Ahmet TEZCAN
Taksim düştü kel göründü!
6.6.2013
Çok sıkıntılı günleri inşallah geride bıraktık, şüphesiz bundan en çok etkilenen de sade vatandaşımız oldu. Hareket başlarken ben de bir vesile İstanbul'da, tam da Taksim'in göbeğindeydim. Olaylar Ankara'ya taşınınca da Başkent'in sıkıntısını yaşadım diyebilirim. Eve hangi yönden ulaşacağımızı şaşırdık adeta. Polis, göstericiler ve her yön barikatla tutulmuş. Nedir ne oluyor dendiğinde de cevap, "agresif gruplar var" oldu. Eve girdik bu defa tencere, tava ve siren sesleri. Velhasıl hayli tedirgin olduk. Uzak yakın herkes bir kere daha bu tedirginliği yaşadı. Kimsenin bu olaylar karşısında koltuğunda rahat oturduğu söylenemez. Yaşı müsait olanlar "Ne oluyor, 70'li yıllara yeniden mi dönüyoruz?" dediler. Sokaktakilerin çoğu ise o günleri yaşamadığı için gençlik heyecanına kapılıp şölen havasında bir harekete destek verdi.
***
Ama işin aslının bilinmesi lazım. Bu olaylar şapkamızı önümüze koyup bir kere daha aklıselimle düşünme ve değerlendirme zaruretini ortaya koydu. Bizim ülkemiz her an bu tür krizlere gebedir. Bugün Recep Tayyip Erdoğan yarın bir başkası. İşin başında kim olursa olsun bu değişmez. YÖNETEN konumda bu topraklarda kimseyi rahat bırakmazlar. İddiasız, yönetilen, güdülen, başı yumuşak bir yapı kurup kimsenin tavuğuna 'kışt' demeseniz bile rahat olamazsınız. Bunun çok çeşitli sebepleri var. En önce ve hali hazırda dünyanın enerji ihtiyacının yüzde 65'inin sağlandığı bir bölge burası. Din ve mezhepler bakımından da tam bir mozaik. Bütün semavi dinlerin ve en keskin mezhep hareketlerinin merkezi. Dünyada hangi ülke Mekke, Medine ve Kudüs'e kuş uçuşu iki saat mesafede? Atina, Brüksel, Moskova, Tahran ve başlı başına Kafkasya. 250 milyon nüfuslu Türk dünyasıyla akrabalığımız, Akdeniz, Karadeniz ve Hazar bir potansiyel. 54 ülkede 1 milyardan fazla insanın yaşadığı Kara Kıta Afrika. Maden ve petrol zengini olduğu halde hiç huzur bulmamış, karnı da doymamış insanlar.
***
Bu bölge, ekonomiyi, turizmi olduğu kadar savaşları ve çatışmaları da besleyen bir bölge. Altı asırlık bir imparatorluk mirasçısı olan Türkiye bu insanlara ulaşıyor, kardeş bölgelerle yeni ilişkiler kurmak için çabalıyor, bu da başkalarını çok ama çok rahatsız ediyor. Karışıklık ve kargaşaya malzeme olmayalım yeter. Bu milletin sağduyusu her şeyi çözer.
Ama işin aslının bilinmesi lazım. Bu olaylar şapkamızı önümüze koyup bir kere daha aklıselimle düşünme ve değerlendirme zaruretini ortaya koydu. Bizim ülkemiz her an bu tür krizlere gebedir. Bugün Recep Tayyip Erdoğan yarın bir başkası. İşin başında kim olursa olsun bu değişmez. YÖNETEN konumda bu topraklarda kimseyi rahat bırakmazlar. İddiasız, yönetilen, güdülen, başı yumuşak bir yapı kurup kimsenin tavuğuna 'kışt' demeseniz bile rahat olamazsınız. Bunun çok çeşitli sebepleri var. En önce ve hali hazırda dünyanın enerji ihtiyacının yüzde 65'inin sağlandığı bir bölge burası. Din ve mezhepler bakımından da tam bir mozaik. Bütün semavi dinlerin ve en keskin mezhep hareketlerinin merkezi. Dünyada hangi ülke Mekke, Medine ve Kudüs'e kuş uçuşu iki saat mesafede? Atina, Brüksel, Moskova, Tahran ve başlı başına Kafkasya. 250 milyon nüfuslu Türk dünyasıyla akrabalığımız, Akdeniz, Karadeniz ve Hazar bir potansiyel. 54 ülkede 1 milyardan fazla insanın yaşadığı Kara Kıta Afrika. Maden ve petrol zengini olduğu halde hiç huzur bulmamış, karnı da doymamış insanlar.
Bu bölge, ekonomiyi, turizmi olduğu kadar savaşları ve çatışmaları da besleyen bir bölge. Altı asırlık bir imparatorluk mirasçısı olan Türkiye bu insanlara ulaşıyor, kardeş bölgelerle yeni ilişkiler kurmak için çabalıyor, bu da başkalarını çok ama çok rahatsız ediyor. Karışıklık ve kargaşaya malzeme olmayalım yeter. Bu milletin sağduyusu her şeyi çözer.
0 yorum:
Yorum Gönder