26 Eylül 2013 Perşembe

Hac mevsimi

Ahmet TEZCAN

Hac mevsimi

26.9.2013

İslam'ın şartlarından biridir hac farizası, Müslüman olup hali vakti yerinde olanların -yol güvenliği varsa- ömründe bir kez Hac etmeleri dinimizin bir rüknüdür, yani farzlarındandır. Onun için her yıl milyonlarca Müslüman dünyanın her yerinden mukaddes topraklara koşar.
HAC kelime olarak, "yönelmek, kastetmek, dince kutsal sayılan yerin ziyaret edilmesi" manasına gelir. Hac, ifade biçimiyle de bütün dillerde aynıdır,"hajj, hadj, haj" şeklinde telaffuz edilmektedir.
Haccın belli zamanda yapılması zorunludur.
Mukaddes topraklara mevsim dışı yapılan ziyaretler UMRE denilmektedir malum ve hac ibadetine kıyasla daha dar bir ziyarettir.
Hacca niyet edenler ihrama girerler, Kâbe'yi Tavaf ederler ve Arafat'ta Vakfe dururlar. Vakfe, arife günü Arafat'ta yapılır. Tavaf, bütün Müslümanların kıblesi olan kutsal yapı Kâbe'nin etrafında dönmek demektir, her dönüş ŞAFT ve 7 şaft bit tavaf olarak adlandırılır.
Hac, Hicret olayının 9 ncu yılından itibaren Kur'an ve sünnetle sabit olarak Müslümanlara farz kılınan, gezerek, görerek, bedenle yapılan bir ibadettir ve zahmetlidir.
***

Hacı adayları yine kafileler halinde yola çıkmaya başladılar. Kaç hacı adayının mukaddes toprakları ziyaret edeceği Diyanet tarafından açıklandı. Hatta genç hacı adaylarından kararlarını ertelemeleri istendi, olmadı bu yıl sıkıntı olacağı düşünüldüğünden inisiyatif alınarak bazı başvurular kura ile iptal edildi vesaire vesaire..
Hac organizasyonu çok önemlidir ve şüphesiz bunlar hac ibadetinin öneminden kaynaklanmaktadır. Çağın şartlarına ve beklentilerine uygun olarak en kolay şekilde haccın tam olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Aksi halde ortaya çıkan durum hacıların zahmetiyle, Diyanet teşkilatının yıpranmasıyla kalmaz, ibadetin sakatlanmasına da yol açar Allah korusun.
Bu organizasyonu yıllardır ülkemizde Diyanet İşleri yapmaktadır. Başkanlığın gözetim ve denetiminde bir kısım özel acenteler de bu faaliyetin içindedir.
***

Çok yoğun bir faaliyettir hac organizasyonu, bütün çabalara rağmen hiç bir hac mevsimi aksaksız, şikâyetsiz tamamlanamamaktadır ne yazık ki! Hele bu sene Kâbe çevresindeki düzenlemeler nedeniyle daha kısıtlı ve zahmetli olacağı görünmektedir.
Geçen yıllarda bu aksaklıklar bazı parlamenterlerce Başkanlığa rapor edildi ancak bu uyarı bazı basın organlarında "Vekiller kendilerine VİP Hizmeti istediler" şeklinde yansıyınca kimse durumu dile getiremez oldu. Halbuki yaşanan sıkıntıları dile getirmişlerdi o kadar.
Daha önce de dile getirdim, hac organizasyonu yeniden masaya yatırılmalıdır.
Ben şahsen Diyanet teşkilatının bu kapsamlı organizasyonun yalnızca ibadet boyutunda yer alması gerektiğine inanıyorum. Dolara değen el kirlenir. Bunu söylerken hiçbir seyahat acentesinin sözcüsü olmadığımı özellikle belirtmek isterim.

gazete

19 Eylül 2013 Perşembe

Ders zili çalarken

Ahmet TEZCAN

Ders zili çalarken

19.9.2013

Yeni ders zili hafta başında çaldı ve milyonlar okullarına koştu.
Evet, milyonlar diyorum.. Tam 17 milyon öğrenci ve 800 bin öğretmen bu hafta dersbaşı yaptı. Okulu, öğretmeni, sırası, sınıfı ile bu nasıl bir faaliyettir ve ne anlama gelmektedir kestirmesi gerçekten çok güç ve çok önemli..
Bir kere sadece sayısal bakımdan olaya baksak; Dünyadaki birçok ülkenin nüfusu bizim okullardaki öğrenci sayımızdan daha azdır. Çok önemlidir; her türlü zararlı cereyanın ilk faaliyet göstermek istediği bir alandır eğitim.
Nitekim bu memlekette hükümetler yahut milli eğitim bakanları her değiştiğinde EĞİTİM SİSTEMİ de değiştirilmiştir.
İhtilal yönetimleri ve basın dâhil, birçok kesimin ilk ve en çok uğraştıkları eğitim ve münhasıran MÜFREDAT PROGRAMLARI olmuştur. Niye?!..
***
Başkent okul ve öğrenci sayısıyla eğitimi
n de üssü konumundadır.
2013-2014 eğitim öğretim yılında Başkentte 2 bin 200 okulda 950 bin öğrenci 60 bin öğretmenin inisiyatifine verildi.
Bunun 75 binini neredeyse emziğini bırakıp ilk kez okulla tanışan minikler oluşturuyor.
Çok güzel, çok önemli ve çok değerli bir alan eğitim.
Onun için bu nüfusun kimin eline, hangi şartlarda verildiği, ne olacağı, nasıl olacağı da çok önemlidir.
Meşhur misaldir, iyi yetişmemiş bir doktorun mesleği süresince iyileştiremeyip sakat ve hasta bıraktığı yahut öldürdüğü insan sayısı koca nüfus içinde belki ihmal edilebilir.
Ama aynı vasıftaki bir öğretmenin eline terk edilmiş nüfusun belki bir veya iki nesil ziyan edilmesi olur ki asla ihmale gelmez.
***
Ankara Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan'la konuştum dün. 2200 okul müdürü ile 5 madde üzerinde yoğunlaştıklarını söyledi. Günlerce çalışmışlar.. •Çocuklarımız için SİGARA, UYUŞ-
TURUCU VE ALKOLLE MÜCADELE Ankara'nın
birinci önceliğiymiş. (Bunların kullanım yaşının her geçen gün aşağıya indiğini her gün herkes söylüyorsa bu çok yerinde bir karar.) •Milli gün, hafta ve bayramlar yerli ve milli olacak, kuru, rutin, ruhsuz kutlamalar olmaktan çıkarılacak, duyguya yer verilecek. •Öğretmene saygı kültürü geliştirilecek. •Şiddet eğilimleri izlenerek özel çalışmalar yapılacak. •Kurumsal kimliğin ve aidiyet duygusunun gelişmesi için yine özel çaba sarfedilecek. Kamil Hoca bunları gönüllü öğretmenlerle yapacağız diyor. (Bu işleri angarya kabul eden, öğrencisiyle sigara, bira içebilen anlayışla değil yani..) Onlara Leo Buscaglia'nın "Yaşamak Sevmek ve Öğrenmek" adlı kitabını tavsiye ettim. Bütün öğretmenlere okutmalılar. Nabi Hoca iyi başladı, (Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'dan söz ediyorum.) mütevazı, sevimli, sıcak bir adam.. Yazı tahtasına öğrencilerin önünde kendi karikatürünü yaptı.
Bu defa eğitimde iyi bir sonuç alacağımıza inanıyorum ve bütün çocuklarımıza kazasız belasız, hayırlı bir okul dönemi diliyorum.

gazete

12 Eylül 2013 Perşembe

Çankaya'nın talipleri..

Ahmet TEZCAN

Çankaya'nın talipleri..

12.9.2013

Yerel seçimler yaklaşırken siyasi parti merkezleri hareketlenmeye başladı.
Şimdi tam da nabız tutma zamanı.
Mevcut başkanın durumu ne? Yeniden aday olacak mı? Kamuoyu yoklamaları ne gösteriyor? Başka kimler aday olabilir?
Ve nihayet bana ve benim adaylığıma nasıl bakarlar?
Şimdi gönlünden belediye başkanlığı geçenlerin kafasındaki sorular bunlar.
Vatandaşla ilişkisini iyi tutan, kulisini iyi yapan, parti yöneticileriyle ilişkileri sağlam olanlar kazanacak. Aksi takdirde "LİYAKAT" durumunun yegâne ölçü olacağını kimse bana söylemesin.
***

Çankaya Belediye Başkanlığı için CHP'de şimdiden 29 taliplinin olduğu haberleri internete düştü. Haber doğruysa aday adayları başvurularını yapmaya başlamışlar bile.. İleride bu sayı daha da artarsa kimse şaşırmasın. CHP'nin Çankaya aday adaylarıyla ilgili ilk ve ilginç yorum mevcut Belediye Başkanından, Bülent Tanık'tan gelmiş. Başkan'ın yorumu bir Çankaya seçmeni olarak ister istemez ilgimi çekti.
Tanık 29 aday adayı başvurusunu "normal" olarak değerlendirmiş ve demiş ki: "Varlıklı bir belediye olarak görüyorlar.
Sorunlarını aşmış, kasası dolu, şampiyonluğun en kuvvetli adayları arasında olan bir futbol takımının nasıl taliplisi çok olursa, elbette Çankaya'nın taliplileri de çok olur"
Başkan Tanık
, geçen 4 yıl içinde Çankaya'nın gerçekleşen gelir bütçesinin iki kat büyüdüğünü, borçların azaldığını, gayrimenkul varlığının 3 kat arttığını, yeşil alan, temizlik işleri ve sosyal projeler konusunda çok önemli işlerin yapıldığını da söylemiş. Böyle bir gelişme söz konusuysa Muzaffer Başkan'ın şikayet ettiği "yamyamlar" ın da ayağının kesilmiş olması gerekir. Bu bile başlıbaşına büyük başarıdır Çankaya Belediyesi için.
***

Ben bizim mahallede Çankaya Belediyesi'ni, bir, çöp arabalarıyla görüyorum -ki onların artıklarını toplamak için ayrıca bir aracın takibi gerekiyor- İki, bir hanım sürücünün kullandığı süpürge aracıyla..
Sabahları ana arterde kaba çöpleri şöyle hızla süpürüp geçiyor o kadar.. Ha, bir de Binektaşı sokakta belediyenin imzasını gördüm; asfaltlandı ve yolun iki yanına baba taşları kondu araç parkını önlenmek için ama yolu daraltmaktan başka işe yaramadı.
Netice-i kelam..
Çankaya'da CHP tercihi hizmet sonucu değildir, taş diksen orada CHP seçimi kazanır, emsaline de pek rastlanmaz, çünkü ideolojik temellidir bu tercih, bir de statüko meselesi.. Tıpkı sahil kesimindeki CHP varlığı gibi, anlaşılabilir ve kendi içinde mantıklı.. Ak Parti, geçen dönem Saint Joseph'li Bülent Akarcalı ile bile Çankaya seçmenini ikna edemedi.

gazete

5 Eylül 2013 Perşembe

Yaşanabilir kentler!

Ahmet TEZCAN

Yaşanabilir kentler!

5.9.2013

Birkaç gün önce bir araştırma kuruluşu (The Economist Intelligent Unit) "Dünyanın en yaşanabilir şehirleri" ile ilgili bir araştırma yayınladı.
Çeşitli kriterler gözetilerek yapılan araştırmanın sonuçları geçen hafta açıklandı.
Açıklamaya göre dünyanın en yaşanabilir kenti neresi biliyor musunuz?
Melbourne… Orası da neresiymiş demeyin...
Melbourne denen yer, dünyanın dibi, yeryüzünün en güney ucunda bir Avustralya kenti. Her bakımdan yaşanabilir mutlu bir hayat sürmek isteyenlerin tercih edecekleri en birinci kentmiş Melbourne…
***

Dünyanın en yaşanabilir kenti araştırmasını birkaç yıldır takip ediyorum, Melbourne, üç yıldır birinciliği kaptırmıyor.
Yüzde 97.5 oy oranıyla birinci seçilen Melbourne'ü yüzde 97.4 ile Avusturya'nın başkenti Viyana izliyor. Viyana geçen yılın da ikincisiydi. Kanada kentleri Vancouver, Toronto ve Calgary yaşanabilir kentler listesinde üst sıralarda yer alıyor.
Araştırmayı yayınlayanlar, bu "yaşanabilirlik" durumunu belirlerken, hayat şartlarına, suç oranlarına, sağlık hizmetlerine, siyasi istikrara, sosyal ve kültürel etkinliklere, çevre, eğitim ve altyapı gibi 30 ayrı kriterin göz önünde bulundurulduğunu ifade ediyorlar.
İlk 10'da bizden bir şehir yok. Viyana dışında başka bir Avrupa kenti de yok.
Ama bu araştırmada bir bakıma "Dünya'nın en çekilmez kentleri" listesinin hemen hemen tamamı Müslüman ülke şehirlerinden oluşturulmuş. "Nal toplayan kentler" diyebileceğimiz sonuncu sıralardaki bu şehirler şöyle sıralanıyor: Tahran (İran), Duala (Kamerun), Trablus (Libya), Karaçi (Pakistan), Cezayir (Cezayir), Harare (Zimbabve), Lagos (Nijerya), Dakka (Bangladeş) ve Şam (Suriye).
***

İyi ki bunlar arasından bizim kentlerden biri yok diye teselli buluyoruz. Ancak şunu da söylemeden geçemiyorum. Bu araştırmayı yapan The Economist Intelligent Unit adlı kuruluş da ülkelerin ekonomik durumlarını derecelendiren "sıfırcı hocalar" gibi.. Değerlendirmelerinin tamamen objektif olduğu söylenemez.
Şimdiye kadar hiçbir konuda Türkiye için "işler yolunda gidiyor" dediklerine hiç şahit olmadık. Dolayısıyla işlerine geldiği gibi sonuç çıkarıyorlar. Belki birileri onlara öyle yapmalarını söylüyor kim bilir?!

gazete