimleri öne çıkıyor. Alevi kökenli bu isimlerle Ankara'nın ancak dengelenebileceğini söylüyorlar. Öte yandan Keçiören için de mücadele sürüyor. Resmen yedi adayın adı geçtiği ilçede eski başkanlardan Hamza Kırmızı'ya da teklif götürüldüğünü öğreniyoruz. Bu arada Şenol Balaban'ın da Yenimahalle'den Keçiören'e yöneldiği söyleniyor.

***
Velhasıl CHP'de sular durulacak gibi gözükmüyor. En son İstanbul'un sorunsuz ilçelerinde adayların MYK'dan sonra açıklanacağı, Ankara ve İzmir adaylarının 9 Şubat'a kaldığı konuşuluyordu. Bir de Akif Hamzaçebi ile Bilhun Tamaylıgil mevzusu vardı, Sarıyer'den villa mı almışlar neymiş aslına eremedim.

gazete

23 Ocak 2014 Perşembe

Ankara'nın seçimi

Ahmet TEZCAN

Ankara'nın seçimi

24.1.2014

Ankara'nın adayları, seçmenin önüne çıkarılmaya başlandı. AK Parti de ilçe adaylarını açıkladı.
Kimmiş diye listede hiç bakmak istemediğim üç-dört ilçe vardı: Altındağ, Sincan, Kazan, Çamlıdere… Veysel Tiryaki, Mustafa Tuna, Lokman Ertürk'ün başarıları rivayet değil, görünüyor. Keçiören gibi kerameti kendinden menkul değil en azından.
Bu dönem de rahat kazanacaklardır. Etimesgut'a bakmak ihtiyacı duydum.
Bu defa iktidarın asılacağı bir yerdir, kaybına katlanamazlar. Nallıhan'ı da alırlar diye düşünüyorum.
Geçen seçimde küçük bir farkla kaybetmişlerdi. Havva Hanım'ın Güdül'e çok emeği geçti, Hüseyin Bey ile kanka gibiydiler, nöbet değişikliği olacak Güdül'de. Keçiören de çok önemli. Tek kelime söylemeye dilim varmıyor burası için. CHP için Çankaya ne ise AK Parti için Keçiören odur ama gel gör ki iyi sınav verilmedi. Bir de Turgut faktörü var ne olacak şimdi?
***
Çok bir değişiklik yok gibi AK Parti ilçe adaylarında. Ankara dışındayım, seçim heyecanı şimdiden sarmış her yeri, harıl harıl çalışma var. Birkaç gündür Balıkesir'deyim, sahada sadece AK Parti var. Edip Uğur, genel başkan yardımcısı olarak partisinin kasasının teslim edildiği mutemet bir isim, köy köy, mahalle mahalle dolaşıyor.
***
CHP henüz aday açıklamadı. Ancak ondan önce söylenecek bir şey var Ana Muhalefet için. Adayları belirleyen 5'li Komite hakkında dedikodu almış yürümüş. "Akçalı işler dönüyor" diyorlar.
Hedef Adnan Keskin, Gökhan GünaydınMYK'da ise her kafadan bir ses çıkıyormuş. Çankaya ve Yenimahalle'de seçimi garanti görüyor CHP; "Buralar CHP'nin amiral gemisi" diyorlar. CHP'nin Keçiören için de umudu artmış, söyledikleri şu: Sağ burada 5'e bölündü, aradan çıkarız… Evet, aynen böyle diyorlar. Etimesgut'u Mehmet Yula ile Mamak'ta da ilçe yönetimiyle sorun çözülürse Coşkun Torun üzerinde umutları var. Gölbaşı ve diğerleri için de söyleyeceklerim var, özellikle büyükşehir için...
Önemli olan mücadelenin medenice sürmesidir.
Bugünlük bu kadar, hayırlı cumalar…

gazete

15 Ocak 2014 Çarşamba

Bu seçim çok önemli

Ahmet TEZCAN

Bu seçim çok önemli

16.1.2014

Şunun şurasında 74 gün kaldı seçime, bu haftayı saymazsak on haftadır kalan süre… 31 Mart'ta tıraşımız önümüze düşecek.
Şu kadarını söyleyeyim bu seçim çok şeyi değiştirecek. Bir kere muhalefet liderlerinin son seçimi olabilir. Ana muhalefeti yöneten Başkent dışındaki irade bu seçimden sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nu orada tutar mı bilinmez? Sokağı Meclis'e taşıyan bir siyaset üslubunu benimsemiş gözüken CHP'nin genel seçime aynı liderle gitmesini de isteyebilirler?! MHP de bir seçim yenilgisini daha kaldırabilir mi o da tartışılır. Yoksa Devlet Bey'in dört işlem konusundaki mahareti malum; toplayıp, çarpıp, bölerek yenilgiden bir başarı da çıkarabilir!
Bunları söylerken muhalefet partileri karışsın arzusu içinde asla değilim. İktidar ya da muhalefet siyasetteki bütün bunalımların ülke yararına olmayacağını bilirim.
İktidarın arızası da sağlıksız muhalefettendir.
***
Bu seçim çok enteresan, il ve ilçe yöneticilerini belirleyecek olmanın çok ötesinde sonuçlar doğuracak bir seçim bu... Ülkemiz için hayati önem taşımaktadır. Öyle ki bu seçimin nasıl sonuçlanacağını bizden çok batı başkentleri merak etmektedir. Tel Aviv, Şam, Bağdat, Tahran kendi seçimlerini bile bizimki kadar önemsemezler. O nedenle 30 Mart gecesi sandık sonuçlarını en evvel, Tayyip Erdoğan'dan da önce Eset, Netanyahu, Maliki ve Batılı liderler öğrenmek isteyeceklerdir. Bu ülkelerin Ankara nezdindeki misyonları o gün özellikle Ak Parti'nin alacağı sonuçları anında ve harfiyen kendi başkentlerine ulaştıracaklardır.
***
Bir düşünün Atina, Tahran, Moskova'daki seçimler-hele ki yerel olursa- bizim ne kadar ilgimizi çeker? Ama Türkiye'deki seçimler dünyanın ilgisini çekmektedir.
Neden? Çin'de 22 tane nükleer santral inşa halindedir kimse sözünü etmez ama nükleer enerjiden mahrum Türkiye, tek bir santral için teşebbüse geçse dünyada olay oluyor.
Yeryüzünde 200 küsur devlet var ama uzayda 10 devlet var ve bunlardan birisi de Türkiye… (Kendi milli uydusu olmadan başkasına yaptırıp fırlatanlar bu sıralamaya giremez. TÜRKSAT'la değil, biz GÖKTÜRK'le uzaya çıktık. Çok yakında TÜRKSAT uydularımızla da adımızı yazdıracağız.) Talihimiz tarihimiz değişiyor, çevremizde bizimle beraber… Dünyanın efendileri(!) buna tahammül edebilirler mi? 60 hükümet kuruldu bugüne kadar.
Yolsuzluk iddialarıyla düşüremediklerini ihtilâllerle indirdiler. Kukla yönetimler, zayıf koalisyonlar oluşturarak perde ardından kendileri yönettiler. Aynı yolu deniyorlar fakat başaramayacaklar. Çünkü millet oyunu gördü.

gazete

8 Ocak 2014 Çarşamba

Sıkıntının sebebi

Ahmet TEZCAN

Sıkıntının sebebi

9.1.2014

Çok sıkıntılı günlerden geçiyoruz ülke olarak... Dikkat çekici olan; en güçlü olduğu bir dönemde Türkiye'nin bu sıkıntılarla karşı karşıya kalmasıdır.
Ezberini bozup düşünebilenler için bunun bir anlamı olmalı. Türkiye'yi güçlü kılan iki sihirli kavram var:
İSTİKRAR ve GÜVEN ortamı..
Türkiye'yi
yolundan döndürmek isteyenler bunu bozma çabasındalar.
Bir siyasi irade on yıldan fazla yönetimde kalıyor, kabul edilebilecek bir durum mu bu?!
***
Güven duygusu ortadan kalksın ki insanlar dört bir tarafa savrulsun, dolayısıyla ortak bir siyasi irade oluşturamasınlar...
Kimse kimseye güvenmesin... Devlet vatandaşına, vatandaş devletine şüpheyle baksın. Hükümetler en fazla bir-iki yıl görevde kalsın, herkes birbiriyle uğraşsın, seçimler erkene alınsın, Türkiye içine kapansın, ekonomisi altüst olsun, yatırımlar dursun, kukla yöneticilerle koca bir ülke krizden krize bocalasın dursun. Ülkeyi bu hale nasıl düşüreceksin? Yöneticileri yolsuzlukla suçlayarak... Suçlayacaksın ki roket, tank motoru, nükleer santral gibi ortak yatırımlar, anlaşmalar yapılamasın, ortak girişimler gerçekleşmesin... Türkiye şimdiye kadar olduğu gibi hep başkalarına bağımlı kalsın.
Kendi savunma konularını bile başka ülkelerin programlarıyla uygulamaya koysun. Tek cümleyle Türkiye kalkınmasın...
***
Sorsanız "Bunu kim ister? İnsan kendi ülkesi için böyle şeyler arzu eder mi? Biz de Türkiye güçlensin, kalkınsın, büyüsün istiyoruz ama..." Evet, ama ne?.. "Bunlar yolsuzluk yapıyorlar, rüşvet alıyorlar, ihalelere müdahale ediyor, akraba ve dostlarını kolluyorlar..."
Bütün hükümetler için bu suçlamalar yapıldı, afaki suçlamalar bunlar, fısıltı ile yayıyorlar.
En kibar devlet adamlarından biri olan Menderes'i bu suçlamalarla darağacına gönderdiler. Yetinmediler iki en yakın arkadaşını da astılar.
Yetmedi, üç oğlunu bir sebeple ölüme gönderip zürriyetini kuruttular adamın.
Biz Hitit olsak bu coğrafyada bizi kendimize bırakmazlar, kendimiz yönetelim istemezler. Haşa melaikeyi kiram olsa bizi yönetenler yine bu suçlamalar yapılır.
Bu coğrafya, haini de kolay üreten bir coğrafyadır bunu iyi anlamamız lazım.

gazete

2 Ocak 2014 Perşembe

Düne ait şeyler..

Ahmet TEZCAN

Düne ait şeyler..

3.1.2014

Hz. Mevlâna'nın "GEL" çağrısı kadar meşhurdur şu mısraları; "
Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
"
***
Evet "yeni şeyler", yeni yılla birlikte yeni şeyler söylemeli, eski(!) bir sözden yola çıkarak yeni şeylerden söz etmeli… Taa onüçüncü asırda söylenmiş eski bir söz olmasına rağmen Hz. Mevlâna'nın sözleri aslında ne kadar yeni… Dün söylenmiş ama dünle gitmemiş, dünde kalarak eskimemiş ve zamanını aşmış sözler...
***
Böyle söylemek lazım, en yüksekten, zamanların ötesinden ama üstünden söylemek… Kaynağınız "alemşumül", zaman ve mekanla da sınırlanamaz ve tüm zamanları içine almışsa işte böyle söylenir.
Ne mutlu onlara ve "tüm zamanların sözü"ne harfiyen uyanlara...
Oysa cancağızım bizler, gerçekten dünde kalmışız, hep dündeyiz, konuştuğumuz, tartıştığımız ne varsa hep düne ait ve eski... Hep dünü konuşup dünü tartışırken, günlük yaşıyoruz, yarına hiç bakmıyor, hiç düşünmüyoruz.
***
Yazılanlara söylenenlere bir bakın, buğusu üstünde, taze söz isterseniz "twetter"a, "facebook"a bakın… Aman Allah'ım! Ne kadar gereksiz, ne kadar boş söz sarf ediliyor, kolayca, düşünmeden, tartmadan.. Meclis'te, dergâhta, bargâhta millet aynı yüzlerden aynı sözleri işitmekten usandı. Kime mi söylüyorum? Kim alınırsa ona... Özcan Yeniçeri gibi her gün aynı saate tahsisli bir yüzden, aynı sözleri duymak istemiyorum. "Her gün bir yerden göçmek, bir yere konmak" derken, sözler gibi yüzün de eskitilmemesini öğütlüyor Hz. Pir...
***
Neticede mirim, hiç bir ruhsata tabi olmadan, destursuz ve kolay söylenen sözlerin hiçbir etkisi de olmuyor görüldüğü üzere. Kimine göre bizimkisi de öyle belki kim bilir?! "Söz ola kese savaşı/söz ola kestire başı…" İçinde ne varsa dışına o sızarmış; yağ küpünden yağ, bal küpünden bal… "Bulanmamış, donmamış"lık için "inci avcısı" gibi derin dalmak, çok aramak ve berrak olmak gerekiyor, o da bu zamanda zor... "Allah bugünlerimizi aratmasın, bizi gördüğümüzden geri bırakmasın" diyor yeni yılınızı kutluyorum.

gazete