27 Mart 2013 Çarşamba

Şehirlerin şöhreti

Ahmet TEZCAN

Şehirlerin şöhreti

28.3.2013

Vaktiyle Almira Aliyeva'dan okumuştum.. "Hayırlı Sabahlar Bakü" başlıklı yazısında "Rüzgarlar şehridir" diyorduHazar'ın incisi Bakü için.
Hazar'dan esip duran Hezri yelinin bu şehrin sert ruhunu yansıttığını söylüyordu. Rüzgarlar şehri Bakü!.. Dünyada irili ufaklı binlercesi var, kimi tarihe şahit kimi derin tarihin kendisi..
Hiç görmesek de diyor Aliyeva, onların bir çoğu bize eski bir dost gibidir.
Sevgi şehri Paris.. Bütün yolların ona çıktığına inanılan Roma.. Aklın ve fennin ortaya çıkardığı Tokyo.. İhtişamıyla insanı adeta ürküten New York.. Mukaddes inançları bağrında yaşatmaya çalışan Kudüs..

***



İstanbul için de; "Masallar Şehri" demiş Aliyeva.
Tarihin ve coğrafyanın bize armağan ettiği eşsiz İstanbul'umuzun ona "bin bir gece masalı" gibi tesir ettiği muhakkak.
Ne demişti Şair?!
Bangkok'tan Paris'e içinden nehirler geçen çok şehir gördüm..
İçinden deniz geçen bir şehir gördüm..
İstanbul!..
***

Bir şehri sevmeyi, ona bağlanmayı düşünürken, yaşadığımız şehir, Başkentimiz, Ankara'mız canlandı hayalimde birden.
Gerçekten nedir Ankara'yı anlatan, Ankara denince hatırlanan? Kalesi mi, Kulesi mi?! Yoksa bir siluetten bin anlam çıkaran şairleri midir şehirleri şöhret eden, kim bilir?
Bilinen 3200 yıllık tarihiyle Ankara da çok uygarlıklar gördü muhakkak.
Bu binlerce yıllardan süzülüp gelenler bizim zenginliklerimizdir. Ama Türkler de 1071 Mayısında Anadolu'ya gelip kış gelmeden evlerini tamamlayıp iskân olmuş değillerdir. Tarih içinde yüzlerce yıl sürmüştür bu geliş, bölük bölük akın akın, kedisiyle, keçisiyle..
Ankara adını bile taa ata yurdu Asya'dan getirmişlerdir Anadolu'ya..

gazete

20 Mart 2013 Çarşamba

Anadolu Aslanları

Ahmet TEZCAN

Anadolu Aslanları

21.3.2013

Bir fırsat geçen hafta Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ni yeniden gezdim.
Bazı galeriler yeni düzenlemeler için şu sıra kapalı olsa da bu müzeyi herkesin mutlaka gezip görmesi lazım. Nasıl bir mirasın üstünde oturduğumuzun bilinmesi bakımından burayı görmekte yarar var. Çok söylenecek söz var bu konuda ama yer yok.
7 bin yıllık bu muhteşem geçmişi simgeleyen eserler müzenin internet sitesinde neden sergilenmez anlamak güç?
Bakanlık kendini reklâm edeceğine müzedeki muhteşem eserleri, gelişmiş internet teknolojisiyle dünyaya açsa eminim çok güzel olur. Japon bir grup vardı ben oradayken, nasıl ilgiliydiler anlatamam. Kültür-Turizm'in yeni patronu Ömer Çelik'in bunu sağlayacağına inanıyorum.
Dokuya uygun şahane bir sunum nasıl olur gösterecektir umarım.
Az ileride Çengel Han'da Koç Müzesi'ni de gezdim. Minyatür boyuttaki kara, hava ve deniz araçları, el aletleri, fotoğraf makineleri, oyuncaklar görmeye değer.
***

Şimdi burada müzecilikten başlayıp neolitik çağdan günümüze Anadolu Medeniyetlerini filan anlatacak değilim.
Dikkat buyurun..
Müzeye girişte sizi ilk olarak Anadolu aslanları karşılıyor..
Bu tanım yani Anadolu Aslanları ifadesi benim çok hoşuma gidiyor, ayrıca güçlü kuvvetli kasları, iri pençeleriyle duvar tabletlerinde filan sıkça resmedilen aslanların vaktiyle bu coğrafyada yaşamış oldukları sonucuna varıyoruz.
Müzedeki aslan heykellerinden bu çıkıyor.
Anadolu'da da kendi iklim ve bitki örtüsüne uygun bir aslan türü vardı demek ki?
***

Şimdi onların yerini aynı adı taşıyan başka aslanların aldığını söyleyebiliriz.
Üretip ihraç ettikleriyle dünyanın her köşesinden kükremeleri duyuluyor.
İhracat rakamları onların sayesinde 150 milyar dolarları buldu.
Ve bir aslan daha.. SABAH Ankara çıktığı günden beri örnek ve öncü olmayı başarıyor.
Çarşamba günleri de SABAH Anadolu olarak Konya, Kayseri, Kırşehir, Sivas, Kırıkkale, Yozgat, Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar'la buluşması 'Anadolu Aslanları açılımı' olarak değerlendirilebilir.
Yerel diye bir şey kalmadı artık, internet sayesinde her şey evrensel.

gazete

13 Mart 2013 Çarşamba

Ankara camileri

Ahmet TEZCAN

Ankara camileri

14.3.2013

Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez, nüfus oranları dikkate alındığında camisi en az olan ilin İstanbul olduğunu söyledi geçenlerde.
15 Milyona yakın nüfusa sahip İstanbul'da 3 bin dolayında cami varmış. Peki, ya Ankara?! Başkentle ilgili bir bilgi yok bu konuda..
Başkan bu açıklamayı İstanbul'daki bir istişare toplantısında yapmış.
Konu Ankara olunca bu konuda söylenecek söz çok su götürür.
Şimdi kalksak desek ki..
Sıhhiye'den ötede, cami olarak yer yüzünde görünen sadece iki yapı gösterilebilir..
Birincisi Kocatepe Camii.. Onun da hikâyesi çok hazindir. Adnan Menderes Merhum düşünmüş, planlamış, hatta temelini atmış, -Nurlu Süleyman dahil- 30 sene içinde bir yığın iktidar gelip geçtiği halde tamamlanıp ibadete açılması Turgut Özal rahmetliye nasip olmuştur.
Bizim memleketimizde camiler üzerinden yapılan tezviratın haddi hesabı yoktur. "Adım başı cami yapacaklarına.." cümlesiyle başlayan eleştirilere "hastane, okul yapsalar ya.." denilerek haklılık kazandırılmaya çalışılır.
Sanki hastane veya okul ile cami ihtiyacı karşılanabiliyormuş gibi. Aynı kafanın hastane ve okullar için de benzer sözü olduğundan bu sözlerin bir kıymeti harbiyesi olmaz.
Başkent'in Sıhhiye'nin ötesinde bilinen ikinci camisi de Maltepe Camii'dir. Öteki camileri bulmak için sokak sokak dolaşmak gerekir. Sözgelimi Cebeci'de bir Cebeci Camii elbette vardır, az berisinde de Kurtuluş Camii mahallenin ihtiyacıdır. Ama namaz vakti Ankara'nın her yanından ezan duymak mümkündür. Çünkü Kocatepe'nin ezanı mesela, ilgililerin söylediklerine göre 2000'e yakın camiden yankılanmaktadır.
Zannedilir ki Ankara'da yer gök cami.
Yerde değil ama Ankara'da özellikle Kızılay çevresinde, yerin altında ve neredeyse bodrum katlarının bodrumlarında denilebilecek kadar yerin altında yığınla namaz kılınan yerler vardır. Cami bir yana mescit bile değildir buralar. O muhitte namaz kılma ihtiyacında olan vatandaşın çabasıyla oluşturulmuş, son derece sağlıksız mekânlardır. Pek çok kamu kurumu ve çarşı benzeri binaların diplerinde namaz için oluşturulmuş böyle yerler vardır. Cuma günleri vatandaşlar sokaklara taşınca da lafı edilir.
Başkan'ın açıklamasından Türkiye'de 85 bin cami olduğunu bunların yüzde 75'inin, nüfusun yüzde 25'inin yaşadığı köylerde bulunduğunu öğreniyoruz. Dedik ya bu konuda hem bu yana hem o yana söylenecek çok söz var ama ceremesi çekilmez.

gazete

6 Mart 2013 Çarşamba

8 Martlar ve kadınlar

Ahmet TEZCAN

8 Martlar ve kadınlar

7.3.2013

Yarın Dünya Kadınlar Günü..
Eminim başlangıcında bu da temel düşünce itibariyle vahşi kapitalizmin'tahsisli günler' inden biridir ve bir vesile Anneler, Babalar, Sevgililer için ayrılan günler gibidir. 8 Mart da kadınlara tahsislidir. Siyasi ve sosyal yaşamdan daha fazla katılmasını sağlamaya çalıştıkları şey de bellidir:
Bol alışveriş!
Nasıl etsek de ciroları yükseltsek?!
***
Ülkemiz bir süredir kadınların siyasi, sosyal hayata aktif katılımını sağlamak için samimi bir gayret içinde.
Kadınların her alanda pozitif bir ayırıma tabi tutuldukları açıkça görülüyor.
Hükümet de kadınlara olumlu şartlar oluşturmaya, olgunlaştırmaya çalışıyor ve bunu samimiyetle yapıyor. Kanunlar çıkarılıyor, ödenekler tahsis ediliyor v.s.
Yeterli mi diye sorulacak olursa cevabım HAYIR olur. 'Doğu toplumlarında kadın olmak zor' filan diyerek kolayına kaçıp işin içinden çıkmak istemem.
Kadın-erkek değil, temelde insan ilişkileridir arızalı olan.
Bunu iyi anlamak ve teslim etmek lazım... Mesele kadın-erkek meselesi değil, insanlık meselesi…
***
İllaki kadınlar diye ısrar edilmesinin sebebi de belli; Aile ancak hanımla tamamlanabilmektedir.
Evde hanım olmadan aile kurulmuş sayılmaz. Onlar olmadan evin, erkeğin, çocukların hayatı eksik kalır. Yarım hayatla da ancak yarım insan olunur. Bir hafta kadın eli değmeyince evin ne hale geldiği hepimizce malum… Ülkemiz de evlerimiz, ailelerimiz gibidir, kadın eline her alanda ihtiyaç duyulmaktadır.
Çünkü işin tabiatı böyledir.
Eğer öyle olmasaydı her şeyin en güzelini yapan, yaratan Yüce Rabbimiz, kadın ve erkek olarak iki cins yaratıp birlikte yeryüzüne göndermezdi.
Biz birbirimizin bir anlamda hem imtihanı ve hem de tamamlayıcısıyız.
Üzerinde yaşadığımız dünyanın sevgiye, şefkate, merhamete ve adalete her zamankinden çok ihtiyacı olduğuna inanıyorum.
Geçenlerde kaybettiğim anneme rahmetle başlayıp bütün kadınların 8 Mart gününü şimdiden kutluyorum.

gazete