19 Mayıs 2012 Cumartesi

Aliyyülâlâ..



Ahmet Tezcan/Gel de yazma

ASKİ Eğitim ve Spor tesisleri Ankara Büyükşehir Belediyesince yeniden düzenlenmiş, adı da “ÂLÂ Aile Yaşam Merkezi” olmuş.

Şehrin ortasında nefes alacak, stres atacak bir vaha adeta..

Âlâ değil, hizmeti ve yemekleriyle aliyyülâlâ olmuş bence..

****

Üzerindeki ÂLÂ yazısını görünce taa geçmişe gittim. Okullar açılmışken bir nebze bahsedeyim.
Şimdiki ders notları “pekiyi, iyi, orta, geçer” diye geçiyor yanlış bilmiyorsam, bir de “zayıf” vardı onu kaldırdılar galiba?!
Karne zamanı çocuklara “zayıf var mı?” diyoruz cevap alamıyoruz!

****

Eskiden öyle değildi.
En iyi ders notu “Aliyyülâlâ” ile ifade edilirdi, "iyi" manasına “âlâ” idi ondan bir düşük derece.

Orta derecenin adı “vasat”, zayıf da “fena” dan türetilmiş “ifna” olarak adlandırılırdı.
Dersler şimdikinden çok farklıydı: tarih, cağrafiyye, hesap-hendese, hadis, tecvid ve illaki Kur'an..
Bu okullar "imam-hatip" değil, "rüşdiye, idadi" idi.

Yani "İmparatorluk" kuran okullar..

Nereden mi biliyorum, dedemden?!

****

Büyükbabam ile bunları çok konuşurduk, pek ilgiliydi benimle ve derslerimle, çekişirdik bazen..  "Ben aliyyulâlâ ile şehadename" aldım" der, ardından bir de teorem patlatırdı: 
"Hattı hummas noktayı temasta yarı kutra amuddur.."  
"Teğet değme noktasında yarıçapa diktir" diyormuş meğer, sonra öğrendik. 

Dedeler, yalnızca birer aile büyüğü değil, tarihin, kültürün, dinin ilk eğitim ocağıydı. Şimdi bize her şeyi çocuklarımız öğretir oldu.

Benim dedem kendi zamanının ortanın üstü aydınlarındandı; aktif siyasetçi, hesap-hendesesi de
(aritmetik-geometri) "fevkalâdenin fevkinde"...
Onun zamanında 40 para 1 kuruş, 20 kuruş 1 Mecidiye ederdi.
Ben ise matematiği ucu ucuna kurtarırdım hep, cebir, geometri "karabasan" olurdu bana.
Şimdiki çocuklar bir harika, bunlar onlara su gibi gelir yeter ki öğretilsin.

ASKİ'den ÂLÂ'ya oradan nerelere gittik.
Neticeyi kelam ve de önemli olan "on para etmez" denilerek adamlığın parayla ölçümlenmemesidir vesselam.
.

0 yorum:

Yorum Gönder