5 Ağustos 2012 Pazar

Kavganın kökü dünde



Gel de yazma
Bu memleket yıllarca lider kavgalarından çok çekti, enerjisi de ziyan oldu.
Önce cumhurbaşkanları ile başbakanların yıldızlarının hiç barışmaması gerekirdi.
Sonra siyasiler, cenazede bile yan yana gelemeyecek hale getirilmeliydi..
Halkın kahrolmasını, ülkenin enerji kaybını kim düşünür, basına da malzeme
lazım?!
On yıllarca biz vatandaş olarak bu manzarayı izledik.
İnönü-Bayar, Demirel-Ecevit kavgaları, yakın tarihe gelindiğinde Özal-Demirel-
Çiller-Mesut Yılmaz arasındaki çekişmeler.. Yıldırım Akbulut bile Körfez Savaşında
Özal ile yaka paça oldu.
Bu coğrafyadaki kavgalara sebep bulmak için zahmet gerekmez, yoksa
dahi bir gazete haberiyle ateşlenebilir kavgalar.
İşte en taze örneği Malatya, sahur davulundan toplumsal kavga çıkarmak
istediler olmadı, avuçlarını yaladılar.

****

Geçmişte öyle olmadı, çok kötü sınavlar verdik, çok can yandı, çok ocaklar
söndü.
Sorumlusu da çıkmaz bu kavgaların, neye malolduğu düşünülmez. Memlekete
zarar verenlerin hep yanına kalmış, hiçbir şeyin hesabı sorulmamıştır. (Şimdi biraz
hesap sorulur olmuştur.)
Çünkü baş başa, baş padişaha bağlıydı, en başta kim var kimse bilmezdi bu
memlekette? Ülkeyi kimin yönettiği belli değildi, işleri alttan alta birileri yürütüyor ve
yönetiyordu ama kimse bilmezdi.
Hizmet adına ortaya çıkan siyasi partiler milleti birbirine düşürmek içindi.
Dinimize bir parti kurdular, milliyetimize bir parti.. İşçi, emekçi dediler,
sermaye dediler, yetinmediler mezhep, bölge partileri kurdular ve on yıllarca
bizi birbirimize düşürdüler.
Boğazda oturanların partisi kazandı hep; Ne adı vardı, ne adresi, ne amblemi
belliydi, ne de genel başkanı.. Ama bütün partileri yönettikleri herkesin bilgisi
dahilindeydi.
Ne isterlerse o oldu, kim başbakan olacak, koalisyon mu kurulacak hep onlar
belirledi. Paraları vardı, gerekirse silahlı adamları da.. Önlerine çıkanı suikastla
ortadan kaldırmışlar. Uluslar arası destek bulmada da zorluk çekmiyorlardı, Atlantik
ötesinden medya desteği görüyor, içeridekilere de kaynak oluşturuyorlarmış. Bunları
hep bugün öğreniyoruz.

****

Yıllarca “vur abalıya rejimi” hüküm sürdü velhasıl.
Olaya “sağcı-solcu, dinli-dinsiz, alevi-sünni, Kürt-Türk, zengin-yoksul,
patron-emekçi” diye baktığın vakit yanılırsın.
Nitekim 50 yıldır bu yanılgıyı yaşadık. Bu coğrafyada bundan tabi bir şey olabilir
mi? Yanlış olan bu unsurların üstüne oturup siyaset yapmaktı, temel yanılgı buydu.
Hâlâ bunda ısrar edenler var fakat mevsim geçti, maymun da gözünü açtı.
Herkes çocuğunu en iyi şekilde okutmak, kazanmak, tatil yapmak, iyi yerde
oturmak, iyi beslenmek istiyor, kavga etmek istemiyor. Dinini de dinsizliğini de
serbestçe yaşamak, gezmek tozmak, memleketini sevmek, gururlanmak, başarılı
olmak herkesin hakkı. Kimsenin hakkı gasbedilmesin, torpille iş yapılmasın, eşitlikçi
davranılsın, inancından ötürü aşağılanmasın, takdir görsün..
Herkesin istediği buydu, milleti serbest bıraksan kendi yolunu bulurdu. Ama
rahat bırakmadılar, her gün her an milletin sinir uçlarıyla oynadılar. Sıkıntı, zor ne
varsa önümüze yığdılar. İşleri içinden çıkılmaz hale getirip bıraktılar.
Bugünkü kavganın kökü dünde, dün dünde kalmadı cancazım, üç nesli
etkileyecek tohum attılar. Şimdi ayıklamakta büyük zorluklar yaşıyoruz.
Kavga çıkarmak için yine kaşıyorlar, sakın oyuna gelmeyin.

0 yorum:

Yorum Gönder