27 Kasım 2013 Çarşamba

Bu ülke, Türkiye

Ahmet TEZCAN

Bu ülke, Türkiye

28.11.2013

Ülke çok kritik bir evreden geçiyor.
Eline kalemi alan, kendisine mikrofon uzatılan herkes bunu söylüyor; "KRİTİK EVRE"… Kimin için, ne için kritikse bunu net olarak izah eden pek yok. Ama ben söyleyeyim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti öyle bir coğrafyada ki, "kritik" olmayan bir zaman dilimi hiç yok gibi. Bu durum her an için geçerlidir bizim ülkemizde. "BU ÜLKE" diye ağzını doldura doldura söze başlayanlar, ekmeğini yiyip suyunu içtikleri ülkemize, Türkiye'ye, işaret ederken bile haksızlık göstermektedirler.

***

Şunun çok iyi bilinmesi ve anlaşılması lazım: Dünyanın enerji ihtiyacının yüzde 70'i bizim mahalleden, bu topraklara komşu ülkelerden sağlanıyorsa işaret edilen o "kritik" durum, Türkiye için her an vakidir. Ortadoğu-Hazar petrol ve gazını düzenli olarak transfer etmek, trafiğini yönetmek ve üzerinden rant elde etmekten asla vazgeçmeyecek olan BATI, bu mahallede bizi asla rahat bırakmaz ve elinden geleni de ardına koymaz. Burası ne Uruguay ne Andora...
21 milyon
kilometrekarelik bir coğrafyayı 7 asır yönetmiş bir millet oturuyor bu topraklarda. Terk ettiği topraklarda -entrikanın her türüyle- 64 ayrı devlet kurulmuşken, bizi rahat bırakacaklarını mı sanıyorsun?

***

Petrol ve gaz üreten ülke halklarının başından bela neden eksik olmuyor? Londra, Paris, Washington huzur içinde(!) otururken, toprağından petrol ve değerli maden fışkıran ülkeler neden yoksulluk içinde kıvranıyorlar? Savaş, bu ülke halklarının kaderi midir?
Hepimizi birbirimize düşürüp, herkes birbirini gırtlaklasın isterler, sonra da "milli değer" adına yeraltında ve yer üstünde ne varsa sömürsünler istismar etsinler. Bunu hep denediler, bir ölçüde başardılar da... En büyük yardımcıları da "İÇİ-
MİZDEYDİ",
ağzını "Bu ülke" diye açıp Türkiye'ye zehir kusanlardı.
Artık o dönemler geride kaldı. Şimdi KENDİ ÇAĞINA EMİN ADIMLARLA YÜRÜYEN bir başka TÜRKİYE var.

gazete

20 Kasım 2013 Çarşamba

Türkler'de renkler

Ahmet TEZCAN

Türkler'de renkler

21.11.2013

Başbakanlık binasının önünde yolluk olarak kullanılan halının değiştirilmesi başlı başına haber oldu gazetelerde. Eski halının kırmızı oluşu, yenilenen halının tercihinde TURKUAZ rengin seçilmiş olması muhtelif yorumlara yol açtı.
Haksız da değiller.
Madem turkuaz gündem oluşturdu bu konuda iki kelam etmek güne, gündeme denk düşecek.

***

Her kültürde renkler, farklı anlamlar taşımaktadır. Türkler'de de eski çağlardan beri renklere farklı anlamlar yüklenmiştir. Etnolojik, sosyolojik, mitolojik bakımdan renklere hangi yönden bakılsa bir şey söylenir.
Şimdi çiçekçiye gidip "çiçek" deseniz ne için diye soracaktır. Aşktan meşkten bahsederseniz "kırmızı" diyecek, gülden bahsedecektir. Yetinmez, gülün beyazı, sarısı için ayrı ayrı şeyler söylerler.
Yok "karanfil" deseniz yine pembesi, beyazı her rengi için söylenecek söz mutlaka vardır.
Renklerin tedavi edici olduğuna bile inanılır. Bu konularla çok ilgili olduğunu bildiğimiz Prof. Dr. Ahmet Maranki, vücuttaki enerji merkezlerinin renklerle ilgili olduğunu, renk terapisinde; kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, turkuaz, lacivert ve morun kullanıldığını söylüyor.
Kırmızı mesela insanın kendini daha enerjik ve harekete hazır hissetmesini sağlıyor. Heyecanı ve hareketi seven bu rengi seçiyor.
Turkuaz, dikkat çekici. Bu rengi seçmişseniz insanlara "açık bir iç dünyanız olduğu mesajı" veriyorsunuz. (Başbakan Recep Tayip Erdoğan da 'turkuaz' tercihiyle bu mesajı vermiş olmasın?!) Beyaz için 'temizlik ve sağlık' diyorlar, ayrıca "tarafsızlık" ifadesiymiş. (Ecevit'in "Ak" tercihini düşündüm birden) Yeşil için bir şey söylemeli mi bilmiyorum?!
Dinlendirici, yatıştırıcı, dengeleyici özelliğinden bahsederler bu renk için… Yeşil, ayrıca "duygu düzeyinde yükseklik, örf ve adetlere bağlılık" göstergesiymiş.

***

Velhasıl Türk kültüründe renk çok şey ifade ediyor. Bir şey söylenecekse ilk yazılı kaynaklardan günümüze epey kitap karıştırmak gerekiyor. Türkler bu anlamda çok zengin kaynaklara sahip. Yok, karıştıramam derseniz giyim kuşamdan muhtelif eşyalara kadar kullanılan renklere bakacaksınız. Türkler yönlerini bile renklerle belirlemişlerdir. Kuzeyi kara, güneyi kızıl ya da al, doğuyu gök, batıyı ak renkle göstermişiz. Akdeniz, Karadeniz, Kızıldeniz, Akköy, Gökyazı gibi çevremiz bir yığın renkli isimlendirmelerle dolu, öyle değil mi?!


gazete

13 Kasım 2013 Çarşamba

Başkenti yönetmek?!..

Ahmet TEZCAN

Başkenti yönetmek?!..

14.11.2013

"Türkiye yönetilmez, idare edilir" sözü Demirel'in vecizelerinden biri olarak ağızlarda dolaşır. Söylemiş mi söylememiş mi bilemem ama, çok derin ve çok şey anlatan bir söz gerçekten. Bir ülkeyi bir kenti hele Başkenti yönetmek o kadar da kolay bir iş olmasa gerek? İhtiyar, çoluk çocuk, hasta, sağlam orada yaşayan binlerce insan.. Düşünebiliyor musunuz, her gün o insanların elektriği, suyu olacak, fırınları çalışacak, çöpü alınacak, evlerine, işlerine, okullarına ulaşacaklar?
Hayatın "olmazsa olmazları" olan tüm bu işler hiç aksamadan her gün sürecek, sürdürülecek. Sürdürülemediğinde de illaki bir SORUMLUSU veya bir SORUMSUZU mutlaka olacak. Ben belediye başkanı olsam herhalde kafayı yerim, uykularım kaçar.
***
Mahalli seçimler yaklaşırken bu yükün altına girmeye çalışan yüzlerce insan görüyorum ve cesaretlerini kutluyorum.
Parti merkezleri de bir yandan seçim bölgelerini mercek altına alıyor, bir yandan da "Kim nereyi yönetecek, seçime kiminle gitsek kazanırız, mevcut başkanla tamam mı devam mı?" gibi sorulara cevap arıyor. Oluşturulan komiteler kamuoyu yoklamaları ve temayül sonuçlarını değerlendirmeye başladı.
Aday adayları da aynı hızla kulis çalışmalarına başladılar.
***
Ben Ankara'yı düşünüyorum.
Ankara
bugün, sadece Türkiye'nin başşehri değil, dünyanın merakla takip ettiği koca bir metropol.
Ankara
, bir yanıyla hem bir Avrupa başkenti, "Cumhuriyetin Başkenti" sıfatıyla da modern bir tarih, kültür ve medeniyet şehridir.
Kim ne derse desin Ankara'ya nefes aldırmak, "başkent" vasfını güçlendirmek ve çehresini değiştirmek için çok yoğun gayret sarf edilmektedir. Buna katkı verenler teşekkürü hak eder ve karşılığını da alırlar.
***
Sadece bir Başkent değil Ankara..
2023 vizyonuyla çok daha büyük ve çok önemli bir kent olacağı muhakkak.. Termal sağlık, turizm, savunma sanayi ve kentsel dönüşüm projeleriyle Ankara yepyeni bir kimlik kazanacak. Hızlı trenler ve otoyollarla tüm yurda daha sıkı ve seri olarak bağlanacak olan Başkentin, bu kesişme noktasında insanlarını sorunsuzca ağırlayıp uğurlaması kolay değildir.
Bizden sadece hatırlatması..

gazete

6 Kasım 2013 Çarşamba

Başkent'te golf..

Ahmet TEZCAN

Başkent'te golf..

7.11.2013

Tiger Woods Asya'dan Avrupa'ya vuruşunu gerçekleştirip milyonları ekrana mıhlayınca dedim ki, GOLF konusunu mutlaka gündeme almalıyım! Nede olsa bu sporla geçmişte bizim de ilgilenmişliğimiz var!
Önce başörtülü milletvekilleri sonra öğrenci evleriyle ilgili spekülâsyonlar.. Dünyada en hızlı gündem eskitmekten ülkemizle ne kadar övünsek azdır! Ben bu konuya girmeyeceğim ama özel yurtların gözden ırak tutulmamasını da söylemeden geçmeyeceğim.
***
Ülkemizde HİÇ'e yakın bir tanınmışlığı vardır golf sporunun, 'seçkinler içindir' desek yanlış söylemiş olmayız.. Özal'lı yıllardı, Yücel Seçkiner'di spor bakanı ve Antalya'daki bir golf turnuvasına katılmıştık. Petekli, beyaz topa ilk kez dokunmuştum. Turnuvanın gerçekleştirildiği otelde meraklılarına ve acemilere 'akademi' adıyla golf kursu da veriyorlardı. Biz bu akademide "uzaktan seyir" aşamasını tamamlayıp sonra en müsait anda golf sopasını tutmuş olanlardanız.
Gerilme ve vurma hareketlerine aşinalığımız var. Neticede topsuz denemelerimiz başarıyla gerçekleşmiş, vuruşlarımız asla 'fiyasko' olmayıp "fena değil.." olarak yorumlanmıştır. Ancak 9 çukura kaç vuruşla topu sokabileceğim sorulursa, buna bir günün yetmeyeceğini cesurca söyleyebilirim!
***
Şaka bire yana ülkemiz golf sporuna çok da yabancı değildir. İstanbul Golf, dünyanın en eski kulüplerindendir. Atatürk'ün de golf sporuna meraklı olduğu ve oynadığı söylenmektedir.
Sahaya da atıyla gelirmiş. Ankara'da golf kulübü İstanbul'dan tam 100 yıl sonra kuruldu. Ahlatlıbel'de faaliyet gösteren golfçuların en büyük hayali Başkent'e bir golf sahası kazandırabilmek. Bunun için yoğun çağrı ve çabaları var. Ancak Ankara Golf Kulübü'nün öncelikle bu sporu bizim insanımıza tanıtıp sevdirmesi lazım. Sopası nasıl tutulur, nasıl topa vurulur, ünlü golfçu Tiger Woods'un Boğaziçi atışı gibi güneşli bir Pazar günü uygun ortamlarda sembolik atışlar yaptırmaları, meraklı gençlere torba taşıtmaları gerekir. Aksi halde herkesin hafızasında golf, zengin sporu olarak kalacaktır. Woods bu işten servet yaptı, bizim için ise seyirlik bile değil. Sopasından arka cepte sallanacak eldivenine kadar takımına dolar cinsinden büyük paraların ödendiği bu spor dalının önce tabana indirilme yolları aranmalı.

gazete